Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
aysemujgan
aysemujgan
@aysemujgan

Katille geçirdiğim Bir Hafta

3 Şubat 2013 Pazar
Yorum

Katille geçirdiğim Bir Hafta

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

713

Okunma

Katille geçirdiğim Bir Hafta

Katille geçirdiğim Bir Hafta

Günün hangi saati olduğundan emin değilim, akşama doğruydu, ya da günün herhangi bir saattiydi...Zilin çalmasıyla kapıya yöneldim ve birden küt diye açıverdim, "karşımda duran adamı görünce irkildim birden, zenciye benzeyen kapkara bir adam, ölüyü andıran sabit bakışlarıyla duruyordu karşımda! Bir süre baktıktan sonra tanıdım Soner sarıoğlu...Aile dostumuz, karısını boşadığı için gözümden düşen adam!
Yüzü tıpkı kömür mahseninden çıkmışcasına kapkara ve eli sarılıydı, ! panik halinde küçük bir çığlık attım istem dışı! o ise sakindi, çok tuhaf görünüyordu, usulca içeri girdi.. Aile dostumuzdu gelen adam, yıllar önce, Mersinde yaşadığımız bir dönemde, uzun süre eşiyle beraber ailemizin vazgeçilmezlerinden, aynı zamanda eşimin yol arkaşıydı...Çilingir sofralarında derin sohbetlere daldığımız güzel günler, geçirdik beraber.. Allah biliyor, neden boşamıştı karısını hâla anlamış değilim, saygımda kalmamıştı adama, fena içerlemiştim, o yıllarda

Annem ve ben, adamı soru yağmuruna tutmuştuk; neler olduğunu bir an önce anlamak istiyorduk , hastanede yatması gerekirken,neden bize gelmişti? Donuk bakışlarına anlam verememiştim, tıpkı bir ölüyü andırıyordu yüzü! Sabit bakışları içimi soğutmuş, yinede acımıştım haline.Evde yangın çıktığını, tutuşan perdeden sıçrayan alevlerin, yüzünü yaktığını söylemişti.O halde bizde işi neydi? fazla sorgulamamın anlamı olmadığın düşünüp,
yaralarına bir çözüm bulmaya çalıştık,merhemler sürüp sardık elini, su toplamıştı! Yüzü sadece alevin bir kez dağlaması sonucu kararmıştı sanırım, çok kötü durumda değildi yanıkları..Sıcak bir çay demledim, aç olmadığını söylemiş olduğundan, bir tabak kurabiye, kek koydum sehpaya.Çayı çok severdi, bilirdim , sigarasından çıkardı çakmağı aramaya koyulduğu sırada ben kendi çakmağımı uzattım, yaktı, derinlere daldı... daldı...

Yıllar önce aşklarını kıskandığım iki insanın ayrılmaları, benim aşka inancımı yok etmişti! oysa benim eşimle evliliğim, onlar kadar tutkulu değildi ne de olsa! Lakin yıllarca sürüp gitti işte! şehir dışında olduklarında, gecenin bir yarısı arayıp, " özledim" diyen bir evliliğin yıkılmasını aklım almıyordu! bazen kendilerinin bile hayret ettiği, eşimle benim, fazla birbirimizi özlemiyor olmamıza şaşar kalırdı karıcığı! Bir gün, deliler gibi seviştikten sonra karısına ayrılmak istediğini söylemiş! yıkılmıştı kadıncağız, bir kadın için aşşalayıcı bir durum, son derece yaralayıcı! o günden sonra, her zaman kilolarından şikayet eden kadın, kısa bir süre içinde bir deri bir kemik kalakalmıştı! Adamın anlattığı kadarıyla ailesini terk edip evlenmiş,hatta üniversiteyi bırakmış karısının uğruna! Annesi hiç bir zaman kabullenmemiş gelinini, ne de tasvip etmiş evliliğini! ayrılmalarının belkide en büyük sebebi budur, birazı da aşklarının bitmesi mi? hiç bilmiyorum...

Eşim eve geldiğinde şaşırmıştı uzun süredir görmediği arkadaşını gördüğünde! Benimle aynı tepkileri vermesinin ardından uzun sohbetlere dalıp gittiler, yemek yedik, ardından çay içtik, yatağını yaptım ve uykuya dalıp gittik hep beraber... Ertesi gün, gitmesini umuyordum, lakin gitmemiş hatta eşimin iş yerine gitmişti! Sonra da akşam eşimle eve dönmüşlerdi! canımı sıkmaya başlayan tuhaf davranışları, bir ölüyü andıran ve cenazeye benzeyen yüzüyle ne yapmaya çalıştığını asla tahmin edemezdim! iş için gelmiş olsaydı, bu hali neydi, ve neden ailesinin yanında dinlenip huzur bulmak yerine, bizim yanımızda sürünüyordu? arada çocuklara bakarak dalıyor, uzaklara gidiyordu aklı! Allah biliyor ya ben hep, boşandığı için duyguyu pişmanlığına veriyordum bu halini."İyi olmuş sana " demek geliyordu içimden bazen! Allah sabır veriyor susuyordum, nede olsa haline acıyordum, yaralıydı ...Bir hafta kaldıktan sonra bir sabah gideceğini söyledi, sevinmiştim gideceğine!

Günler sonra, adamın gelişini ve gidişini unuttuğum bir anda yine kapının çalınmasıyla kapıya yöneldim, her ne kadar böyle davetsiz misafirlerin gelişine alışık olasam da, yine aynı hatayla açtım kapıyı; "kim o?" demeden! bu kez gelen, elinde telsiz ve evrakla gelen bir kaç polisti!
-Bu ev kime ait?
Polis öğrenmek istediği soruyu direk sormazdı bilirdim! Ürkmüştüm...gevelemeye başladım, saçma sapan cevaplar veriyordum, kendimce polisin, ne öğrenmek istediğini anlamaya çalışıyordum!
Birden polislere bakıp;
-Siz neden geldiniz ve ne öğrenmek istiyorsunuz? siz açık sorun bende açık cevap vereyim!
polis şaşırmıştı, hatta benim uyanık bir tilki olduğum kanısına vardı ve;
-Soner Sarıoğlunu nerden tanıyorsunuz?
-Aile dostumuz! yıllar önce Mersinde yaşadığımız sırada ailece görüşüyorduk.
-Size ne gün geldi ve durumu nasıldı?
-İki ay önce gelip bir hafta kaldı, yüzü ve eli yanıktı!
Tam da öğrenmek istediği cevabı almıştı benden, üstelik bizim bir şeyden haberimiz olmadığımız kanısına vararak!
-Ne zaman gitti?
- Ne oldu Soner’e?
Birden ciddileşti ve bana çok şeyi anlatan bakışlarla;
-Soner adam öldürdü! deyiverdi!
sadece bu kısmını öğrenmek beni dehşete düşürmeye yetmişti! hemen eşimi arayıp durumu anlattım...Bir süredir telefonla dinlendiğimizi ve polis’in bizi takip ettiğini de ekledim...

Eşimde şaşırmıştı, Hemen araştırmaya geçti ve eve geldiğinde anlattı olanları;
Eşinden ayrıldıktan sonra evli bir kadınla yaşamaya başlamış gizli yollardan, sonra kadınla bir olup kadının kocasını önce zehirlemiş, sonrada adamın arabasına bindirip uzak ıssız bir yerde arabayı ateşe vermişler! arabanın alev almasıyla yüzüne sıçrayan ateşin yanıklarıymış yüzü ve elleri!

Günlerce mahkemesini yaptığım olayın etkisi, bende günlerce hatta aylarca yer etti .Ben boşanmalarının yıkıntılarına üzülürken, meğer hiç bir şey değilmiş ayrılıklar, hatta ölümler bile daha hafif kalıyordu, kendilerine ve sevdiklerine yaptığı kötülüklerin yanında! bir insan daha ne kadar mahvedebilirdi hayatını? keşke sadece boşanmış hatta ölmüş olsaydı! katil kimliğiyle kızlarını damgalayan bir hayat daha korkunç, daha zavallı ve onursuzdu!

Bir katille bir hafta geçirmiştim! cenazeye benziyordu yüzü, bitikti, pişmandı! yaralıydı, yaralamıştı, öldürmüştü...aslında o, en çok kendini öldürmüştü!

m-jgan/ yaşanmış bir olaydır...

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Katille geçirdiğim bir hafta Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Katille geçirdiğim bir hafta yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Katille geçirdiğim Bir Hafta yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Filiz Şahin.
Filiz Şahin., @filizsahin-
4.2.2013 13:27:45
offf ne fena
hangi köşeyi dönerken neyle karşılaşacağımızı bilmeyiz Allah akıldan eksik etmesin demek dışında ne yazacağımı bilemedim inanın ...

Filiz Şahin. tarafından 2/4/2013 1:34:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yürükçü
Yürükçü, @yurukcu
3.2.2013 19:38:43
Kimse tamamen iyi veya tamamen kötü olamaz her insanın içinde her ikiside vardır.Alah doğrudan ayırmasın .Güzel bir yazıydı tebrik ederim.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.