- 758 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANLARSIN
Evlat hayat ne senin ideolojin kadar kutsal ne de aşkın kadar masumdur.
Anlarsın zincirlerine vurulduğunda yaşam girdabının. Mutsuzluklar, elemler ve hiçlikler alır her yanını. Anlarsın birçok şeyin tefarruat, dertlerin de hakikat olduğunu.
Pembe panjurlu pencerelerden şiir bile yazamazsın, ölüm çağırır zaman zaman; şehrin en güzide, ürkütücü yalıyarlarından. Elinde olmadan geldiğin bu dünyadan elinde olarak gidemezsin. Hiçbir şeyiyle sevmesen de alıştığın bu hayattan, gidemezsin bilinmeyen başka bir yaşamın labirentli, bulmacalı sonsuzluğuna ya da ürkütür en büyük sancısıyla benliğini.
Düşündükçe derinleşirsin, derinleştikçe boğulursun suallerin ya da çaresizliklerin içinde. Boğuldukça da koskoca bir yalnızlık kalır elinde. En uzağından en yakınına herkes yabancılaşıverir sana. Aranızda sanki cam fanuslar var da konuşurken duyamazsınız birbirinizi dudaklarınız hep kıpırdasa da. Camiden ezan sesi gelir de dostundan bir selam bile gelmez.
Ana haber bültenlerinde sürüyle memleketin hezeyanı dile gelir de bir seni dile getirmezler, ideolojiler kenar mahalle söylemleri sayılır; aşkların zaten ihanete uğramış, terk etmiştir dünyanı.
Ne hocanın çağrısına kulak verebilirsin ne de senin dışındakilere, aslında asıl kendine…
Sönük ve donuk görmeye başlarsın dünyayı. Güneş eskisi gibi aydınlatmıyordur dünyayı, şehrin yapay ışıklarından göremezsin ay ışığını… Yakamozun da büyüsünü bozar geçen bir gemi.
Kuşatmıştır iyice ve düş/mek üzeresindir. Şairin sözleri takılır aklına:
…
Geç fark ettim taşın sert olduğunu
Su insanı boğar, ateş yakarmış
Her doğan günün dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Geride ne aşk kalır ne ideoloji. Büsbüyük kendince yüpyüce bir sen kalırsın SADECE sen!!! (01/02/2013//OsmanSavun)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.