- 2040 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Soğuk Taşlar (Düşüngülü Eleştiri)
S O Ğ U K T A Ş L A R
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
‘Can paradan daha tatlıdır.’ Kitaptan.
Okurunu bir dedektif gibi yazının izine düşürmesini bilen hukukçu Osman Aysu’nun kaleme aldığı ‘Soğuk Taşlar’ bir polisiye roman.
Baş Komiser Cemal, tarihi eser kaçakçılığı yapan koleksiyoncu Sulhi Erman’ı yakalamak için üniversitede doçentlik yapan genç arkeolog Doğan’la anlaşır. Koleksiyoncu Sulhi Erman’ın karısı eski Türkiye Güzellik Kraliçesi’dir. Kraliçe genç Melda kendisinden kırk yaş büyük olan kocası Sulhi’yi bateristle aldatmaktadır. Karısı Melda’yı izlemesi için dedektif olarak polislikten atılan Hüseyin’i tutar. Hüseyin ile baterist Teoman koleksiyoncuya şantaj yapmak için anlaşır. Yatak odasındaki sevişme ânı görüntülenir. Kendisine kimin şantaj yaptığını anlayan Sulhi Erman, Hüseyin’i öldürtür. İşler çığırından çıkmıştır, Teoman kaçar. Doğan artık koleksiyoncu Sulhi’nin danışmanıdır. Sulhi, ondan da şüphelenmektedir. Melda ile Doğan’ı koleksiyonunu sakladığı galerinin gizli bir bölümüne atar. Komiser Cemal, harekete geçer ve Sulhi’yi tutuklar. Uzun aramalardan sonra Melda ve Doğan’ı galerinin gizli bölmesinden kurtarır.
‘Soğuk Taşlar’ın bizi çağrıştıran basit bir kurgusu var. Aysu, okurun nabzına göre şerbet veren gerilimli bir kurgu yaratmanın peşine düşmüş. 2006 – 2007 Yıllarını anlatmasına karşın, Orhan Pamuk’un Kar’da yaptığı gibi yapmamış, güncel konulara değinmemiş. Hayatın çapraz ateşinde kala kala karmaşık duygulu olan insanımızdan bir kesit sunulmamış. Romanda yaşamın kıyısı anlatılırken, okura sanki ticari amaçla, çalakalem yazılmış gibi bir izlenim veriyor. “Meraktan çatlıyordu. ‘Duygu anlatsana neler olduğunu, meraktan çatlıyorum.’ ” (s.55) ‘Bir kuğu boynu gibi uzun boynunda’ (s.71) “ ‘Siz de beni çok saf sandınız galiba’ diye homurdandı. Duygu utanmış gibi mırıldandı.” (s.272) “ ‘Fikrim yok’ diye mırıldandı. Sonra alaycı bir şekilde mırıldandı.” (s.311)
Yazar, ‘homurdandı’ sözcüğünü sayfada ortalama 0.3, ‘mırıldandı’ sözcüğünü 0.6, ‘fısıldadı’ sözcüğünü ise 0.1kez kullanmış. Gerçek yaşamdaki konuşmalarda homurdandı, mırıldandı ve fısıldadı sözcükleri bu kadar yoğun kullanılmıyor. Gerçekçi değil.
‘Soğuk Taşlar’ romanının yüzde 34.1’i (50.7)* (41.6)** diyaloglarla geçiyor. Sayfada ortalama 4.7 (3.5)* (3.8)** paragraf yapmış.
Yazarın zaman zaman okurunu kara deliklere düşürdüğünü görüyoruz. Sulhi Erman, ‘Karısının âşığıyla irtibat kuracağını tahmin ediyordu. Konuşmalarını dinlemek gereğini duymadı.’ (s.73) Sulhi Derman veya herhangi bir erkek, karısının kendisini başka bir erkekle aldattığını bile bile, onun gözlerinin içine mutlulukla bakabilir mi?!.. ‘kahvaltı sofrasında uşak çay servisi yaparken, yaşlı adam karısının gözlerinin içine mutlulukla bakıyordu.’ (s.87)
Osman Aysu, Nermin Bezmen’in ‘Sırça Tuzak’ romanında yaptığı gibi son birkaç yılda olup bitenleri anlatmasına karşın, (kahramanların cep telefonları ile konuşması ve ‘yastığın altına yüzlükler sıkıştırırdı.’ (s.254) diye yazılmasından anlaşılıyor) kırk elli yıl öncesi bir dil kullanmış. İki binli yıllarda güzellik kraliçesi seçilen genç Melda’yı ‘öldürmeyi tasavvur ediyorsun’ (s.238) ‘nasıl bir melanetin’ (s.351) ‘Olanları havsalam almıyor.’ (s.284) diye konuşturmuş. Bir orkestrada çello çalan genç Duygu’yu da kültürüne göre konuşturmamış. ‘şu ahiret suallerini’ (s.55) ‘bunun külfeti’ (s.155) ‘İlk bakışta insanların tıynetlerini’ (s.178) Doçent Doğan’a ise: ‘hayati tehlikesi olan bir mecraya yöneliyorum.’ (s.288) ‘Heykele külliyatlı bir para’ (s.319) diye söyletmiş. Genç Baş Komiser Cemal Koruk ne demiş birlikte okuyalım: ‘özel bir tenezzüh teknesiyle açılıyor’ (s.276) ‘Mazbut, orta halli’ (s.280) ‘her şerrin bir de hayrı vardır.’ (s.284) Kahramanlarını yaşadıkları çağa ve kültür durumlarına göre konuşturmayan Aysu, sayfada ortalama 31.5 (25.9) (20.8) kez yabancı sözcük kullanmış.
Aysu, romanlarında kendine özgü bir dil oluşturmuş. İşlek bir dili olduğu söylenemez. Üçüncü kişi ağzından anlatım yapılmış, alt anlatıcılar kullanılmamış. Güzel ve parıltılı sözleri sevmeyen Aysu, diğer polisiye yazan yazarlar gibi absürt ve argolu sözler kullanıyor. ‘Seni kodese tıkmaya’ (s.386) ‘o it oğlu itle ufak bir’ (s.58) Hoş olmayan sözleri: ‘Hassas ve ufak bir kamerayla her şeyi filme alacağız önce. Ben her şeyi ayarlarım. İhtiyarı tiksindirecek, aşırı erotik sahneler çekeriz.’ (s.113) Okuru tökezleten sözcükler: ‘hepsi muaccel alacaklardır.’ (s.34) ‘muhakemesinden ziyade yalnızca insiyaki olarak’ (s.157) Osman Aysu, romanını yüzde 16.6 yabancı sözcükle yazmış.
Romanında geriye dönüş tekniğinden yararlanmayan yazar, sözcüğe yan anlam katan mecazı sayfada ortalama 1.3 (0.1) (1.1) kez kullanmış. ‘ne cevap vereceği beynini kemirip duruyordu.’ (s.95) ‘Bizler tehlikeli sularda yüzen insanlarız.’ (s.308)
Romanına karakter zenginliği katan Aysu, yazın diline işlevsellik katan ayrıntılardan sıkça faydalandığı söylenemez. “ Genç kadın duraklamıştı. Yaşlı gözlerini elinin tersiyle silmeye çalışırken hırsla soludu. ‘Evet, belki o olabilirdi.’ Zira kocamın hayattaki tek sırdaşı odur. Ama ona asla güvenemem.” (s.377)
Polisiye romanları Ahmet Ümit’inki kadar donanımlı olmayan Aysu, kahramanlarını karşılıklı tartıştırarak eleştirel bir tutum sergiliyor. ‘Tam şantaj arifesinde karısının âşığıyla birden ortadan sırra kadem basması normal miydi?... Yoksa karısı adama durumu ihbar edip kaçmasını mı sağlamıştı? Bu ani kayboluşun altında karısının parmağı olabilir miydi?’ (s.226) Sayfada ortalama 3.2 (4.4) (2.1) kez soru yöneltmiş.
Kadını mülkiyet alanı gibi gören erkekleri irdeleyen Aysu, içmonoloğu her yüz doksan dokuz sayfada bir kez kullanmış, çok düşük bir oran. Sayfada ortalama (0.1) (0.1) kez kullanmış. ‘Bu korkum anlamsız, diye mırıldandı kendi kendine.’ (s.183) “ ‘Onlar’ diye fısıldadı kendi kendine.” (s.186)
Bölüm aralarını boş bırakarak otuz bir sayfa kazanan yayınevinin ve romanın yazarı Aysu, bellekçakımı tekniğini her otuz (tespit edilmedi) (tespit edilmedi) sayfada bir kez kullanmış. ‘Nasıl olsa aptalca yalan söylüyor, diye geçirdi içinden.’ (s.87) ‘Allah kahretsin diye geçirdi içinden.’ (s.106)
Geleneksel anlatıdaki sürükleyiciliği bozmadan anları yazan Aysu, anlatımda pekiştirmeyi sağlayan benzetmeyi sayfada ortalama 1.2 (2.4) (2.3) kez yapmış. ‘güvendiği dağlara kar yağmış gibi burukluk’ (s.126) ‘süt dökmüş kedi gibi geldi.’ (s.97) Benzetmeleri de çağımız gençlerinin kullandıklarından değil. Eğretilemeyi ise sayfada ortalama 0.5 (t.edilmedi) (0.3) kez yapmış. ‘Cinsel heyecanlarını tatmin eden azgın bir boğa.’ (s.140) ‘o yaşlı canavarın oyunuydu.’ (s.320)
Romanlarında olay örgüsü karmaşık ve çetrefilli bir hayatı kurgulamayan Aysu, kısa, özlü anlatım şekli olan sözvarlığımız atasözü ve deyimleri sevmiyor. Her yüz otuz iki (yüz on yedi) (yetmiş iki) sayfada bir kez atasözü kullanmış. ‘Onun için üzülmüyordu, su testisi su yolunda kırılırdı’ (s.254) ‘Büyük balık, küçük balığı yutar derler’ (s.306) Sayfada ortalama 0.8 (1.1) (1.2) kez deyim kullanmış. ‘O tam bir şeytan, karda yürüyor izini belli etmiyor.’ (s.97) ‘can evimden vurmak isteyen bir sürü’ (s.200) Hatırlaması oldukça zor ancak kitaba bakarak yazılabilecek eski deyimler.
İnsanın kendine yolculuğu olan denemeyi görmemezlikten gelen Aysu, ‘İnsan gülerek ısırır’ sözünü de duymamış olacak ki, mizaha yer verdiği söylenemez. Okura biraz tebessüm ettirmeli… Sayfada ortalama (0.2) (0.2) kez mizah yapılmış.
‘Soğuk Taşlar’a çok seslilik vermeyen Aysu, imge selini yazının izine düşürmemiş. ‘Bakışları çok deliciydi kadının. Delici ve davetkâr…’ (s.221) ‘Mundar ve mülevves bir adam…’ (s.212) Sayfada ortalama 0.6 (1.3) (1.8) kez imge kullanmış, oldukça düşük bir oran.
Yazarın dili yaşadığı oylumun iklimidir. Ardında yetmiş iki bahar bıkan Osman Aysu, şiiri öykülere ilmeklemediği gibi alıntılar yaparak hazır ifade kalıplarından da yararlanmamış. ‘Kavim’de her otuz beş, ‘Seni Tılsımlar Korur’da doksan altı sayfada bir kez montaj tekniğinden yararlanılmış. Ayrıca ‘Seni Tılsımlar Korur’da her kırk beş sayfada bir kez alıntı da yapılmış.
Osmanlı ailesinden gelen Osman Aysu, terimi sayfada ortalama 2.1 (3.9) (3) kez kullanmış. ‘bir A – 4 kâğıdını’ (s.80) ‘ağrı kesici hapını’ (s.155)
Elli kitaba imzasını atan Aysu, betimlemeyi sayfada ortalama on (6.4) (7) satır yapmış. ‘Önlerinde çam korularının parça parça neftileştirdiği yeşil bir dağ vardı sanki. Hafif bir rampaya tırmanıyorlardı’ (s.216) İnsan gelgitleri, ruh çözümlemesini sayfada ortalama 0.1 (t.edilmedi) (t.edilmedi) kez yapmış. ‘Ama buz gibi, insanın içini üşüten, titreten bir tebessümdü bu. Aşağılayıcı, kahredici, alay dolu bir gülüş. Bu ruh haletini, kocasının takındığı tavırların nerelere gebe olduğunu çok iyi öğrenmişti’ (s.292)
Merakı gıdıklayarak gerilimi yüksek tutmada ustalık gösteren Aysu, yazıya estetiklik katan ikileme ve pekiştirmeleri sevmiyor. Sayfada ortalama 0.2 (0.7) (1.1) kez ikileme kullanmış, oldukça düşük bir oran. ‘Harıl harıl evde çalışıyorum.’ (s.135) ‘didik didik arandı her yer’ (s.275) Aynı ikilemeleri sıkça kullanmış. Pekiştirmeleri ise sayfada ortalama 0.2 (ikileme ile birlikte tespit edildi) (0.3) kez kullanmış. ‘Göz göze gelmeye çekiniyordu.’ (s.97) ‘ufak tefek bir şeyler’ (s.102) Aynı pekiştirmeleri sıkça kullanmış. Sanırım, yazarın hoşlanarak dile getirdiği pekiştirmeler: ‘femme fatale dedikleri’ (s.221) ‘kadının fartası furtası yoktu’ (s.249)
Heyecanın doruk noktasında başka bir katmana geçerek tempoyu aynı tutmasını bilen Aysu, varlığın durumunu gösteren sıfatı sayfada ortalama 4.7 kez kullanmış. ‘Sırtında beyaz bir ceket, altında lacivert bir pantolon’ (s.220)
Ürünü zamanında yetiştirebilmek için kalite önemsenmeden serçe ivecenliğiyle yapılan üretimlerden müşteri şikâyetleri geldiğini gözledim. İşletmeme, kalite mükemmelliğin sayısal tanımıdır. Akılla bakılır, bilgiyle görülür, zamanla ölçülür, sözünü yazıp astım. *** Soğuk Taşlar / Osman Aysu / Sonsuz Kitap / 398 s. **** Aydınlar, kütüphaneniz hangi kültüre hizmet ediyor!?.. Kitap alım komisyonlarında kimler var?!.. Alımlar kimlere ihale edilmiş?.. Lütfen kütüphanene sahip çık…
*- Ahmet Ümit’in ‘Kavim’ romanına ait değerler.
*- Burak Eldem’in ‘Seni Tılsımlar Korur’ romanına ait değerler.