- 2043 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
GEL SEN NE ÇEKTİĞİMİ BİR DE BANA SOR.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dün akşama doğru bizim güzeller güzeli, maviş sekreterimiz eskilerin çocuk yıldızı Ayşecik misali boynunu bükerekten sordu?
-Hocam buraya en yakın Vergi dairesi nerede?
-Hayırdır Hatice Hanım? Niçin sordunuz?
-Ya bizim patronun bir vergisi var. O yatırılacak da.
Söz konusu patron olunca hemen balık misali atladım tabii ki?
-Sen parayı ver bana ben yarın sabah gider yatırırım.
Sekreter hanımdan parayı aldım ve ertesi sabah yani bu gün vergi dairesine gitmek üzere evden dışarı adımımı attım. İşte o andan itibaren de anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.
Şimdi siz ‘’Eyvah eyvah..Vergi dairesinde saatlerce ayakta kuyruk bekledi garibim’’ zannediyorsunuz değil mi? Ahhh..Ahhhh..Keşke on saat ayakta kuyruk bekleseydim…Daha da kötü.
Önce Bizim mahalleden bir belediye otobüsüne atlayarak Ümraniye’ye çıktım. Vergi dairemiz Ümraniye Vergi Dairesi olmakla birlikte maalesef Ümraniye-merkezde değil Dudullu’da bu vergi dairesi. Ümraniye’den Dudullu minibüsüne binerek vergi dairesinin yolunu tuttum.
Az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik ve nihayet yol sona erdi. Hani şoför ‘’ Abi son durak ‘’ demese daha gideceğiz sanıyorum.
-Ya hemşerim Vergi dairesine gidecektim ben ama etrafta vergi dairesi göremiyorum.
-Ohoooo…Abi vergi dairesi iki kilometre geride kaldı…
Haydaa..Önünden en az on kez geçmiş olduğum Vergi Dairesini kaçırmış ve taa son durağa gelmiştim.
Oradan tekrar bir minibüse atlayarak gerisin geri döndüm. Bu sefer tam Vergi dairesinin önünde indim. Beş katlı bir bina...İlk katta baktım bir masa, Üzerinde ‘’ Danış/ma!’’ diye bir ibare olmadığı için hemen danıştım.
-Hemşerim bu vergiyi nereye yatıracağım?
-Araba vergisi mi?
-Yok araba değil..Maraba vergisi…Biz marabaların vergisi anlayacağın.
-Abi bu katta sadece araba vergileri var..Üst kata çık..
Bu bacakla bir üst kata çıktım…Orada bir vatandaşa gösterdim…Vergi makbuzlarını . Vatandaş baktı o da ‘’Abi bir üst kata’’ dedi…İnanmayacaksınız ama ‘’ Bir üst kata ‘’ diye diye nihayet beşinci kata çıktım. Yok yok korkmayın hiç kuyruk muyruk yoktu…Hemen vergimizi verip bu kutsal vatan borcunu eda eyledim ve dışarı çıktım.
Şimdi ‘’ Eee...Felaket bunun neresinde, kuyruk bile yokmuş’’ Diyeceksiniz..Ben de zaten işin bu kısmı felaketti demiyorum ki… Bu gün çektiklerimin tamamı içinde bu ilk kısım aperatif bile değil.
Vergi dairesinden çıktım. Vızır vızır gelen minibüslerden birine atlayarak tekrar Ümraiye’ye döndüm. Oradan da bizim okula en yakın giden 13-B Sayılı Belediye Otobüsüne binerek okuluma dönecek ve artık yavaş yavaş üşümeye başlayan kemiklerimi ısıtacaktım güya…Boşuna dememişler ‘’ Bahtsız bedeviyi çölün ortasında Kutup ayısı …’’ Tam anlamıyla bahtsız bir günümdeymişim meğerse.
Ümraniye- İski’nin oradaki Hz. Ali Camii Durağında 13-B Belediye otobüsünü bekliyorum. Saat henüz sabahın onu…
Durakta belediye otobüsü bekleyişim üzerinden yirmi dakika geçmişti ki telefonum çaldı.
-Alooo Hocaaammm…Nasılsınız…Biliyor musunuz sizi çok özledim ben?
-Yavrummm..Evladımmmm, Daha dün konuşmadık mı seninle? Önceki gün, bir önceki gün ve ondan önceki tüm günlerde… Senenin üç yüz altmış beş günü, her Allah’ın günü konuşmuyor muyuz seninle? Bu ne özlemesi böyle?
-Demek ki siz beni özlemediniz?
-Yahu özlemeye fırsatım olmuyor ki? Hani bir kaç gün ara versen belki özleyeceğim de…Her neyse..Buyur..Önemli bir şey var galiba..Hemen anlat çünkü otobüs bekliyorum durakta ve de donmak üzereyim.
-Demek ki önemli bir şey olmasa konuşamayacaksınız benimle?
-Ya bana bak zaten şu an canım burnumda...Ne diyeceksen de, ne soracaksan sor. Yine neye taktın kafanı bakalım?
-Ya şeyi soracaktım? Leyleklerin göç mevsimi başladı mı?
-Senin leyleğinin de, senin de, bu cep telefonunu icat edip seni başıma bela eden o mucidin de.
-Bu cevabı hayır olarak mı değerlendirmeliyim hocam.
-Evladım kapat lütfen..Bak donmak üzereyim zaten. Öfkemi senden çıkarmayayım.
Neyse telefonu kapattı…Bir on dakika sonra telefon yine çaldı. Bu sefer hiç tanımadığım bir numara.
-Sami Biberoğulları?
-Evet ta kendisi.
-Beyefendi ben Aysel’den arıyorum.
-Aysel diye birini tanımıyorum kardeşim. Ben mutaassıp bir erkeğim…O t araklarda bezim yok.
-Beyefedi eğer Aysel’e girerseniz…
-Lan bana bak..Cuma Cuma adamı günaha sokma. Tövbe tövbeeee. Pezo musun nesin anlayamadım ki?
-Beyefendi ben sizi bir telefon operatöründen arıyorum.
-Bu operatör hanımın adı mı Aysel?
-Yahu ortada bir bayan filan yok.
-Eeee Aysel kim peki? Bana bak Travesti filan deme çok fana bozarım seni.
-Ya amca ne kadını, ne travestisi…Mesela senin telefon ne?
-Benimki mi? Montafon…
-Tamam amca vazgeçtim. İyi günler…Hayırlı işler, bol güneşler.
Yarım saattir belediye otobüsü bekliyorum. Ne gelen var ne giden. Bu arada vatandaşın biriyle neredeyse gırtlak gırtlağa kavga edecek pozisyona geldik. Arkamdan biri zart zaartt korna çalıyor. Ben durakta beklediğim için hiç aldırmıyorum tabii ki. Yani benimle hiç ilgisi olduğunu sanmıyorum. Bir başka vatandaş uyardı ‘’ Sana korna çalıyor’’ diye. Döndüm baktım vatandaş gerçekten de bana korna çalıyor. Meğer arabasını park edecekmiş. Kenara çekilmesem herif resmen çiğneyecek beni. Neyse kenara çekildim…Adam öfke ile üzerime geliyor…Ben de öfke ile ona durak levhasını gösterdim ve buraya araba park edemeyeceğini söyledim kibarca…O da kibarca özür diledi benden:
-Ulaaaaa..Sahiiii..Durakmış burası…. Abi kusura bakma.Ben de kendi kendime ‘’Bu herif niçin böyle salak salak cadde üzerinde duruyor?’’ diyordum.
Ne demişler: ‘’ İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar’’ Ne kibar adam değil mi? Bakın nasıl da özür diledi benden.
Saat on bir oldu bizim belediye otobüsü hâla yok ortalıkta. Sinir katsayılarım iyice yükselmeye başladı. Dizlerim alarm veriyor…Platinli ayağım iyice uyuşmaya başladı. Ve bir kez daha çaldı telefonum.
-Hocam ne yaptınız gidebildiniz mi okula?
-Yok gidemedim.Hâla otobüs bekliyorum.
-Hımmm..Anladım. İsterseniz size bir otobüs fıkrası anlatayım..Isınırsınız.
-Bak Hayrettin. Şu anda beni cehennemin ortasına atsan yine de ısınamam.O bakımdan hiiiç boşuna kontörlerini harcama.
-Kontör ne demek hocam. Feda olsun .
-Ya evladım donuyorum ve çok öfkeliyim. Rica etsem sonra arasan?
-Hocaaammm..Donuyorum dedin de aklıma geldi…Size sevindirici bir haberim var?
-Ne oldu? Hükümet doğal gaz fiyatlarında indirim mi yaptı?
-Yok hocam bilemediniz..Küresel ısınma başlamış..Artık ısınırsınız bol bol.
-Tamam Hayrettin. Öğrendiğim iyi oldu. Haydi kapat artık şu telefonu.
Her insanın bir telefon sapığı vardır mutlaka..Benimki de bu işte…Atsan atılmaz, satsan satılmaz…Ne de olsa öğrencim.
Tam bir saattir otobüs bekliyorum. Yürüyerek gitseydim kesin varmıştım şimdi okula. Ha geldi, ha gelecek diye beklerken hem ayaklarıma kara sular indi hem de soğuktan dondum.
Baktım otobüsün geleceği yok şöyle iki yüz metre kadar yürüyüp bir ilerideki Mithat Paşa Durağına gittim. Oradan Atakent minibüsleri geçiyor..Onlarla da gitmek mümkün…Lakin Atakent minibüsleri de bu gün sırf bana gıcıklık olsun diye hiç geçmiyorlar.
Saat 11.30 oldu..Ben hâla bir 13-B ya da Atakent minibüsü geçsin diye bekliyorum. Onlardan hiç biri geçmedi ama arkasında ‘’ Sabır Ya Hacı ‘’ yazan bir kamyonet geçti sanki benimle dalga geçer gibi.
Saat 12.00..Hava açık ama müthiş bir ayaz var…Bu durakta öyle bir rüzgar var ki. Tüm yönlerden esen soğuk rüzgar artık ilik milik bırakmadı resmen beynime beynime sirayet etmeye başladı. Hani o anda belimde bir on dörtlü olsa tüm şarjörü boşaltacağım…Artık havaya mı olur, kendi donmak üzere olan beynime mi olur Allah bilir. Gözlerimden inen yaşlar burnumdan akan sümüklere karışmış vaziyette..Hani oturup önüme bir mendil açsam akşama kadar baya bir para toplarım garanti..Aynen o vaziyetteyim…Beynim durmuş..Hiç bir şey düşünemiyorum. Oysa bütün bu sıkıntıların çok basit bir çözümü var.Ama o öfke ve iliklerime işlemiş soğuk yüzünden aklıma hiç bir başka çare gelmiyor.
Saat 12.05 Telefonum bir kez daha çaldı.
-Hocam…Cuma’dan önce bir arayayım dedim. Nasılsınız? Hayırlı cumalar.
-Takır takırrr takıırrr.
-Anaaaa…Hocam bakın leylekler gelmiş…Seslerini duyuyor musunuz? Ben sizin telefondan gayet net duyuyorum.
-Takır takırrr takıırrrr…O leylek değil..Benim.
-Hocam ne güzel leylek taklidi yapıyorsunuz.Yetenek sizsiniz yarışmasına katılsanıza.
-Hayrettin def ol. Tamam mı def ollll. Ben burada donuyorum sen orada yetenek diyorsun.
-Siz hâla gidemediniz mi okula?
-Maalesef gidemedim.
-Hocam bir taksi çevirin…O kadar da uzak değil zaten.Fazla yazmaz.
-Lan Hayrettin.Sabahtan beri leylekdi, küresel ısınmaydı beynimi yiyeceğine en baştan söyleseydin ya…Hay aklınla bin yaşa sen.
Yok şimdi Allah’ı var…Sapık mapık ama baya işe yarıyor bazen…
Çevirdim bir taksi ver elini okul. Bir daha öyle her göreve balık gibi atlamak mı? Tövbeler tövbesi.
YORUMLAR
''Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor '' Başlıklı yazımı günün yazısı olarak seçen değerli Seçki Kuruluna, Okuyan tüm dostlara ve yorumları ile her zaman yanımda olan can arkadaşlarıma sevgi, saygı, selam ve şükranlarımı arz ediyorum...Çok çok teşekkürler.
Sami Biberoğulları
sami biberoğulları
Öncelikle Hüsn-ü teveccühün için çok teşekkür ederim.
Başımdan geçen traji-komik olayları biraz da abartarak anlatıyorum işte böyle. Yüzlerde tebessüm oluşturabiliyorsam ne mutlu bana.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim
Selam ve sevgilerimle.
Hocam böyle zor görevlerden kaçmalıyız artık zaman kötü oldu.
Bu telefon denilen illet hepimizi çok rahatsız ediyor.
Ama, onsuzda biraz işimiz zor artık, ne yapalım telefonu kullanan rahatsızlığına katlanır diyelim.
Hocam çok güzeldi size yakışan bir anlatım yüreğine sağlık kalemin hiç tükenmesin seçkiyi fazlasıyla hak etmiş bu güzel günlük macera saygı ve selamlarımla..
sami biberoğulları
Çok haklısın..Gülü seven dikenine, Cep telefonu kullanan titreşimine katlanacak artık...Maalesef mi desek, ne iyi ki mi desek bilemiyorum ama çağın vaz geçilmezi...
Selam ve sevgilerimle.
:))
Güzel bir yazıydı anlatımı daha da güzel, hayattan bir kesit
Selam ve saygıyla..
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim
Selam ve sevgilerimle.
:)) hep gülümsetiyor yazılarınız
çektiklerinizi anlatırken bile mizahi bir dil kullanıyorsunuz
kutlarım gün başarınızı hocam
saygılarımla
sami biberoğulları
Bir gün diyelim ki ben öldüm...Cenaze namazım kılındı ve hoca soruyor
-Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
Cevap:
- Haaa..haaaa haaaaa.....
Eyvah eyvahhhh..
Selam ve sevgilerimle.
Ya hocam neden İstanbulda yaşamadığımı anladın sanırsam.Sırf balık var diye o eziyet çekilmez.
Ben burada her yere yürüyerek gidiyorum araba paraları duruyor çebim de..
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Allah nasip eder de şu veletleri evlendirirsem kaçacağım ben de buralardan..Bir bakmışsın Uşağa yerleşmişim..Olur mu olur...Sami bu...Belli mi olur?
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim
Selam ve sevgilerimle.
Gülerek okudum büyük şehirin karmaşası öyle içten yazmışınızki sanki yaşadım.
Bu gün evden çıkmıyayım diye düşündüm.):
çok hoştu başarılar saygılar..
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiğiniz ve bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim
Selam ve sevgilerimle.
İnsanı bıktıran bir olay mutlaka gerçekleşiyor Sami Hocam.Sizde şansız bir gününüzdeymişiniz.Neden bir Şair arkada telefon etmediniz.Sizi gelir arabasıyla götürürdü.
Şaka bir yana Günün yazısını kUtlarım...
sami biberoğulları
İnsanda bazen basiret bağlanması denen bir şey oluyor..benim de basiretim bağlandı herhalde..Yoksa çağırmaz mıydım taaa İzmirden tacettin Abiyi...
O gün çok fena durumdaydım..Oysa şimdi ben de gülüyorum yazdıklarıma..Hayat işte..
Selam ve sevgilerimle.
Her zamanki gibi harikasın Sami Bey Hocam.
Güne düşen yazınızı tebrik ederim.
Hayırlı geceler diliyorum.
Selamlarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden..
Hayırlı akşamlar.
sami biberoğulları
Aldım kabul eyledim...Başım gözüm üstüne.
Selam ve sevgilerimle
hocam her defasında bizleri güldürüyorsunuzda bizler sizi güldürmek için bir şeyler yapamıyoruz onun ezikliğinide yaşamıyor değilim çok güzel yazıydı yine allah kaleminize güç versin güç versin sizleride istediğiniz gibi güldürsün inşallah diyorum hocam saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
İnsan dostunun aynasıdır derler..Sen gülüyorsan inan ki ben de gülüyorum demektir...Allah razı olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Sapık da olsa akıllı sapıkmış 10 dakika bekleyip taksiye binip sıcacık aksiyle gidecektiniz okula. Sakalımız yok ki sözümüz dinlensin. Bundan sonra Sultan Süleyman kadar uzun sakal bırakacağım
Selam ve Sevgile
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 2/3/2013 6:14:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Yakışır hocamıza kurdela. Tebrikler. Neyse yeter bukadar yazma aslında daha yazasım var ama neyse...
sami biberoğulları
Sana Sultan Süleyman sakalı yakışmaz sanırım...Şöyle beynimde bir fotoşop yaptım..Yok yok...Allah korusun...Sen en iyisi Rapunzel saçı uzat.
Kurdelaya gelince:
'' Nazar etme ne olur...Çalış senin de olur''))))))))))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Can ağabeyim...hayatımızda maalesef bu tür olaylar oluyor...iyilik yapalım derken aksilik aksilik üstüne geliyor...ortaya böyle trajikkomik bir olay çıkıyor...ister istemez ne sinir kalıyor ne de akıl...bu olayı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim can ağabeyim...saygı ve hürmetlerimle...
sami biberoğulları
Bu tür aksilikler de hayatın tadı tuzu sanırım. Böyle bir olayı yaşamasaydım böyle bir bir yazı nasıl çıkardı ?
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Yaşıyoruz, yazıyoruz...Allah dostları eksik eylemesin..
Selam ve saygılarımla.
helal olsun hocam büyük moral veriyorsun aysel bölümü çok hoştu....saygılar
sami biberoğulları
Ya sanki normal telefon sapıkları yetmiyormuş gibi bir de her Allahın günü bu telefon operatörleri, bankalar aramıyor mu..Fıttırmamak elde değil.Ama teknolojinin nimetleri yanında işte bu külfetlerine de katlanmak gerekiyor..Yapacak başka bir şey yok..Haa bir de şu belediye otobüslerine bir çözüm bulmak lazım..Yoksa hayatımız beklemekle geçecek.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam inanın bir aydır burdayım ve ilk defa bir yazıyı bu kadar keyifle okudum olaylar ancak bu kadar espirili ve anlamlı anlatılır hele bahtsız bedevi lâfı çok hoşuma gitti zaten aksilik başlarsa üst üste gelir günü tek parça bitirmiş olmanız günün kârı olsa gerek valla emeğine aklına sağlık hocam
sami biberoğulları
Öncelikle bizim mahalleye ve de bizim siteye hoş geldiniz. Buzlarım çözülür çözülmez ziyaretinize de geleceğim inşallah.
İçten yorumunuz için çok çok teşekkürlerimle birlikte selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
sami biberoğulları
Her ne kadar bir musibet bin nasihattan faydalıdır dense de ben kendimi bilirim..Benzer bir iş olsa herkesten önce ben fırlarım ortaya yine..Maalesef can çıkıyor da huy çıkmıyor.
Selam ve sevgilerimle.
Geçmiş olsun hocam:)))
öyle güzel bir anlatımınız var ki her okuyuşumda hem gülüyor hem de hayata bakışınıza hayran oluyorum...
Söz konusu patron olunca hemen balık misali atladım tabii ki?
burdaki soru işareti sanırım çözemedim düşündüm acaba hocam bura da kinayeli olarak mı bırakmış ki okuru düşündürmek adına? diye karar verdim açıkcası
kalemine zeval gelmesin
Baki hürmetlerimle...
yasemen akyürek tarafından 2/2/2013 1:31:57 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Öncelikle yazıma değer verip okuyup yorum yazdığın için çok teşekkür ederim.
Oldukça dikkatli bir okuyucusun...O soru işareti evet..Okuyucuyu olayın içine çekmek içindi..Yani okuyucu orada bir kaç şey düşünebilirdi a) Yalakalık b) Görev aşkı c) Okulda boş boş oturmaktansa dışarıda vakit geçirme isteği d) O görevi yapacak başka kimsenin olmaması v.s.
O kısmı okuyucuya bırakmak istemiştim..
Yorum için çok teşekkürler
Selam ve sevgiler.
Hayatınız gülmekle geçsin hocam.Okudukça güldüm. Allah iyiliğinizi versin inşallah.
Yüreğinize emeğinize sağlık. İyi ki varsınız. Gülmek iyi geliyor yüz kaslarımıza. Sizde olmasanız çabuk kırışacak yüzümüz. :)))
Saygılarımla...
sami biberoğulları
Üç günlük dünayda ona üzül, buna üzül..Nereye kadar...Bazen de frenleri tamamen boşa almak gerekiyor...Haaa bu tabii ki vurdumduymaz olmak anlamına gelmiyor ama küçük sıkıntıları da çok dert etmemek lazım...Bakın geldi geçti..O gün soğuktan gözlerimden yaşlar akarken şimdi kendi yazdıklarıma gülmekten yaş akıyor gözlerimden...
Selam ve sevgilerimle.