- 1635 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Ölümü anlamak
![Günün Yazısı](/yeni/img/ribbon.png)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
![Ölümü anlamak](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/resimli_yazi/buyuk/110929.jpg)
Babam öldüğünde küçücük bir kızdım, bir ağacın dalına sarılmış olup biten her şeyi anlamaya çalışıyordum.Bir ara kadınlar bana doğru bakıp" yazık! babası ölmüş" dediklerini işitip bir hayli içerlemiştim.Babamın ölümünün bana ne ifade ettiğini bu gün bile anlamış değilim, sürekli annemi döven, içen bir adamdı.Arada sazı alırdı eline türküler söylerdi, o an ardından gelecek kavgayı bildiğimden bir koltuğun arasına saklanıp beklerdim, belkide bu yüzden fazla bir şey ifade etmemişti ölümü!
Babam; iyi bir insandı özünde, bizlere düşkünlüğünü herkes bilirdi, ancak içki içip sazı eline alınca dertlenirdi birden, gözleri çakmak çakmak ağlamaklı vururdu sazın teline.Sonra sudan sebeplerle anneme bulurdu bahaneyi, annem sanki, nerde ve ne zaman kavga çıkaracağını bilirdi , ürkerdi babamdan, korkardı.Bir kez bıçağı dayamıştı boğazına, annemin öldüğünü düşünüp ağlamaya başlamıştık kardeşlerimle, bırakıverdi nefesini!
Akciğer kanseri olduğunu duymuştum annemin ağzından, kardeşine anlatıyordu, kardeşi ise" vah-vah" diyerek dövünüyordu.Babamın o yıllarda, Anafartalar caddesinde çantacı dükkanı vardı, bu gün bile düşününce, her gün o yokuşu nefes darlığı çeken bir insanın nasıl çıktığına şaşarım, acırım babama...Gittikçe ağırlaşan hastalığında sürekli yatağında inleyen bir adamın sesini duyarım bazen, hâla kalbimin derinlerinde.Uzun zamandı ay belki, ya da yıl! bana uzun gelmişti, hastane köşelerinde annemizi bekleyen oyunlarımız, yine çocukluğun masumiyeti ve sevinciyle doluydu.Bizi almıyorlardı hastaneye, annem" siz burda oynayın, sakın hiç bir yere ayrılmayın" deyip gider saatlerce gelmezdi, oyun oynamayı sever, bir oyunun cazibesine kapılır giderdik, unuturduk beklediğimizi!
Bir gün annem bizi çağırdı, sesi donuk ve yüzü bembeyazdı! annem bizi görünce gülmediği bizi sevmediği olmamıştı ömründe, oysa sakindi ve hiç gülesi yoktu!" çocuklar gelin,babanız çağırıyor sizi" demişti...babamız bizi daha önce de çağırmıştı yanına, ancak bu farklı bir şeydi, anlamıştım!Üçümüz bir tesbih gibi dizildik, hasta yatağının başucuna, " yavrularım" diye sarıldı teker teker hepimize, biz ise yatağına kapanıp ağladık bir süre, sonra annem bizi dışarı çıkardı, ne de olsa çocuktuk, oyuna dalıverdik, unuttuk gittik!
Mahalleyi ayağa kaldıran annemin çığlığına irkildim! korkmuştum..Bu gün bile korkarım ani seslerden! " yetişin komşuuular, gitti evimin direği"...Direk ne demekti? kendini bu kadar döven söven bir adamın ölümüne neden bu kadar feryat etmişti?ağaca sarılmış uzaktan koşturan insanlara bakıyordum, ne zaman canım sıkılsa ve üzülsem o ağaç benim sığınağımdı! herkes bana bakıyordu, bense hoşlanmıyordum bana "yazık" demelerinden, bu kelimeyi bir daha hiç sevmedim ömrümce...hatırladığım kadarıyla annemin köyüne gömülmek istemiş;" beni kendi köyüne göm, hiç değilse çocuklarımın yoldan geçtiğini görürüm" demiş...Köyde musallat taşında yatan babamı son görüşümdü, yine "yazık" sözcükleri ve bana bakan acınaklı bakışlardan duyduğum rahatsızlığı hatırlarım aklımın yettiğince...
Cenaze işlemleri, akrabalar,teselli etmeye çalışan insanlar gittiğinde asıl yalnızlık başlıyordu demek! annem üç gün yemek yemedi, sadece sabit bakışlarını uzaklara dikti...yıllar sonra o günlerde yazdığı bir şiir elime geçti, anlatıyordu aklından geçenleri;
Çileli yaşamın karanlığında
göç etmiş gidiyor taze güller
yel vurmuş kalbime ciğerlerim sızlar yine
viran oldu hanemiz küçük yavrular
..................
Annem kadındı, belkide ne olursa olsun gölgesine sığındığı, kocası kadar zalim değildi yaşayacağı yıllar! Dul olmanın insanların gözüne batan tarafıyla yetim üç çocuğa bakmak! eve ekmek getirirken, insanlar tarafından damgalanmak, dışlanmak ve kendi kaderine bırakılmak! demek bundan feryat etmişti benim güzel anacığım! bundan uzaklara dalıp aklını yitirmişti!
Bir ömrü acıyla geçirdi , ne bir topluma ait olabildi, ne de kendi olabildi! kadınların bile kocalarını annemden kaçırdığı, erkeklerin ağzının suyu akarak baktığı, güzeller güzeli anacığımın hayatı bizi büyütüp adam etmekle geçti! Bizler babasızlığın ne demek olduğunu öldüğünde değilde, insanların tokatlarından öğrendik! Öğrettiler dulluğun ve yetimliğin ne olduğunu! Altın çöpe düşse değerini kaybetmez...Bizler okuyup adam olduk, ve nihayet, o üzerimize yapışan yetim kimliğimizden kurtulduk...
YORUMLAR
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/126759.gif)
Keşke Demek Kâr Etmıyor İşte, Ama Yinede Dil Serzeniyor Yüreğe Kocaman Bir Keşke.. Yetimlik Kımlıgınden Kurtulup Yaşama Tutunmanız Adına Tebrık Ederım.. Bizden Öncekilere Allah Rahmet Eyleye, Sorumlulugumuz Şimdi Başlıyor Bizden Sonrakilere.. Yüregine Saglık Saygılar.
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)
aysemujgan
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/116724.gif)
Hepimizin yaşaması gereken zalim anekdotu çok güzel nakletmiş siniz.
Kurdele nizi kutlar saygılar sunarım.
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)
aysemujgan
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/68864.gif)
Gözlerim doldu, Kader işte ne diyebilir ki insan..
Çok duyguluydu yazınız, teşekkür ederim paylaşım için;
Saygımla daim...
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)
aysemujgan
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/59822.gif)
Tebrikler kaleme...
gerçeği hayat ile harmanlayıp bir tepside sunmuşsunuz...
Kimimize bu ikramdan gönlümüze avuçla,
kimimize bir damla şerbet sundunuz...
Şerbet ki nasıl şerbet...
En acısından... En yakanından...
İçtikçe harareti en çok arttıranından...
Yüreğin var olsun emiii...
gülüşünü heybende saklama ...
En lazım vakit şimdidir...
Ele inat güleceksin...
Çatlatacaksın kuralları...
Ele inat başaracaksın...
Yıkacaksın ön yargıları...
Ve tekrar kutluyorum...
Kaleme aldığınız yazıyı ayakta alkışlıyorum...
Tüm şakşakçılar gibi değil...
Hakettiği değere yetemiyorum... Kutlarımmm...
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)
aysemujgan
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/35897_p2ubx7cf8f.jpg)
Verdiğiniz cevaptan gerçek hayat öykünüz olduğu anlaşılıyor. "Allah dağına göre kar verirmiş" diye bir söz var. Ne mutlu yetişkin ve hayatı irdeleyebilen biri olarak yetişmişsiniz. Nice aileler var ki çocukların anne babaları başlarında fakat çocuklar ayakları üzerinde durmayı öğrenemiyorlar.
Hayat hepimize bir başka zorluklar yaşatıyor inan.
Kutlarım Ayşe Müjgan Hanım, selamlarla
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)
aysemujgan
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/81664.gif)
içimi acıttı yazdıklarınız:( ve hatta bir ara keşke gelmeseydim sayfaya dedim...dedim, demesine de, bunların gerçek olduğunu ve yazdıklarınızın toplumumuzda hemen 3-5 aileden birinde yaşandığı gerçeğini değiştirmiyor benim bu yazıyı okuyup, okumamam...
anlamlı ve oldukça duygu dolu bir paylaşımdı...içtenliğimle kutluyor ve gelecek günlerinizin aydınlık dolu olmasını diliyorum...sevgimle, tebriklerimle...
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)
aysemujgan
![Sev_tap](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/81664.gif)
Sev_tap
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/139157.gif)
güzel bir yazıydı, gerçekten çocuklar çok anlamıyor mu ölümü ...bunu duyduğuma sevindim.Hayat içindeki yoklukları daha mı zor? Bilemiyorum benimde gözümün önünde örnekleri var zaman zaman oyuna dalsalar da arada boyunları bükülüyor.Çok zor tek bildiğim bu.SELAMLAR
![aysemujgan](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/120082_8714136631.jpg)