- 558 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Olmayan Saçlarıma
Hastalığımın benden uzaklaştırdığı saçlarımı
Zamanın geri getirmesi;
Sadece hayattan hıncımı alabilmeme neden olmuştu.
Olan yine hep saçlarıma oluyordu,
Onlar bir gelip bir gidiyorlardı.
Saçıma bir bandana takıyorum, olmayan saçlarımı saklamaya çalışıyorum. Yetmiyormuş gibi üzerine de şapka, kendime yeni tarzlar yaratmaya çalışıyorum. Bunların nedeni tabii ki olmayan saçlarımı saklamak, olmayışını gizlemek…
Sokağa çıkmak ne zor şu günlerde.
Saklamak bir şeyleri, insan evde gizlemez mi kendini? Ben sokaklarda gizliyorum kendimi, karanlıklar saklar beni ancak. Güneşi sevsem de yaklaşamıyorum artık güneşin olduğu yerlere, tenha deniz kenarları tam bana göre, saklamalıyım saçlarımı ve ellerimi hatta kollarımı da.
***
Hep bir şeyleri gizlemek zorunda kalıyoruz, değişim zordur. Kendine bile yabancılaştığın zamanlarda kendini başka insanların içine çıkarmaya çalışmak, yadırganmamak ruh özgürlüğünün kayıp olması gibi, sokaklarda kaybolmak gibi. Adres sorarken birilerine, yüzdeki o tedirgin bakış gibi, kedilerin endişeli yüzleri gibi.
Hele aynaya baktığımızda her gün gördüğümüz görüntüye artık sahip değilsek kendimize benzemeyen başka birisi olmak zordur. Yıllarca hep olduğumuz görüntünün dışına çıkmak doğup büyüdüğümüz evden ayrılmak gibi gelir çoğu zaman. Alışmak zaman alırken biz hep eskileri, eski halimizi özleriz. En çok da sağlıklı ve saçlı günlerimizi…
Hasta demek istemiyorum ama, yine öyle bir sabaha uyanıyorum, üzerinden çok zaman geçmiş olmasına rağmen nasıl da dün gibi hatırlıyorum her bir karesini o günlerin. Sızılarla işlenmiş belli ki beynime, şırıngaların bedenime kazınması gibi. Her bir anın yeri var beynimde, en utandığım zamanlar, en sıkıldığım en acı çektiğim anlar.
Bir yaz sabahı, günlerden Pazar. Oldukça güçlü esen bir rüzgar. Arkadaşlarla piknik için sözleşiyoruz, tabii temiz hava almam lazım, beni en rahat nefes alabileceğim bir yere götürüyorlar. Ama daha varamamışken, korunun kapısında peruğum uçuyor, rüzgarın elinde her şey ve bu sefer oldukça güçlü. Ben de bununla birlikte oldukça güçlü bir utanç hissediyorum olmayan saçlarım göründüğü için. Saçlarımın olmayışının hesabını vermek durumunda kalıyorum insanlara, eksikse eğer, bu eksik benim başımda. Saçlarım olduğunda da yine saçlarımın hesabını vermek zorunda kalıyorum. Bu insanların saçlarımla derdi ne?
Hatırlıyorum en çok hatırlamayı reddettiğim halde, aklıma gelişlerinin önünü kestiğim halde, o kadar uyuşturulduğum halde hepsini hatırlıyorum. Zamanın neresinde olursam olayım aklım gitse, aklımla birlikte ancak gider bu hatırlamalar.
Yaşamdan kalan bu izleri gizlemek için hep başka yönlere ilerledim, hep daha becerikli olmak durumunda kaldım, daha çalışkan, daha akıllı… Daha kelimesiyle saklayacağıma inandım hep, ama bunları yaparken ben, bu kadar uğraşırken sadece biraz şefkat bekledim birazcık anlayışla birlikte. Eleştirenlerin başında hep en yakınlarım vardı ve bu daha kelimeleri bile kurtarmadı beni.
Çünkü…
Şefkat yaralarıma iyi gelecekti, anlayış da izlerimi örtecekti ve ben diğer normal insanlar gibi yoluma devam edebilecektim. Yaraları gömmek için, kendimi defnetmem gerekiyor, insanların görmemesi için de benim yok olmam gerekiyor. Tüm suç bende, bir de rüzgarda, biraz da yağmurlu o gecede. Bardaktan boşalırcasına gökten yağan kristal damlalarda… Yere düşen damlaların çıkardığı cam sesinde dünyaya geldim ben. Tüm suç o gecede, bir de gizlediğim saçlarımda.
Saçlarımın olmayışını tenha sokaklarda saklıyorum,
Duvar diplerinde bırakıyorum dökülen duygularımı
Ve kırıklar…
Onlar hep benimle nereye gidersem gideyim.
Şimdilerde saçlarım bir gelip bir gidiyorlar!
Bir Şubat İki Bin On Üç 14 20
Nevin Akbulut
YORUMLAR
Kıpkırmızı
Selam ve Saygılarımla,
Mutlu geceler,
Kıpkırmızı
Sanırım bazı şeyler yaşayarak yazılabiliyor, böyle olması daha samimi hissettiriyor...
Selamlarımla,
Saygılar ve Sevgilerle,
Kıpkırmızı
Teşekkür ederim Yürükçü'm :)
Sevgimle,