- 1006 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
O ATANAMAYAN BİR ÖĞRETMEN
İnsan bazen çaresiz kalır. Yaşadığı sıkıntı için yapabileceği hiçbir şey yoktur. Hele de konu kişinin çok sevdiği birini ilgilendiriyorsa, çaresizliğin girdabında boğulacak hale getirir.
Bir anne olarak paylaşıyorum sizlerle bu yazımı. Dünyaya getirdiğim ve her zaman,Allah’a şükrettiğim bir kızım var. Allah ona ve bütün evlatlarımıza uzun ömür versin. 2012 yılının Haziran ayında eğitimini bitirdi ve Kamu Yerleştirme Sınavına girerek, yüksek sayılabilecek bir puan aldı. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi yolunda gitti. Kızım, eğitime gönül vererek okudu okulunu. Öğrenci harçlığıyla eğitim vereceği öğrencilerine kitaplar aldı ve okuldaki kütüphanesine koymak üzere bir kenara ayırdı. O kitaplara bakarken yaşadığı heyecana şahit olduğum için anlatıyorum sizlere. Ve tercihlerini yaptı, hep beraber heyecanla sonucu beklemeye başladık. Onun gönlünü kaptırdığı meslek, diğer mesleklerin haricinde aynı zamanda sevgi ve fedakârlığı da barındırması gereken bir alandı. Kızım sınıf öğretmenliğinden mezun olmuştu.
Sonuçlar açıklandığında ailecek şoka girdik. Bizim gibi o şoku yaşayan bir sürü aile vardı. 4+4+4 sitemi yüzünden kızımın bütün hayalleri ve uykusuz geceleri heba olmuştu. Tabii aile olarak her zaman olduğu gibi önce Allah’ a, sonra da bir sonraki şansa sığındık. Önemli olan bizim için çocuğumuzun sağlığıydı. Başka da çaremiz yoktu aslında. Türk milleti olarak, kadere inancımız olmasaydı halimiz nice olurdu bilemiyorum. Bir sonraki şansa emanet ettik kendimizi. Atama için verilen kadro çok komik bir sayıydı. Ve kızım çok ağladı. O ağladıkça bizim çaresizliğimiz artıyordu. Bu arada kızım depresyona girmişti ve internette iş ilanlarını takip ediyordu. Biliyordum ki, onun yüreğindeki aslan öğretmenlikti. Fakat diğer işsizler ve atanamayanlar gibi o da çok çaresizdi. Televizyonda ve gazete haberlerinde bir umutla atamaları takip ediyordu. Onun için görev yapacağı yerin hiç önemi yoktu. O bilerek ve isteyerek seçmişti mesleğini. Köyde yaşamamış bir kız olarak köyde hizmet vermeyi, soba yakmayı göze almıştı çünkü. Onun için önemli olan eğiteceği çocukların yüzlerindeki gülümsemeyi görmek ve mutlu olmaktı.
En son umudu Şubat atamaları haberleriydi. Bugün beklemediği haberi aldığında yıkılmıştı. Sadece benim kızım yaşamadı biliyorum o yıkımı. Onu o halde görmek bir anne olarak beni çok üzdü.Yine kaderciliğimizi ön plana çıkarmalı ve benim en değerlimin inancını körlememeliyim. Beni kimsenin duymayacağını, duymak istemeyeceğini çok iyi biliyorum. Olsun, bir öğrencinin ailesi bu yazıyı okusa benim için yeterli diye düşünüyorum. İdealistlik mi? Yoksa mantık mı sizce?
YORUMLAR
canım seni anladım ne zor olduğunu tahmin edebiliyorum
fizik tedavisine gittiğim termalde edebiyat öğretmeni bir çocuk vardı orada çalışan boş durmamak adına
ne üzülmüştüm ve daha bir çokları pazarlarda satıcılık yapan atama beklerken paylaştığın için çok sağ ol kızım
saygım sevgimlesin
dilerim çok uzun sürmesin bu bekleyiş
Bir öğretmen olarak söyleyebileceğim çok şey var ama aslında ne diyeceğimi de bilmiyorum. İki günde bir değişen eğitim politikasıyla bu ülkede hem öğretmen hem öğrenciler kısacası bütün eğitim camiası zarar görüyor. Sizin kızınızın durumunda olup yıllarca ücretli öğretmenlik yaptıktan sonra şimdi de bankada çalışan bir arkadaşım var. Önemsiz gibi görünen bu durumun aslında ne kadar yürek yaktığını, insanların hayallerini tamamıyla yıktığını, kişinin kendini boşlukta ve değersiz hiseetiğini iyi bilirim. Ama benim değil, bu durumu ortaya çıkaran eğitim camiasındaki büyüklerimiz keşke bilseydi!
İçten ve çok etkilendiğim yazınız için kutlarım. Saygılarımla...
Yazınızı dikkatle okudum.Allah kolaylık versin. Tüm ataması yapılmamış öğretmen yakınlarımızın duygu ve düşüncelerine vesile olmuşsunuz.Öğretmenliği, iki kutsal meslekten birincisi olarak usuma yerleştirmişimdir. Birinci meslek;öğretmenlik;ikincisi de doktorluktur bence.Moralinizi bozmadan,öğretmenimiz de biraz daha bilgisini artırarak imtihana hazırlanmaya gayret etsin. Buradan yazı yazmak kolay.İşin içindekilerin durumunu çok iyi anlıyorum. Bu durum bir tek atanamayan öğretmenlerimizin kaderi değil. Böyle diğer üniversitelerden mezun olup,yıllardır hiçbir işe yerleşememiş gençlerimiz var! Bu işsizlik ülkemizin terörden sonra gelen ikinci sorunudur. Umarım, bir gün öğretmenimizden muştulu bir haberi de sitemizden o anlamlı ve yerinde tümcelerinizi içeren bir yazıyla bize bildirirsiniz. Saygılarımla...