PARİS İNFAZLARININ ARKA PLÂNI (PKK-ASALA-FRANSA)
“Tarih Yolumuzu Aydınlatmıyor-sa, Ondan Yararlanmasını Bilmediğimizdendir.”
27 Ocak 1973 tarihinden itibaren yurt-dışındaki diplomatlarımıza, askerî, ticari, kültürel ve çalışma ataşelikler-imiz ile turizm temsilciliklerimize karşı Ermeni terör örgütlerince düzenlenen saldırılar sonucunda (50)’ye yakın görevli temsilcimiz ve vatandaşımız hayatını kaybetti, saldırılar sonucunda(111 ‘i vatandaşımız (63)’ü yabancı olmak üzere (174) insan yaralandı.
Bu suikast ve saldırılar, ABD, Fransa, Avusturya, Portekiz, İtalya, İsviçre, Lübnan, İspanya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Danimarka, İran, Bulgaristan, Yunanistan ülkelerinde; İki terör saldırısı ise topraklarımızda gerçekleştirildi. İlk olarak 78 yaşındaki Amerikan uyruklu Ermeni Gurgen (Karakin) Yanikyan tarafından bireysel olarak başlatılan saldırılar, daha sonra “Gizli Ermeni Ordusu”, "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları”, Ermeni Devrimci Ordusu" ve ağırlıklı olarak “ASALA” (Ermenistan`ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu) tarafından gerçekleştirilip üstlenildi. Bu terörist saldırıların (5) tanesinin Türkiye’nin nota vermesine karşılık Fransa’nın Başkentinde gerçekleşmiş olması son derece manidardı. Bu arada gerçekleşen saldırıların çoğunluğunun failleri yakalanamadı. Yakalananlar ise hafif cezalarla salıverildi. Fransa’da, siyaseten ve ekonomik olarak etkili bir Ermeni diasporası mevcut olduğundan dolayı, Ermenistan dışındaki ilk soykırım anıtı da 14 Şubat 1973 Yılında Marsilya’da açılmıştı. Ayrıca “Ermeni Soykırımının İnkârını suç sayan Yasa’yı” da ilk olarak Fransız Parlamentosu kabul etmişti.
Ermeni Terör Örgütlerince, 1973 Yılında başlatılan ve giderek dozu arttırılanı saldırılara 1984 Yılında birdenbire son verilmiştir. Saldırılara son verilmesindeki neden sanıldığı gibi Türkiye’nin o yıllardaki birkaç kontur atağı olmayıp, görevin ASALA kontrolünde faaliyet gösterecek olan PKK’ya devredilmesiydi. Bekaa vadisindeki kamplarda ASALA ile birlikte ve Ermeni diasporasının para ve silah desteğiyle askeri eğitimlerini tamamlayan PKK’nın, Devlet Kuvvet ve kurumlarına karşı yurt dışından gelerek gerçekleştirdiği ilk saldırı, PKK’nın "ilk kurşun günü" ve "diriliş bayramı" olarak kabul ettiği ve 1984 15 Ağustos günü Siirt’in Eruh ve Şemdinli ilçelerine yapılan baskın usulü saldırıydı.
Devamında 30-35 bin insanın hayatına mal olan ve Türkiye’nin, özellikle de Güneydoğu’nun ekonomik kalkınmasını ciddi olarak aksatan bu düşük yoğunluklu savaşı (terör saldırılarını) aslında sadece isyancı Kürtlerin devlet ile savaşı zannetmek, olayın arka plânını hiç görememek anlamına gelmektedir.
Uluslararası Ermeni diasporası ile Ermenistan Cumhuriyeti ve onların desteklediği terör örgütlerinin öncelikli hedefi: Türkiye’nin doğusundaki bugünkü haliyle (19-22) ili kapsayan bölgede batı ülkelerinin de destekleriyle bağımsız bir Kürdistan Devletinin oluşumunu sağlamak; ikinci aşamada: Irak, İran ve Suriye Kürtlerinin özerk bölgelerini birleştirip “Büyük Kürdistanı” kurmak; son aşamada: Bölgeye, Türkiye, İran, Lübnan, Suriye, Irak, Yunanistan ve batı ülkelerinde yaşayan Ermeni nüfusunun transferini takiben, batı dünyasının siyasi, ekonomik ve gereğinde askeri baskısı ile Güney Doğunun birkaç İli dışında Doğu illerini kapsayan “Batı Ermenistan’ı” gerçekleştirmek olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıdaki (3) alıntı da Ermenilerin bu husustaki niyetlerini açıklıkla yansıtmaktadır.
1- 1915 olaylarının 95. ve örgütün 35. kuruluş yıldönümü nedeniyle 24 Nisan 2012 tarihinde bildiri yayımlayan ASALA, ’Türkiye’nin doğusunun Ermeni halkının bin yıllık yurdu’ olduğunu ’bu toprakların kazanılması ve ’soykırımın’ tanınması için mücadeleye devam edilmesi’ çağrısında bulundu. Türkiye’nin eninde sonunda dağılacağını iddia eden örgüt bildirisinde özetle şu ifadeler yer aldı: "Batı Ermenistan’ın kurtarılmasına yönelik mücadele 35 yıl önce somut faaliyet aşamasına geçti. 1975 yılında yeni mücadele dönemini başlattık ve laftan işe geçtik. Beklenmeyen, sert ve güçlü saldırılar karşısında Türk devleti paniğe kapıldı ve Ermenileri göz ardı etme politikasını tekrar şekillendirmek zorunda kaldı. Katledilen halkın çocukları, Türkiye ile güç diliyle konuşmaya başladı. Böylece tüm dünya kamuoyu Ermeni halkının halen yaşadığına ve hakkını talep ettiğine tanık oldu.
2- Vatan gazetesinden Uğur Koçbaş, Ermenistan’ın en radikal partisi Taşnak Sütyun’un uluslararası işlerden sorumlu genel sekreteri Giro Manoyan ile görüştü. Bakın Türkiye’den talepleri neler. Erivan’daki ziyaretimizin en ilgi çekici temaslarından birini Ermenistan’ın en radikal partisi Taşnak Sütyun’un uluslararası işlerden sorumlu genel sekreteri Giro Manoyan ile gerçekleştirdik. Manoyan, Türkiye ile yeniden ilişki kurmaya hazır olduklarını söyleyince sordum: Her 24 Nisan’da partinizin taraftarları Türk bayrağını yakarken gerçekten Türkiye ile yakınlaşmaya bir niyetiniz var mı? Verdiği cevap samimi oldu. Taşnak Sütyun’un parti politikasında bayrak yakma olmadığını kendilerinin önkoşulsuz diplomatik ilişkiye sıcak baktıklarını söyledi. Ancak bu ilişkinin kurulmasının ardından gelecek talepleri açıklamaktan da çekinmedi: a) Soykırımı tanıyın. b) Hayatını kaybeden Ermeniler için tazminat ödeyin. c) Tehcir öncesinde Ermeni nüfusun yoğun olduğu 6 vilayetin kontrolünü Ermenistan’a verin. (Vilayet-i Sitte olarak da bilinen 6 vilayet bugünkü coğrafi sınırlar göz önünde bulundurulduğunda şu illeri kapsıyor: Erzurum, Erzincan, Ağrı, Van, Hakkari, Bitlis, Muş, Şırnak, Batman, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Elazığ, Malatya, Bingöl, Sivas, Amasya, Tokat ve Giresun’un bir kısmı…)
3- ABD’de Ermeni diasporasının lideri sayılan Harut Sassounian, Armenian Weekly gazetesi için Ermenilerin “Batı Ermenistan” dediği bugünkü Doğu Anadolu toprakları üzerindeki taleplerini yazdı. ABD’de Ermeni diasporasının lideri sayılan Harut Sassounian, Armenian Weekly gazetesi için Ermenilerin “Batı Ermenistan” dediği bugünkü Doğu Anadolu toprakları üzerindeki taleplerini yazdı. Harut Sassounian’ın makalesinde sıkça sorulan sorular ve bunlara verilen yanıtlar şöyle: A- Soykırım suçları iddialarının 100 yıl sonra zaman aşımına uğradığı doğru mu? Hayır. 26 Kasım 1968’de, BM Genel Meclisi soykırım dâhil insanlığa karşı işlenen tüm suçların herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmayacağına dair kararını kabul etti. Bu anlaşmanın 1’inci maddesi, “Tarih ve zaman aşımı dâhil hiçbir sınırlama bu suçlara uygulanamaz” diyor. Bu nedenle 1915’in üzerinden ne kadar zaman geçtiğinin önemi yok. Soykırımı da içeren savaş ve insanlığa karşı suçlar her zaman yargılanabilir. B- Ermenilerin Batı Ermenistan’ı (Doğu Anadolu) geri alması gerçekçi bir ihtimal mi? Hiç kimse Türk liderlerin Ermenilere topraklarının tek bir parçasını bile gönüllü şekilde verecekleri illüzyonuna kapılmamalı. Toprak genellikle güçle alınır. Ermenistan askeri anlamda Türkiye’den zayıf olduğu için Türkiye’de yaşanacak öngörülemeyen gelişmeleri beklemek zorunda. Mesela iç savaş, bölgesel çatışmalar, Kürt isyanı, doğal felaketler gibi güç boşluğu yaratacak ve dünyanın bu bölümünde sınırların değişmesine neden olacak gelişmeler… Hukuki haklarını talep edebilecekleri an gelene kadar Ermeniler bu isteklerini kuşaktan kuşağa aktarmalılar.
C- Eğer bu topraklar geri alınırsa Ermeniler burada azınlıkta kalmayacak mı? Evet, eğer bugün Batı Ermenistan (Doğu Anadolu) Ermenilere verilirse bu doğru olur. Fakat daha önce de dediğim gibi bu gerçekleşmeden önce büyük olayların yaşanması lazım ve bunların bölgedeki demografik sonuçları Kürtler, Türkler ve Ermenilerin kalan alanlardaki durumlarını değiştirebilir. Kimse demografik statükonun aynı kalacağını varsayamaz. D- Eğer Batı Ermenistan geri alınırsa diaspora konforlu yaşamını bırakıp gelir mi? Burada mevzu Ermenilerin kendi tarihi evlerine yerleşme haklarıdır. Bu topraklar döndüğünde, nerede yaşayacaklarına Ermeniler karar verecek. Bu Türkiye’nin meselesi olmamalı. Tüm Yahudiler İsrail’de mi yaşıyor? Yakın Ortadoğu ülkelerinde yaşayanlar Batı Ermenistan’ı tercih edeceklerdir.
Şimdi tezimize dayanak teşkil eden diğer ayrıntılara geçebiliriz.
1965 Yılından itibaren ideolojik etiketli terör hareketlerinin sol kanadı içerisinde “Halklara Özgürlük” sloganını kullanarak eylem yapan gruplar, önce Kripto Ermeni İbrahim KAYPAKKAYA Liderliğinde Tunceli ve Bingöl kırsalında faaliyette bulunmuş, KAYPAKKAYA’nın ölümünden sonra kısmen dağılan militanlar, Anne tarafından Ermeni, Baba tarafından Kürt olan Abdullah ÖCALAN ve Pariste öldürülen Ermeni kökenli Sakine Cansız liderliğinde kurulan PKK içerisinde yeniden örgütlenmişlerdir. Dolayısıyla yeni örgüt de Kürt ve Kripto Ermeni kökenli militanlar tarafından oluşturulmuştur. Şemdin SAKIK’ın liderliğini yaptığı ve genellikle kripto Ermeni militanlardan oluşan PKK kanadı, daha ziyade Tunceli, Bingöl, Muş, Tokat, Erzincan, Sivas yöresinde faaliyet göstermiştir. Zaman zaman DHKP-C örgütü ile de yurt içi ve dışında işbirliği yapmışlardır. Özellikle bu kanat Kürt-Türk, Alevi-Sünni halkları kışkırtacak ve kitleleri birbirine kırdıracak tarzda provokatif saldırılar planlayıp uygulamıştır. Hamido’nun öldürülmesi, Kahramanmaraş, Çorum olayları ile Sivas ve Başbağlar ve Selimiye katliamları yanında, ateşkes kararı arifesinde silahsız (33)Erin katledilmesi de bu grubun inisiyatifinde gerçekleşmiş provokatif eylemlerdendir.
Avrupa’ya giden Kürt militanların, özellikle Fransa’da oturma izinlerinin alınması, yerleşimlerinin sağlanması, uyuşturucu ticaretinin organizasyonu, siyasi, basın ve hukuk desteği almaları noktasında ASALA örgütü öncülük ve yardım görevini yerine getirmiştir.
Özal döneminde çıkarılan ve daha sonra Anayasa Mahkemesince iptal edilen “Yabancılara Mülk Satışı Yasası’nın” Resmi Gazetede yayınlanmasından hemen sonra, bir uçak dolusu Amerikan vatandaşı Ermeni zengininin, Van İli civarından arazi satın alma girişimleri, Ermenilerin niyetlerini ve ne kadar teyakkuzda olduklarının ilginç bir örneğidir.
SONUÇ: Ermeni Diasporası, Ermenistan Cumhuriyeti ve Pusuda bekleyen Ermeni örgütleri Türkiye ile anlaşmadan ve barıştan yana mıdır? Sorunun cevabının evet olmasının yukarıda açıklıkla belirtilen şartları kabul etmemize bağlı olduğunu, bu mümkün olmadığına göre Ermenilerle (Ülkemiz vatandaşı olarak gizli gündemi olmayan selim Ermeni vatandaşlarımızı tenzih ederim) savaşımız yıllar, belki asırlar boyunca devam edecek demektir. Ermeni hedeflerinin ilk etabını gerçekleştirmesi için kurulup, desteklenmiş PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti ile demokratik haklar çerçevesi ve ayrılıkçı olmayan bir zeminde barış arayışı ve girişimleri, öncelikle Ermeni Diasporasının ve ASALA’nın asla kabul etmek istemeyeceği bir girişimdir. Öcalan’ın barış girişimini baltalamak amacıyla Paris’te gerçekleştirilen infaz eylemi %99’luk bir ihtimalle ASALA’nın eylemidir diyebiliriz. ASALA eylemi için Fransa’dan daha elverişli bir zemin de bulunmamaktadır.
PKK’nın Kürt kanadı aralarında bulunan ve her türlü bilgiye sahip ASALA militanlarını deşifre etmeleri cinayetin çözümü için temel bir adım olacaktır. ASALA ile aynı yatağı paylaşan PKK’nın böyle bir hamle yapması mümkün müdür? Bizce bu çok da kolay değildir. Fransız istihbaratının açık yardımını aldığı anlaşılan faillerin yine Fransız makamlarınca ifşa edilmesi de zaten akla aykırıdır.
Ancak, barışta samimi olan Kürtlere düşen,(BDP –KANDİL-ÖCALAN)ve her kademedeki yetkililerin her şeyden önce aralarına sızmış olan Ermenilerle yollarını ayırmaları ve uzun vadede Türkiye ve Kürtlerin ortak düşmanın aklından geçenleri doğru okumaları ve gereken önlemleri zamanında almaları halinde, Ermeni ve destekçilerinin provokasyonlarını bozmak mümkün olabilecektir.
EK: Yazının yazılması arifesinde, Fransız istihbaratının PKK ile sıkı ilişki içerisinde olduğu, Yapılan operasyonlarda yakalanan PKK’lılarla ilgili haberlerde militanların Fransız gizli istihbarat servisi DST’nin yanı sıra Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin siyasi danışmanı ve eski ‘Yerel Özgürlükler’ Bakanı, Patrick Deveciyan ile de resmi temas kurmuş oldukları; Asala terör örgütünün eski avukatlarından olan Deveciyan,ın Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, “Hatırlamıyorum ama mümkündür, PKK heyeti olarak değil fakat sık sık Kürt delegasyonlarını kabul ettim” şeklindeki açıklaması yanında, Fransız polisinin şüpheli sıfatıyla gözaltına almış olduğu Ömer Güney tetiği çeken dahi olsa, emrin hangi mahfilden çıktığı önem arz etmektedir.
YORUMLAR
Selam ve saygı ile değerli dost yürek katıldığım.konular//1 tarih yolumuzu aydınlatmıyorsa ondan yararlanmasını bilmediğimizden dir/ /2/ 1973 olayları bunları doğru buluyorum ama asala nin pkk ye görevi devr etmesi yanlış çünkü ermeniler i türkler ve kürtler beraber ermenileri katl etti ondan dolayı kürtleri de düşman biliyor lar ve halkı lar çünkü burda yaşlıların anlatığına göre katliyam demek doğru değil daha neler? yapmışlar bunaları söylemeye cesaret edemem/ ya kardeş bu ermeniler insan değil mi idi onları katl ettiklerini bir musulman olarak yanlış buluyorum ha birşey sormuşsun vahna o köyün bir kısmı van dan sürgün geldikleri için dir yani van dan adını alıyor ömerli ayrıca senin anlatığına göre ima etmiş sin apo ermenidir demişsiniz peki kaç ermeni nin ismi abdulah tir bunun cevap ini bekliyorum peki şeyh sait neden isyan a katıldı bir şeyh idi ne derdi vardı ki kürt isyanına katıldı
Dilhun
Ermeni techiri sırasında yaşanmış elem verici olaylar Erzurum, Erzincan,Sivas, Kayseri, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep yörelerinde Türkler, diğer doğu ve güneydoğu kentlerinde Kürtler tarafından gerçekleştirilmiştir. Ben bunu inkâr edenlerden değilim. Ancak bunun yargılaması 100 yıl sonrasında bizim işimiz de değildir. Olaylar savaş yıllarında cereyan etmiştir. Savaş ortamlarında toplumlar sağ duyudan uzaklaşır. Bu günahların hükmünü İlahî Adalet verecektir. Yazımda belirtmek istediğim husus Diaspora başta olmak üzere Ermenistan ve Türkiye içerisinde yaşayan ismi Abdullah, Ahmet, Mehmet gibi olan, dönme ve emanet çocuklardan oluşan gizli Ermenilerin çeşitli terör örgütlerinin içerisinde yer almaları ve Kürtlerle Türklerin birbirini kırmaları için faaliyette bulunmaları ve bu konudaki niyetlerini gizlemeksizin ortaya koymalarıdır. Bunlara çok sayıda örnek verebilirim Şemdin, Sırrı Sakık, Ertuğrul Kürkçü'nün Kürtlükle ne ilgileri var? Van (Ermenice güzel demektir- Livan Çok güzel demektir.) Erivan gibi sonu van yada an ile biten kent isimleri Ermenicedir. Yazımdaki tahliller hep Ermeni liderlerin ifadelerine dayanmaktadır. Ben Müslim biri olarak kavmiyetçiliğin, kabileciliğin, aşiretçiliğin yani soyculuğun şiddetle karşısında olan biriyim. Sevgilerimle.
Beşeri Aşkların Şairi
Butür hikayelerle belki ki beyinleriniz yıkanmış gözleriniz bağlanmış önünüzü görmüyorsunuz yazdıklarınızin bir kaç konusu nu önemsiyorum onların dışındaki ler boş size sadece bir soru soracağım peki uluderedeki 34 vatandasimizi asalami vurdu yoksa pkk mi cevabınız beli diyeceksiniz ki ergenekon pkk kanadı vurdu peki nden o zatlar i yargılamiyorsun hangi dinsiz imansiz ülke bunu halkın a yapıyor bu yazdıklarına güney doğulu hiç okumamış bir çoban inanmaz ama ama trakyali bir aydın sizi taktir eder bu güzel yazınızdan ötürü teşekkür eder ve sizi tebrik ederim saygılar
Beşeri Aşkların Şairi tarafından 2/8/2013 10:42:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
Dilhun
Makalemi okuma zahmetine katlandığınız için öncelikle teşekkürlerimi sunarım. Bir süredir evden uzak kaldığımdan siteyi ziyaret edemedim. Cevabım da bundan dolayı gecikti. Yazının eleştirisi yapılırken öncelikle katılmadığınız bölümleri belirtmiş olsaydınız, cevabım daha açık olabilirdi. Öncelikle belirtmeliyim ki ben doğu ve güneydoğu bölgelerini karış karış gezmiş ve gözlemlerim yanında araştırma yapmış biri olarak iddialarımın arkasındayım PKK'nın ASALA yerine ihdas edilmiş bir örgüttür. Abdullah Öcalan'ın köyü Ömerli'nin önceki adı VAHANA olup bir Ermeni köyü olduğunu bizzat köyde yaşayanlardan öğrendim. Vahana adının Kürtçe anlamı nedir? Bunu geçelim Doğu İl ve önemli İlçelerinden kaç tanesinin ismi Kürtçedir hiç sorguladınız mı? 1915 sonrası bölgeden çıkarılan Ermeni yerleşim birimlerine kırsalda göçebe olarak yaşayan Kürtlerin el koyduklarını bilmiyor olamazsın. Hırıstiyan Dünyasının maddi ve manevi olarak destekledikleri Ermenilerin bu topraklardan vazgeçmiş olduklarını size kim söyledi.Bu PKK'nın taşeron bir örgüt olduğunun açıklamıyor mu?