Râzı(Özgür SARAÇ): 'ŞİİR OLMASAYDI NEFES ALAMAZDIM.' Söyleyişi
meselci: Râzı kimdir, gerçek adınızı da bağışlayarak kendinizden birkaç cümleyle bahseder misiniz?
Râzı : Râzı = Özgür SARAÇ’tır, lakin Özgür SARAÇ = Râzı değildir :-)
1974 Denizli Merkez’de doğdum. Klasik tabirle ilk, orta ve liseyi Denizli’de Üniversite’yi Konya Selçuk’ta okudum. Öğretmenim. Kısa bir zaman dilimi içinde Türkiye’yi dolaşıp tekrar doğduğum ve çocukluğumun izlerini saklayan Denizli’ye döndüm. Yaklaşık dört senedir oğlumla beraber -defterdekiler tospaam olarak da bilir :-)) - Denizli’de yaşıyorum.
meselci: Ne güzel. Yani 2+2=5 demiyorsunuz hâlâ? Gerçekleri konuşmak lazım mı her zaman her yerde?
Râzı: Aslına bakarsak 2+2=5 diyorum. Kimileri matematik olarak görse de, buradaki formülün aslı mucizenin formülüdür. Hayatta hepimiz öyle olaylarla karşılaşırız ki çözüm yok sanırız çıkış yok, her şey bitti, her şey tükendi vb... İşte burada 2+2=5 diye bağırırım. 16 kattan düşen çocuk ölmüyorsa, öldü denilen bebek annesinin öpücüğüyle yaşama dönüyorsa, bitti diyebileceğimiz şeyler yoktur sadece hayatta. Görmek lazım mucizeleri. Mesela her hamile bayan bir mucize taşımıyor mu karnında?
Gerçekleri konuşmak lazım mı her zaman her yerde? Sanırım gerçekleri her zaman her yerde konuşmalı tarafındayım ama belki o gerçekleri söylerken kullandığımız dil zamana ve mekana göre ayarlanabilir -annem senin dilinde iğne var derdi bana onu hatırladım şimdi-. Sanırım burcumla alakalı ben boğa burcuyum ve netçiyim. Bulanık suyu, saptırılmış cümleyi ve kararsız havayı sevmem. :-)
meselci: Anladım. Ve edebiyata gelelim isterseniz, edebiyat aşkınız nereden kaynaklanıyor? Neden satırlar, niçin mısralar ve/ya niye şiir?
Râzı: Edebiyat aşkımdan önce okuma aşkım vardı. Çocukluğumdan beri yolda kırda bile ne bulursam alır yerden ve okurdum, maçlara giderdim ve maçın bitiminde okunup bırakılmış gazetelerden birer tane toplar, bir hafta boyunca hemen her yerini okurdum. Sonra okul kütüphaneleri ve il kütüphaneleri sıraya girdi tabi. Durum böyle olunca -ister inanç, ister ideolojiler, ister kamil / sorumlu insan gözüyle bakalım- bildiğin bazı şeyleri bildirmenin de bir sorumluluk olduğunu görüyorsun yani belli bir çizgiden sonra artık yazman söylemen anlatman gerekiyor -öğren/i/ci olduğunu aklından çıkarmadan- ve malum olduğu üzere bu anlatma işini en iyi demesek de en tatlı edebiyat alanında yapabiliyor insan.
Neden şiir? Aslında gerçekte ve görünürde tabi şiir ön planda olsa da, uğraştığım tek alan şiir değil. Hayatın içinde bazı karşılaşmaları, insan ilişkilerinden doğan durumları denemeler, mizahi yazılar vb şekillerde de yazmaya çalışıyorum amatörce.
Neden şiir? Şiir benim için zincirimden boşalma, tatmin, kaçış, kendimi sunuş, meydan okuyuş, düşüş, çıkış hayatı/mı/n resmi. Şiir olmasaydı nefes alamazdım.
meselci: Sayın SARAÇ, LELİA ve ŞAİRİ adlı şiirindenli Lelia kim, ondan konuşalım mı?
Lelia yağmalanmış uyanır her sabah
perdeleri kapalı, mevsimsiz cemrelere
İçinde ağrılı kangrenler
ve yüzünde akşamdan kalma
boyası akmış maskelerle
Sahipsiz elleriyle yıkar yüzünü Lelia
Çoktan gem vurulmuş kadınlığında
yaralı uçurumların izi var
ve göğüs uçlarında eskimiş nice bahar...
Şair
pencere önlerinde
kırılmış filizlerini yeşertme telaşıyla
kalem ucu kadar öksüzdür
sokağın gölgesinde
harflerine sarılmış halde
bekler
Ebedi mahkum olmaya razı
Lelia’nın düş yutan gözlerinde
Râzı: Lelia kim sorusunun iki cevabı var. Birincisi Lelia George SAND’in bir kitabı ki sizin sorduğunuz şiir o kitabın yıllardır içimde süren etkisiyle kendimi de kitabın kahramanlarından biri olarak tasarlayıp yazdığım şiir.
İkinci cevap ki bu esas cevap aşık olmamış ve olunmadığına inanmış Râzı’nın kendi içinde çizdiği kadın. Kırması, küsmesi, acıtması, mutlu etmesi, ağlatması, güldürmesi, kaprisi , nazı, sığınması, kaçması, içindeki yönsüzlüğü vb her şeyiyle bir kadın. Kimi dostlar Lelia’yı gerçek bir kadın zannetse de aslı bu. Ben Lelia’yı tanıtırken "Şiirlerimi, o şiirlerin gerçek sahibi gelinceye kadar başlarına ismini koyarak bekleyen kadın" diyerek anlatıyorum.
meselci: Enteran. Farklısınız geçekten. Kendi şairliğinizi nasıl tanımlarsınız? Hangi noktada görüyorsunuz yüreğinizi? Şairlikte ve/ya yazarlıkta hedefiniz ne?
Râzı: Açıkçası kendimi şair olarak tanımlayabilmek için şair olduğuma inanmam lazım. Ki bu konuda şiirlerimi okuyanların beni gördükleri kadar yüksekte ya da ilerde görmüyorum kendimi. İnanın bunu asla tevazu anlamında söylemiyorum. Evet şiirden önce bir şair gibi çalışıyorum günlerce cümleleri topluyorum. O cümleleri belli bir düzeni belli bir hikayesi olacak hale getiriyorum. Belli bir zaman belli bir mekan seçiyorum.En son oturuşta bütün bunları şiir haline getirebilmek için -şiir elbisesini giydirmek için diyorum ben bu kısma- en az 4/5 saat uğraşıyorum ama yine de şair olduğumu düşünmüyorum. Belki hayatımda kendimi hep ÖĞREN/İ/Cİ olarak görmek sevgimden kaynaklanıyordur bilemiyorum.
Yüreğime gelince sadece şiir değil hayatımda yüreğimin işe karışmadığı hiç bir şeyi yapmam, yapamam -Boğa burcu olduğumu söylemiş miydim. :-))
Şairlikte ve yazarlıkta bir hedef düşünmedim aslında ama şiirler -ve diğer yazdıklarımda tabi- konusunda bir hedefim var. Şiirler benim için önce oğluma bırakabileceğim en önemli miras olarak değerli . Ben Onun "Babam bu hayatta ortaya bir şeyler koymuş " demesini istiyorum. Sadece bu yüzden basıma hazır olmasına rağmen özel oluşları yok olmasın diye tek bir nüsha halinde tutuyorum kitaplarımı.
meselci: ’Sadece bu yüzden basıma hazır olmasına rağmen özel oluşları yok olmasın diye tek bir nüsha halinde tutuyorum kitaplarımı. ’ dediniz. Neden dosyalarınız kitap olarak basmıyorsunuz? Cesaretli olmak gerekmiyor mu edebi takılan(lar)?
Râzı: Tek bir nüsha oluşları düşüncesi hoşuma gidiyor açıkçası. ,Benim olanın çok ellerde de var oluşu sanırım çok huzurlu gelmiyor ama şu bir gerçek yazdıklarımızın -ister şiir ister başka bir şey- insanlara açılması, paylaşılması yukarıda da bahsettiğim gibi sorumluluktur. Edebiyatdefteri.com, yazdıklarımı paylaşma sorumluluğumu giderdiğim bir yuva olma özelliğiyle de değerli bu bakımdan.
meselci: edebiyatdefteri.com’dan söz açılmışken, edebiyatdefteri.com’u ve üyelerini nasıl buluyorsun? Diğer sitelerden farkı ne?
Râzı: En başta çok sıcak bir iklim burası, bu duygusunu seviyorum. Bunun yanında tertip ve düzen konusunda sayfalar arası geçişler, anasayfa düzen ve yerleştirmesi, bize verdiği sayfa içerikleri vb çok güzel düşünülmüş -tabi bazı eksikler var mesela forumlar konusunda bildiri geldiğinde tıklama sonrası direk bildirim gelen sayfaya atsa bizi ne güzel olur çünkü bazı forumlar epey bir sayfa olmuş ve o bildiriyi bulmak için sayfaların arasında cebelleşiyorsunuz.-
Buradaki dostlara gelince insanın olduğu her yerde görülebilecek ilişki çatışmaları, anlama farklılıkları dışında yüreğinde sevgi taşıyan insanlar oldukları belli ve ben kendimi güvende hissediyorum. Birbirimizi tanımadığımız halde -en azından özel bir sohbette bulunmadığımız ya da canlı görüşmediğimiz halde- ismini bile bilmediğim ama dostum duygusuyla baktığım insanların var. Hatta bir cümlesini özlediğim, bir merhabasına çok şey verebileceğim insanlar...
Burada olmak -ki burada ss_berceste’ye elimden tutup getirdiği, burayla tanıştırdığı için çok teşekkür etmeliyim- harika bir duygu...
meselci: Hayata dönmek istiyorum. Hayatlla kavganız nedir sorsam, hangi olaylarda hassas ve duyarlısınız?
Râzı: Hayatla kavgamda onunla kavga edilmeyeceğini öğrendim diyelim şaka yollu. Hayat kanlı canlı bir müdahil değil ki kavga edebilelim.Yaşadığımız müddetçe başımıza gelen sıkıntıları ya da mutlulukları hayat dediğimiz aynaya biz yapıştırıyoruz. Kimi zaman bugünkü seçimlerimizle ama daha çok geçmişte yapıp ettiklerimizden ,düşünüp hissettiklerimizden bugüne taşıdıklarımızla hayatımızı oluşturuyor, yarınımızı şekillendiriyoruz. Kendimize hayatı bir düşman belleyip kavgaya girişmek yerine -yel değirmenleri bile daha mantıklı bir düşman olurdu- sorumlu olanın biz olduğumuzu bilip -önce fark edip tabi- dizginleri elimize almaya çalışmak gerekir fikrimce.
Hassas olduğun olaylara gelince çocuklarına ilgisiz davranan insanlara tahammül edemiyorum. Aşklarını besleyip büyütmek yerine alışkanlığa kaptıran insanlara tahammül edemiyorum. Meselelerini apaçık konuşmak yerine cümlelerini evirip çeviren, net olmayan insanlara tahammül edemiyorum. Ama belkide en önceliklisi yıllarca aynı yerde takılıp kalan gelişmeyen insanlara tahammül edemiyorum -aynılıktan nasıl rahatsız olmaz ki insan-...
meselci: Yaşanılır bir dünya için, insanlık için ne gibi görevler üstlenmek istiyorsunuz? Dünyamızın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Râzı: Şu an itibariyle üstlenmek istediğim, hedef edindiğim bir görev yok. Öğretmenlik idealimdi benim her zaman ki bu uğurda makam ve mevkisi maddi bir bakışla çok daha üstte teklifleri reddettim. Bulunduğum konum itibariyle zaten geleceğin dünyasını şekillendirecek çocuklarla beraberim ve yapmam gerekenlerin farkındayım. Öğrencilerimin bir şeyler öğrenmesinden önce bir şeyleri öğrenmeye istekli olması için uğraşırım. Anlamayı / anlamaya çalışmayı önemsemelerini isterim onlardan. İdeolojilere kafalarını kiraya vermemeleri için uğraşırım -en nihayetinde ideolojiler yokken insan vardı- Bazı şeyler düşünülmez, yapılır prensibim vardır mesela bunu yerleştirmeye çalışırım onlara. Buna benzer şekilde herhangi birilerinin fanatiği olmamaları için uğraşırım ve bahsettiğim şeylerin dünyanın, ülkemizin maddi / manevi güzelleşmesi anlamında çok değerli olduklarını düşünüyorum. Şu haliyle dünyanın gidişatından pek mutlu değilim ama en azından denize atabildiğim her denizyıldızı için huzurluyum.
meselci: Sayın SARAÇ, ilk aklınıza gelen şartıyla, aşağıdaki kavramların sizdeki çağrışımları ne(ler)?
Râzı:
Râzı: adam olmaya çalışan bir hiç...
aşk:beslenmediği müddetçe en güçsüz duygu.
ilham perileri:en olmadık vakitlerin misafirleri.
Başeser gördüğünüz Dünya Klasikleri’nden bir kitap ve nedeni:Kitap ayırmadan bu aralar J.W von GOETHE ve F. NIETZSCHE diyelim. Nedeni "kendim"e yolculuk...
Emeksiz hiçbir şey değerli, sıcak, güvenli, inanılır değil.
Yağmur:Meleklerin dansı.
Çocuk(luk):Hüzünlü,acı ama iyi ki...
Nebiha MURADÎeli Arkıdeşşş -ablam olduğunda ısrar etse de- ...yüreğini sevdiğim.
Ve sevdiğiniz iki renk: Eylülün elindeki her renk güzel.
meselci: Sayın Özgür SARAÇ, sorularıma içtenlikle cevap verdiğiniz için, teşekkür borçluyum size. Hayatınızda başarılar daim sizinle olsun. Son diyeceğiniz bir şey var mı?
Râzı: Ben teşekkür ederim sevgili Meselci güzel bir sürpriz oldu benim için bu röportaj.
Son olarak yolu bu sayfaya düşen düşmeyen tüm dostların anlamlı ve şiir gibi bir hayatları olmasını diliyorum.
Sevgi ve Saygıyla selamlıyorum...
---BİTTİ---
Mehmet Selim ÇİÇEK, 31 Ocak 2013
YORUMLAR
11 yıl önce yayınlanmış ama yeni gördüm üzgünüm. Özgür Beyi şiirlerinden uzun zamandır tanıyorum. Tam tarihini hatırlamıyorum ama Mersin'de düzenlediğimiz bir dinletide misafirimiz olmuştu oğluyla beraber. Saygı duyulacak kişiliği olan dostları şahsen tanımak yazdıklarını daha iyi anlamaya sebep oluyor. Size teşekkürler Razı Beye başarılar dilerim.
Şiirlerini ilgi ile takip ettiğim ve başarılı bulduğum insanları tanımak güzel oluyor. Sevindim söyleyişiyi okuyunca. Kafamda canlandırdığım ile şu an öğrendiklerim arasındaki farklılıkları öğrenip, daha yerine oturtuyorum bazı şeyleri.
Kafamda uyanan imajı "Ancak bir üniversite öğrencisidir" düşüncesiydi.
Her iki Edebiyat yolcusuna da başarılar diliyorum. Güzel bir söyleşi olmuş.
Selamlarla
Hiç sevmem kendilerini, yıldızımız küsüşük. :Pp
...Şaka bi yana, öğretmenimizi bu şekilde biraz daha tanımış olmak güzeldi. Değerli fikirlerinden istifade ettik ve Lelia' yı iyice çözümledik. Hımmm :)
Hoş bir çalışma olmuş sevgili Memet, tebrik ederim.
Sevgili örtmenimm, delisin,ama iyisin yav. :)
:) ismim zikredilmiş, ne mutlu oldum bilemezsin Özgür...elinden tutup getirdiğim doğrudur, evet ...ne isabetli birşey yapmışım, şimdi bakıyorum da, aksi halde bu güzel şiirlerinden mahrum kalacaktık... aslına bakarsan önemli olan senin de burada olmaktan mutlu olman...aksi halde üzülürdüm seni yanlış yönlendirdiğim için...hayatımızın bir döneminde hayatlarımızın çakışıp boş derslerde şiir üzerine konuşabilmiş olmanın hoşnutluğu ve ayrıcalığı var içimde...
artık seni Lelia'nın sıcak ellerine emanet ediyorum...
bu güzel söyleşi ve paylaşım için çok teşekkür ederim Mehmet Selim,
iki değerli kaleme de sevgilerimle...