Okuduğunuz
yazı
29.1.2013 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Ân Ayracı
Aslında tanımıyorduk birbirimizi. O yarı-zamanlı olarak bir öykünün içinde noktalama güvenliğinden sorumluydu. Bense mürekkep tarlalarının nadasında çalışan bir memurdum. Mektuplaşmalarla başladı herşey. O ilk mektubunda hangi harfe benzediğimi sormuştu. Bense ona hangi sessizliğe... Sonra o bana defterimin arasında kuruttuğum su damlacıklarını sordu. Bense ona güllerin içinde kuruttuğu kırmızıların nedenini.
En sonunda kâğıtlar cümleleri kendilerine saklamaya başlayınca buluşmaya karar verdik. Taksim’di o günün adı. Ve saat Orhan Veli şiireviydi...
İstiklâl’e ilk adımını atmıştı ki, suyun üzerine yazdığım o cümleyi gördü. Tanıdı el yazımı.
"Kim o"
Şaşırdı da biraz.... Peşinden bir adım daha attı. Çalınan müziklerin üzerine yazdığım notu gördü:
"Deme" Yine şaşkındı. Bir adım daha attı. Kaldırımın üzerine sesimle yazdığım cümleyi gördü.
"Boşuna"
Gülümsüyordu o an.. Ben de öyle düşünmüştüm ki gülümseyişindeki notu gördü.
"Benim ben"
Bir adım daha attı sonra. Cümleler ona yolunu gösteriyordu.
"Öyle bir"
Derken karşısında beliren merdivenleri çıkmaya başladı.
"Ben ki"
Bir basamağın üzerine yazılan o yazıyı gördü sonra:
"Gelen kapına"
Bir basamak şiir olup ona tırmandı:
“Baştan”
Karşısında kendisine ahşabıyla gülümseyen kapıyı görüp içeri girdi.
"Başa"
Ve bir sandalyesinin sırtındaki son cümleyi gördü gözleri.
"Sen"
Oturunca sandalyeye masada bir Özdemir Asaf kitabı buldu. İçinde bir ayraç. Kendim yapmışım ayracı.Üzerinde bir not:
"Seni bu kitabın içinde bekliyordum. İstediğin şiire otur lütfen. Ben diğer sayfaları toplayıp, geliyorum."
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Okumaya yeni başladığım zamanlarda, kitaplarımı bir sürü kulakları olurdu. Kitabı bitirdiğimde yıprandığı için çok üzülürdüm. En çokta babamın '' Üzülme kızım yenisini alırız. '' dediğinde. Pek tüketiciyiz, nazarlara gelmesek : ) Ben bu konuya nereden geldim ki!
Hoş, daha neler tükettik biz. Kaç Orhan Veli'nin başını yedik ayraçsız. Aslında demek istediğim bu da değildi. Senin dem vurduğun yerler var ya terbiyeci, tam tavşan kanı. Ben aslında diyecektim ki: Çok iyisin çoook, tebrik ederim.
:))) Ben de abim alfabeyle boğuşurken, onun sayesinde gazete ile okumaya başlamıştım. Bir de o zamanlar pembeli, yaldızlı Ayşegül ve laylaylom serisi pek bir moda olduğu için, Robinson'la ancak 3. sınıfta tanışabildim. Eh o zamanlar ada sahillerinde beyaz donlar pek revaçtaydı. O sebepten Robinson ve saz arkadaşının oralarda olma ihtimali yüksek : ) Annen hangi adayı söylemişti?
İstanbul'a memleketten otobüsle dönüyoruz ve ben hayli küçüğüm. Ayıptır söuylemesi okuma yazmayı kendi kendime çözmüşüm. Boğaz köprüsünden geçerken anneme karşıda görünen adaları gösterip
Nicedir böylesi güzel bir yazı okumak nasip olmamış aldığım tattan belli. Kullandı mı yazan böyle kullanacak kelimeleri ki yazdıkları eser olsun. Belki eleştiri denilmez ama hani kendimce şu aralarda alt alta konulduğunda kendi içinde bütünlük kuran kelimeler daha farklı olabilirdi.
Nadiren de olsa bu yazıları görmek büyük keyif takiptesiniz şuandan itibaren...
Tebrikler. Bir tebrikte seçim yapanlara bu yazıyı atlamadıkları için.
Bir kaç haftadan beri takip ettiğim bir usta, şiirlerini okur ama cevap mı yoksa yorum mu desek yazmaya cesaret edememenin içinde kalıyorum.
Elbette bir ustayı yorumlamak, şiirlerini, yazdıklarını analiz etmek çok ama çok zor ve iyi bir anlama kabileyetine sahip olmak gerek diye düşünüyorum.
Sevgili Yara Terbiyecisi ustamız, rumuzunda olduğu gibi yaraları terbiye ederken çok okuyucuları sağaltıyor(iyileştirici) olduğunu gözlemledim.
Bunları yazabilmek için bilgi, kültür birikimi olması gerekiyor, ki gözlemci, bilgi, hayat kültürü ve çokça birikimleri olduğu apaçık ortadır.
Şiirlerinde toplumcu gerçekçi tarzıyla yazması Aziz Nesin düşüncelerini anımsattı, Yazarımızın yazdıkları her dizesi nükteli, düşündüren ve tıpkı hazır cevap niteliğinde (hazır cevap bir edebiyat dalı olarak görülmeye başladı sanırım) olup bizleri apayrı başka dünyalara götürmektedir.
Edebiyat sanatı şiirlerinde ve yazılarında çok şık kelimlerle kendini göstermektedir. sanat, sanat içindir deyiminden çok burada sanat adeta toplum içindir'e getirmiştir bence.
Bir alıntıyla göstermek- söylemek- gerekirse;
"'Sanat toplum içindir' diyen eğilim itiraz eder: 'Sanatı da sanatçıyı da yaratan toplumdur. Toplum olmasaydı sanat olmazdı. O toplumun bir parçası olan sanatçı da toplum için sanat üretir. Sanat, toplum içindir. Nasıl ki, 'bilim için bilim', 'felsefe için felsefe' olmazsa, 'sanat için sanat' da olamaz. Dünyada her şey insanlar için vardır. Sanat, topluma faydalı olursa bir değeri vardır. Topluma hizmet etmeyen bir sanatın değeri yoktur."
Sevgili Bedrettin ustamızın yazdıkları hepsi okurlarını bilinçlendirerek, farkındalık yaratatrak, sıradışlılığı aşarak önümüze hayatı koyuyor ve okudğum yorum cevapları da gayet yerinde öz, anlaşılır her kelimesi insanın yüzüne 'farkedin' ler gibi dokunuyor.
Zaten edebiyatın amcı da bu değil mi? usta yazar/şairleri okurken günübirlik streslerden, tekdüze hayatan kopup yazanın hayalleriyle veya duygu-düşünce sağanağından faydalanıp hayatta bir başka gözle bakmaktır. Sevgli Bedrettin ustamız bunu sağlamış ve hakikaten yazzdıklarını okurken insan kendini bir başka alemde görüyor, sorguluyor, sorgulatıyor...
Popüler kültür dediğimiz bu zamanda (tüketimsavarlık, eğlencelik) televole kültürün yoğun olduğu bu çağımızda böyle sağaltıı şiirler, yazılar, denemeleri okumak insana gerçekten iyi geliyor ...
Sonuçta, Usta yazarımız Sevgili Bedrettin hocamızın burada aramızda olması, eserlerini bizimle paylaşıyor olması benim için büyük bir şanstır diye düşünüyorum. çünkü ondan öğreneceğimiz çok şeyler var. Duruşuyla, tarzıyla , estetiğiyle ve tekniğiyle çok başarılı bulduğum bir usta...
Ve gelelim günün büyülü seçkisine:
""Seni bu kitabın içinde bekliyordum. İstediğin şiire otur lütfen. Ben diğer sayfaları toplayıp, geliyorum."
insanları, kelimlerin bakışıyla anlatamak veya kitapın içindeki anlamlara bir bakış açısı yazmak büyük bir zeka işiydi bence sanki sen şu kenapede otur istediğini yap ben odayı toplayıp geleceğim gibiydi...
Değerli yüreği selamlıyor ve canı yürekten kutluyorum
Saygılarımla
Deman Ronahi tarafından 1/30/2013 1:40:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Deman Ronahi tarafından 1/30/2013 1:43:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
Deman Ronahi tarafından 1/30/2013 1:55:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hocam beni onurlandırdınız, zaten bir övgü alırken al al oluyorken yorumum pembe olmuş bile, ve çok teşekkür ederim cevabımı önemseyip etkinleştirdiğiniz için, sağolun efendim
demah dost deminle ah çektiriyorsun ya hadi neyse, bu güzel satırlara nasıl cevap versem bilemedim. Teşekkür etmekle geçiştireyim çünkü seninle daha çok karşılaşacağız gibi görünüyor ama sadece görünüyor yani :)
o değil de diyorum ki profil resmi olarak Kafka kullansan nasıl olur? Hayır, güne Kafkayla başlayıp kahvaltı sohbetinde Milena-Kafka çözümlemelerini oturtunca haliyle böyle oluverdi hoşgörü rica edeyim, yazının girişini sevdim ancak sonra gene geleceğim peşinen tebriklerimi bırakıyorum kalemini takip için kombine bilet alsam iyi olacak seyirtip gidem gişeye :-) dur gitmeden tembellikten kes yapıştır yaptım ama Asaf dizelerini yazıp gidem "Kim o Deme Boşuna Benim ben Öyle bir Ben ki Gelen kapına Baştan Başa Sen Özdemir Asaf selam olsun vefalı yüreğine
Filiz Şahin. tarafından 1/30/2013 12:04:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
üzülme, sadece aklımdan geçeni yazdım olmaz olmaz değil mi kısaca gelse yazacağım da yanmam lazım dişe dokunur yazabilmem için ateşi bulsunlar diye bekliyorum :-)
ben hiçkimseyi bu kadar detaylı ve sıkı takip etmem bu ara yazamıyorum zaten yazdıklarımda iş olsun türünden ama gelenlerde sana benzer cümleler çıkar mı diye endişe etmeye başladım ne yalan söyleyim korkarım esinlenmekten
sevgili filiz zaten hep ön saflarda görüyorum seni, hoşuma da gidiyor gerçi :) Evet, Kafka'jnın çok büyük bir hayranıyım ama Camus'nün de hakkını yemeyelim. Bakarsın birkaç gün sonra Kafka olarak sırıtırım:)
geldim yeniden geçenlerde adını hürmetle telaffuz atiiğim bir kalemin yazısında teklifsiz oturmuştum F'ye ki F "F: seven, sevdiğine benzer; F, E’yi çok sevmiştir; E’den yalağuz bir kadem eksiğiyle farklıdır. Bir fırın ekmek yemesi gerekmemektedir; F, böyle kendi hâliyle güzeldir. “Fi” dersen, her şeyin içine te’sîr eden; içi, dışa tefsîr edendir. Ezcümle her var’ın içi, onun ile bilir ki öyle büyüktür. -F, f’arktır- İbrâhîmî Feyzullah Yalçın "
e şimdi kelam ehli diyor ki istediğin şiire otur gelde otur çok seçenek varsa seçim her şekilde çoktan seçmeli kaybediştir yok ben ayakta durayım en azından tüm şiiirlerin görüntüsünü giyinir gözlerim bayram olur işte fena mı ? :-)
kalemin kelamın daim olsun Sayın terbiyeci, evet yazmak iştir ama yazdığını okutmak daha büyük iştir bence hakikaten keyifle okunuyor okutuyorsun en kalbi tebriklerimle...
Ne kadar güzell!... Şiirsel, duygu yüklü, bir okunuşta içine sinmeyecek türden, okumaların yetmeyeceği gibi... Sessizleştim şimdi, okurken ama içim kıpır kıpır, Hele İstiklal varsa içinde, hele bir de şiir varsa...
Susup bir kez daha okumalıyım en iyisi, Yüreğinize sağlık ve kaleminize, Bu kadar cümleyle bu kadar güzel anlatılmış ki, Öyle güzel oturmuş ki harfler yerine ve karşısında "O"
yok yok az kaldı kıskanacam :) bu kalemi tiz elden siteden yollamalı yoksa kelimelerin tuzağı çok can yakacak :) Allahdan az da olsa dili biliyoruz, yırttık :)
Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.