ŞİİR PAYDAŞLIĞI
Bazen e-posta sayfanızda acil bir mesaj gözükür: ’şiirinize yorum yazmışlar, baksana!’ der. Hemen koşar bakarsınız; biri, size değer vermiştir, şiiriniz onurlanmıştır, size de bir bakış sunar her dökülen sözcüğü onun dilinden.
Ancak unutulan bir şey daha var ki; asla siz göremezsiniz: başkalarına herhangi bir yorum haberi gitmiyordur! Onlar, size yazdıkları hâlde, kendilerine gelmeyişinin ezikliğini; kendi şiirlerinin onursuzluğunda değil; şairliklerinin değersizliğinde ararlar!
Yani paylaşan ve paylaşılan; ne kadar eşit olmayan bir konumdadırlar, görürsünüz. Oysa pay alışverişinin çift yönlü olacağını anlatan bir sözcük olmadığından mıdır Türkçemizde, bilinmez; paylaşmanın, ‘kendi anlattıklarının dinlenmesi’ veya ‘kendi yazdıklarının okunması’ olarak değerlendirme geleneği vardır sanal paylaşım ortamlarında. Gerçekte ise çift yönlülük, paylaşımın doğasında vardır; ortada dolaşan ‘pay’lar vardır, her birey onlardan alır, paylar eşit dağıtılır! Diyelim ki, bu sözcük karşılıklılığı karşılamadı; o zaman elimizde güzel bir sözcük daha duruyor: ‘paydaşlık’.
Birkaç genç dostumuzun da birlikte canlı tutmaya çalıştıkları yorum kutucukları; esasen üyelerin tek mekân ortaklığıdır. Bilindiği üzere, zaman ortaklığı, oldukça güç; farklı zamanlarda WEB başında olabiliyoruz. Aslında eskilerin bakışıyla; aynı zamanda, ama farklı mekânlarda olmaktır güç olan; ama bizde yerimiz aynı; zamanımızsa bir türlü tutmaz işte böyle..
Paylaşımı genele yaymak; gerçekte ideali dillendirmek gibi her daim; hep öyle olsun deriz, ama kimseyi çekemeyiz; birçoğumuz uzun dönemli çabalar, kırılır, geri çekiliriz. Bazıları halen, yazıp gidiyor şiirlerini; kendininkilerin tek taraflı okunacağını zannederek. Bunu da sanki ücretli yayın yeri gibi, başkaları feyz alsınlar gibi, üyelik eşitliğine aykırı yaparak sürdürüyorlar. Oysa feyz kitabı; ancak Facebook veya ünlü dergilerin sayfaları, yahut gazete köşeleri olabilirdi.
Hâlen umudu koruyup, olumlu düşünürsek; herkesin bir ’çoban şair’ olduğunu varsayarsak; teklif yok, samimiyet var dersek; o zaman tutar ellerinden onları, kendi şiirlerimize çekiveririz. Şahsen ben, bazen yüzsüzlüğümü edip, sayfama özel davet çıkarıyorum; yine de gelmiyorlar; eşitlik bozucu bir durum... ağlıyorum!
‘Editör’ de kimmiş? Ünlü dergilerdeki gibi, dergiyi çok sattırmayı amaçlayan şiirleri yayınlayıcı görevde olsalardı; üyeler, haklılardı. Diğer paylaşanlar değil, kendi paylaşımları değerli olurdu; editör de tek yönlü okuyup, yorumunu yapardı; gerek bile duymazdı yoruma; asrın şiiri seçer kurtulurdu.
Ama öte yandan ortalama bir sitede; yüce bir şiir, ne kadar çok değerlenebilirdi ki? Yani böylesi siteler, alçakgönüllü olmalıdır; üyeleri de, iki kat. Gelişme yolu olarak düşünülmelidir; değilse, yıllarca rutin şiir yazanlar, rutin yorumlar yapanlar; kaç adım ilerleyebiliyor ki bu yolla?
Site yöneticileri ve kendini paylaşıma adamış olan üyeler; çekiniz ellerinden, ödevi olduğunu hatırlatınız; paylaşımın iki yönlü olduğunu; paylaşılanı da paylaşmakla tamlanabileceğini belirtiniz üyelere.. Editörlerin, paralı dergilerden farklı olarak, koordine edici, birkaç deneyimi paylaşıcı olduğunu belirtiniz. Reklâm almayan portalların, hangi amaçla şiirlerinizi ücretsiz yayınladığını, editörlerinse, kendilerinin gelişimine ayıracakları zamanın yüzde kaçını üyelere aktarabileceğini sorgulatınız. Hattâ, onların da bir insancık olduğunu bile hatırlatınız.
Eğer belli bir önder olmaz ise gelen gelir, giden gider; bir döngü içinde yavaş bir kan değişimi olur; ama rutinlik sürer.. Yani dostluk bağları, paylaşımla, ödevle güçlenebilir ancak.. Unutulan şu ki; aynı bağlar, paylaşımı da güçlendirir.
Peki, hiçbir şey olmadı mı yine; aynı mı devam ediyor her şey?
O zaman gerisi yine bir ’çoban şair’ işte.. kavalımız, kalemimiz, şiirimiz, kepeneğimizdir.
Çok teşekkürler gelişinize, düşündürüşünüze..
Orhan_Tİ
YORUMLAR
efendim, günler sonra uğrayabildiğim sayfamda, bir yorum görmek ve hemen ardından düşünmek, beni oldukça sevindirdi.
gerçekten de bu konuya değinen dostlarımızı duymamak mümkün değildi. onların kaygıları da, kendilerinden bir derece daha yüksekte olanlara karşı birşey söylenemeyeceğine ilişkindi.
aslında sanal siteler, özellikle yorum kutucukları içerenler; insanların paylaşarak görüş almaya çabaladığı yerlerdir. yani onlar, her türlü yanıta hazırdırlar, yeni başlayandan tutunuz, deneyimli olup, yaygınlaşmak isteyenleri de kapsayan bir yelpazede nasıl okunduğunu, algılandığını bilmek isterler. ki onlar; ardından şiirlerine gizlice (bizim görmediğimiz buruşuk kâğıtlar üzerinde) yön verirler.
üstelik siz, kendi ürettikleriniz için görüş almak durumundasınız; birkaç kişiyi bunun için zorlamış olursunuz, yazarsanız, çoğunlukla zaten kendiliğinden gelişir yorum hacminiz. size yönelen her kelimeyi olumlu yorumlarsınız.
işte yaklaşık bu gerekçelerle yazmalı ve iletişime geçmelisiniz. yani siz, bu yarışma ortamında, düşe kalka ilerlemeye, gerekirse, "sen kimsin?" diyenlere hırsla bir ikincisini yazmak için doğrulursunuz dünkü düştüğünüz yerden.
bir sırrımı açıklıyorum: sanala açılmadan önce ben, bir hiçtim!
yazdım herkese, şiirleri okumak zorunda kaldım yorum yazmak için; nazik/politik yorum karkasını koruduğum için yönetici/editör yaptılar; daha bir okuyup, yazdım; bu döngü güçlenerek ilerledi, ilerledi!
bazen de sonradan farkettim; bana nazikçe yorum yazmışlar, ama bu şiirlerimde birşey yokmuş! sonradan farkettim, diğer şiirlere yorum yazdıkça kendiminkiler aklıma geldi: "ben, dediklerimi yapıyor muydum?" işte, anahtar soru da, buydu; sanırım kendi yolumu bulmuştum!
haydin bakalım, nicelerine, selamla.
Orhan_Tİ
Merhaba Orhan bey.Yazınızı dikkatle okudum ve size yine hak verdim.Doğrusunuz ve doğru tespitlerde bulunmuşsunuz.Sizi şiir sitelerinden,şiirlere yazdığınız değerli yorum ve bu yorumlara ayırdığınız değerli zamandan ve ayrıca ,önemli ve beğeni ile okuduğum şiir ve yazılarınızdan tanıyorum.Oldukça da memnunum bu tanışıklığa...Yorum yazma ile ilgili düşüncelerinizin çoğuna katılmakla birlikte ayrıldığımız noktalar da var.Yorum mu ,eleştiri mi?Eleştiri yazmak deyince elim ayağım karışıyor benim.Neden derseniz çünkü şiir henüz benim yetkin olduğum bir alan değil.Amatör bir şairim ben.Yolumu bulmaya çalışıyorum,gelişmeye çalışıyorum.Hal böyle olunca da kendimi eleştiri yazmaya yetkili görmüyorum.Yüreğinize sağlık,kutlarım ifadeleri ise çok yetersiz ve basit kalıyor gözümde.Paydaş olmak istemediğimden değil sırf bu nedenle yorum yazamıyorum.Biraz da utanıyorum ben.Ben kimim ki diyorum kendi kendime...Ama bir gün umarım daha iyi bir noktaya gelmeyi başarırsam seve seve yapacağım şiir paydaşlığını...Yüreği güzel şair ve yazar arkadaşım,samimi ve önemli paylaşımınız için teşekkür ederim.Saygılarımla.
orhanti
gerçekten de bu konuya değinen dostlarımonların kaygıları da, kendilerinden bir derece daha yüksekte olanlara karşı birşey söylenemeyeceğine ilişkindi. ızı duymamak mümkün değildi.
aslında sanal siteler, özellikle yorum kutucukları içerenler; insanların paylaşarak görüş almaya çabaladığı yerlerdir. yani onlar, her türlü yanıta hazırdırlar, yeni başlayandan tutunuz, deneyimli olup, yaygınlaşmak isteyenleri de kapsayan bir yelpazede nasıl okunduğunu, algılandığını bilmek isterler. ki onlar; ardından şiirlerine gizlice (bizim görmediğimiz buruşuk kâğıtlar üzerinde) yön verirler.
üstelik siz, kendi ürettikleriniz için görüş almak durumundasınız; birkaç kişiyi bunun için zorlamış olursunuz, yazarsanız, çoğunlukla zaten kendiliğinden gelişir yorum hacminiz. size yönelen her kelimeyi olumlu yorumlarsınız.
işte yaklaşık bu gerekçelerle yazmalı ve iletişime geçmelisiniz. yani siz, bu yarışma ortamında, düşe kalka ilerlemeye, gerekirse, "sen kimsin?" diyenlere hırsla bir ikincisini yazmak için doğrulursunuz dünkü düştüğünüz yerden.
size bir sırrımı açıklıyorum: sanala açılmadan önce ben, bir hiçtim!
yazdım herkese, şiirleri okumak zorunda kaldım yorum yazmak için; nazik/politik yorum karkasını koruduğum için yönetici/editör yaptılar; daha bir okuyup, yazdım; bu döngü güçlenerek ilerledi, ilerledi!
bazen de sonradan farkettim; bana nazikçe yorum yazmışlar, ama bu şiirlerimde birşey yokmuş! sonradan farkettim, diğer şiirlere yorum yazdıkça kendiminkiler aklıma geldi: "ben, dediklerimi yapıyor muydum?" işte, anahtar soru da, buydu; sanırım kendi yolumu bulmuştum!
haydin bakalım, nicelerine, selamla.
Orhan_Tİ