ZORLA İYİLİK
Çocuklar ah çocuklar! Biz mi onları eğitiyoruz, onlar mı bizi belli değil.!
Geçen davet edildiğimiz eve boş gitmeyelim diye bir pastahanenin yanında durduk.Eşim’’ Hadi oğlum gel de bir pasta alalım, sen seç’’ dedi .Bir pasta almak uygun olur diye düşünmüştük.Seçtiler ve geldiler.Ne kadar güzel seçtiğini anlatıp durdu yol boyunca bizim küçük.Anlatırken bir an önce pastanın üzerine atlayacak gibi bir hali vardı.
Misafirliğe gittik ,çocuklar heyecanla pastayı bekleyip durdular.Evin hanımı o kadar çok hazırlık yapmıştı ki herhalde gerek duyup bir de bizim getirdiğimiz pastayı açmadı.Şu aşırı hizmetler ,hazırlıklar ne de bıktırıyor insanı.Bir daha gidesiniz gelmiyor.Üzülüyorum valla bu kadar bir insanı yordum diye.Neyse eve geldik bizim akıllı bıdık ağlamaklı bir halde montunu yere vurdu’’.Bu ne ya pastadan bize vermedi dedi’’.Şimdi anlatmam uygun düşmez bazı küfürler etti daha önce hiç duymadığım.Şok oldum,bu kadar içerlediğini anlayamamıştık.Bilseydim eve gelirken ona bir pasta alırdım.
’’Sen sen ol eve gelen hediyeyi aç ve sun ortaya , hele de yanlarında bir çocuk varsa.Mazallah beddualarından yarına çıkmaz insan’’ ,dedim kendi kendime.
Biraz fazla mı abartıyoruz ne iyi insan yetiştirmeyi !İyi insanlar yetiştirelim diye çocuklarımızı anlamadan hainleştiriyor muyuz !Kızımın dolabını düzeltirken’’Ne çok kıyafetin var hadi ayıralım da verelim ihtiyacı olanlara diye her defasında zorladıkça çocuk kıyafetlerine öyle bir yapışmıştı ki,kaç senedir atık ilgilenmediğim dolabını beraber düzeltmeye sonunda yanaştı.Gözlerime inanamadım .Neredeyse ilkokula giderken alınan kıyafetler duruyordu.Ben ver, hadi ver dedikçe çocuk inat etmiş kendine olmayacak kıyafetleri bile atmamıştı.Çıkan manzara karşısında kendi de gülmeye başlamıştı.
Birkaç sene önce savunması şuydu’’Ben hatıra saklamak istiyorum,onun hatırası var bunun hatırası var’’.Tartışmalarımızda’’ İnsan bir tane hatıra saklar be evi başıma yıkacaksınız’’ diye söylenmemin bir faydası olmamıştı.Artık fazla yapmıyor bunu çünkü ben hatamı anladım,ilgilenmeyince oda normale döndü.Fakat tam anlamıyla başardığımı söyleyemem.Bazen birisine vermek istediğim bir şey olunca beni engellemek istiyor’.Ne biçim insansınız her şeyi dağıtıyorsunuz ’diyor.Onlara vermenin güzel olduğunu anlatmaktan vazgeçtim .Şimdilerde’ Bari benim olanı vermeme karışmayın ’diyorum.
Evimizde hep bir kumbara olur.Hani şu fakir öğrenciler için olan.Küçük oğluma bir tane vermiş ve uzun uzun anlatmıştım nedenini.İlk önce çok hoşuna gitti,duygulandı ve bir tane doldurdu.Sonra ikinciyi aldık’ Hadi bunu da doldur’ dedik ,onu da doldurdu.Hatta onu motive etmek için kumbarayı aldığımız kuruma gidip oradaki yetkililerle fotoğraflarını çektik.Tebrik ettiler ,pohpohladılar.Makbuz verdiler adına.
Gelirken yeni bir kumbara daha verip tebrik ettiler.Eve geldik ve kumbara yı ağlayarak fırlattı.’’Ben hiç kendime biriktiremeyecek miyim ,hep onlara mı biriktireceğim?’’ dedi.Donup kalmıştık.İnsan nasıl da anlayışsız olabiliyordu bazen.
Ben hatamı anladım ,sürekli olgun bir insanın yapacaklarını beklemiyorum artık çocuklardan .Bizim zamanımızda böyle kumbaralar yoktu.Ailemiz biz anlamadan verirdi vereceğini.Çocukları böyle faliyetlere katmazdılar.Belki bizim zamanımızda bu işler daha doğal yapılıyordu.Mesela annemi hatırlıyorum köye giderken mağaza sahipleriyle anlaşır köydeki çocuklara yeni elbiseler alırdı çuval çuval .Bizi zorlamazdı verin diye .
Bizim hatamız bu beklide ,çocukları zorlamadan yapacağımızı kendimiz yapmalıyız.Onlar da görünce öğrenip ,kendi istekleriyle yapmalılar.Aksi taktirde bir sürü hain insan yetiştirmiş olacağız.
YORUMLAR
güzel yazılar yazmak sizin aileden...geliyor.....seni nasıl tanıyorum biliyormusun.... hemen karar veren ....dobra dobra konuşan...aklına geleni anında söyleyen çok çabuk kızan ama hemen affeden birisin... değilmi?...sen devam et tiryakilerin var biliyormusun saygılar
Yürükçü
Değerli Arkadaşım.
Bu sefer çok farklı bir konuya değinmişsin..İyi ki de değinmişsin. Çünkü biz eğitimciler olarak aslında çok büyük bir eksiklik içindeyiz. Bakanlığımızın adı bile Milli Eğitim Bakanlığı ama bizler daha çok öğretmeye çalışıyoruz çocukları...Hem de pek çoğunu hayatta hiç kullanmıyacakları şeyleri...Mesela Ben Sülfrik asidin nasıl elde edildiğini, kondansatörün nasıl çalıştığını, sıtma anofelinin hayat evrelerini filan öğrenmiştim zamanında...Hiç bir işime yaramıyor şimdi...
Bizim zamanımızda da vardı kumbara olayı ama başka çocuklar için değil bizim tasarrufu öğrenmemiz için..Peki biz ne öğrendik dersiniz? Cımbız ile kağıt paraları, bıçak sokarak madeni paraları çalmayı.
Hiç harçlık vermediğin bir çocuğu tasarrufa alıştıramazsın..Ya da dışarıda bir çocuk dondurma yerken sen evladına ''Harçlığını kumbaraya at.'' diyemezsin.
Velhasılı kelam eğitim zordur..Kıldan ince , kılıçtan keskin dedikleri şey bu olsa gerek.
Yazıdaki hatalara gelince: Bence tek hatan aceleci olman. Hızlı ve heyecan ile yazdığını zannnediyorum..Aheste aheste yaz kendin de göreceksin zaten yukarıdaki arkadaşın bahsettiği hataları.
Haa..Bu arada..Ben de yapıyorum o hataları...Ne demiş Orhan Abimiz: '' Hatasız kul olmaz/ Hatamla sev beni''
Selam ve sevgiler
Yürükçü
Yürükçü
_Akif_
Tırnak içine alınan bir cümle büyük harfle başlar.
Nokta ya da virgül bıraktıktıysan bir boşluk bırak.
birde "de" burda baülaçtır, ayrı yazılır.
akılı değil akıllı olacak.
Biraz fazla mı abartıyoruz ne iyi insan yetiştirmeyi.? Bu cümlede ne'den sonra virgül, cümle sonuna iki noktalama işareti yerine ünlem uygun düşer.
Bunun gibi yanlışlar işte ama anladığım kadarıyla yaşınız küçük ve bundan dolayıdır ki bu tür hatalar normaldir. Aynı zamanda bu hataların bir kısmının dikkatsizlikten olduğğunu da tahmin ediyorum. Benim yazılarımda da ararsanız bunun gibi birçok hata var yani.
Kusursuz yoktur, kusursuzluğu arayanlar kusursuzluğa yakın olur, o kadar!