Hayal-i Lal
Gözlerimi açıp uyandığımda saat gece yarısını beş dakika geçiyordu. Hemen yataktan kalkarak çalışma masamda ki rüya günlüğümü açtım ve 234 nolu sayfaya aynen şu satırları düştüm:
Bugün bir bayanla karşılaştım. Bana karşı çok asiydi. Elimdeki sigaradan bir duman alıncaya kadar sürdü bu bakışma. Daha sonra ben ortamı terk ettim. 4-5 adım yürüdükten sonra sigaramdan son bir duman alıp yere attım. Ağır bir şekilde kafamı arkaya çevirdiğimde tekrar göz göze geldik. Bu sefer ona karşı adım atarak kulağıyla omzunun arasına yavaşca sokuldum. Hafif bir ses tonuyla gözlerinin ne kadar güzel olduğunu söyledim ona. Bir an irkildi ve elleriyle tenime dokundu. Sol göğsümün üzerindeki elini yavaşca omuzumun üzerine doğru çıkartmaya başladı. Derin bir nefes alıp sakin olması gerektiğini söyledim. Teni çok soğuktu, sanki bir hayal gibi. Tutup sarsam ellerimle içimden geçip gidecekti.
Güneşin doğmak üzere olduğunu fark ettim. Ben ona onlarca şiir okumuşken o hâlâ sessizliğini koruyordu. Kâğıda bir satır mutluluk yazıp koydum ellerine. Sanırım artık gitmem gerekiyordu.
Not: "Şiirlerimin her bir satırı, gözlerinden alıntı."
Gün doğumu... Ve ben her gün doğumunda olduğu gibi yine evime yakın bir duraktayım. Gözlerim güneşin ışığından kamaşıyor. Âdeta her yer altın sarısı. Henüz 15 dakika önce gördüğüm lal kız gibi...
Dönüp gitsem onu terkar aynı yerde bulabilir miydim?
Zamanı artık anlık yaşıyorum: aklıma gelen ilk şeyi yapmak, belki bir sandala binip hüzün yakmak, belki de bir ateş olup can yakmak...
O anda otobüs geldi. Durakta epey yolcu var, binmeleri uzun sürecek. Hâlâ dönüp gitmeye vaktim varken gitmeli miyim?
Sessizce sıramı bekledim ve otobüse binip şehri terk ettim.
Şeref Uygun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.