Yalnızlığım...
Sesi çıkmıyor yalnızlığımın, azaltın kalabalığınızın sesini. Saygı duyun bize. Bir Allah’ın sevgisine inanırım bir de yalnızlığın. Ebediyeti çağrıştırırlar bana, bitmeyecek bir birlikteliği. Yalnızlık hiç gitmez benden. İnsanım az da olsa çokta olsa hep yalnızdım, yalnızım ben. Her gelen yanında bir ayrılık, bir hüzün, bir de sahte sevgi getirir. Gelen er ya da geç gider ama getirdikleri kâr kalır yanınıza. Zararına satış başlar bu kez farklı insanlara. Kısır bir döngüdür bu, insanoğlunun hayat rutinidir. Hiçbir gelen, yanında ne getirdiğini bilmez. Zamanla belirler. Hak ettiğiniz hissine kapılır ve bırakır getirdiklerini, sırf giderken yük olmasın kendisine diye. Hak etmemişliğiniz oturur masanıza. Bir de yetmezmiş gibi oynatır bir deli şiir masanın ortasında. Şiir oynar, siz ağlarsınız. Sonra yalnızlığınızı hatırlarsınız, susarsınız. Susmuşluğunuz kaldırır sizi masadan. “Bizim yerimiz, yalnızlığımızın yanı” der. Paylaşılamayan yalnızlıkların yanı hem de. Yalnızlığınız paylaşılmayacak elbette. Ama siz bölerek yaşayacaksınız koca bir yalnızlığı içten içe. Gittiğiniz herkese bir parça bırakmak isteyeceksiniz. Tıpkı benim yaptığım gibi. Çok sevdiğim yalnızlığımı fakire fukaraya dağıtmak yerine, “yalnızlık nedir” bilmeden yaşayanlara dağıtırım her seferinde. Çünkü ağır gelir onca kalabalığın içinde yalnızlığı göğüslemek. Herkes tatsın istersiniz o bitmişliği. Herkes başarır da bir ben başaramam şu “getirdiklerimi” bırakma işini. Kıyamamaktan değil de, herkesin yalnızlığı kendinedir ya hani. İşte bu düşünce sürükledi bu zamana kadar beni. Her ne kadar göçebe yalnızlıklar taşısam da üzerimde, ben yalnızlığımın yerleşik hayatının yıl dönümünü kutlamaktayım.
Aysun ÖZER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.