- 1061 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Ölüler erken giyer anıları
Çocuksun ve bir kuş doğuruyor seni; kanıtlara değil kanatlara bakıyorsun - ipten mi onlar- sökülüp gelen göğü tutmaya çalışıyorsun, uğraşma, çünkü zamanında kaldığın evin cumbasında kendini asan anneni de tutmaya çalıştın, o günden sonra da o cumbada müzik dinleyemez oldun, oluyorsun! Evin içinde çırılçıplak üşüyen insanlara sarılmak istiyorsun - bari bir kolu yaksaydık- kadın nedir, erkek nedir bilmediğinden vazgeçiyorsun; işte tam da o andan başlayarak yaşadığını hissediyorsun; sanki vazgeçmelerden yaratılmışsın gibi geliyor sana. Gözleri kınadan oyulmuş o kadın geliyor birden aklına, saçlarındaki o renk ne de çok benzerdi atlamak istediğin çatılara, hatırlıyor musun? Eminim hatırlıyorsundur, çünkü antenleri her bozuşunda karınca fırlatırlardı sana, ah nasıl da yaralanırdın o anda; gelip bana "çok acıyor kabrim" derdin, adını unuttuğum o romandan bir şeyler okurdum, rahatlardın da... O roman yüzünden mi adını unuttun?
Yine ölü bir kuşu dikiyorsun, yeni öğrendiğin modeli ne de çok sevdin öyle, elin yatkın, kendin vursana kuşları; doğru, bu kadar ölümlüyken bir candan nefesi sıyırmak yakışmaz bize; dikkatle dikiyorsun kuşu, gagasına kına sürüyorsun, çatılardan geçiyor ölü bir çığlık ve tüm kent zamansız bir geceyi giyiniyor; denizleri bol mu ne; olsun engin gösterir! Bildiğim tüm özürleri giyinerek susuyorum karşında; sen yine iğneden iplikten mütevellit bir göğün derdindesin. Kuşun o minik midesine her defasında ısrarla bakışını anlamıyorum; yediğini mi sayıyorsun, yemediğine mi üzülüyorsun? Kanımca o falcı kadının tükürdüğü şekli görmeye çalışıyorsun; telvesi kuruyup yokuş olmuş bir andı o, annen ısrarla "aldırma" dese de sen o yokuşu aradın durdun; kuş nasıl yutsun yokuşu!
Yine cumbanın önündesin, kıştan beter bir soğuk var odada, ölü katılığı bu, iyi biliyorsun; bak duvarlar morarmaya başlamış bile, pencereleri bir bezle bağlayıp, cumbada duran divanın üstüne bir bıçak koy, ama inkâr ettiklerinden keskin olmasın. Korkuyorsun cumbada oturmaya, dikemeyeceğini biliyorsun, saklayamayacağını biliyorsun, kuşlara yaptığın gibi ölümün tüm izlerini silemeyeceğini biliyorsun; ölüm senden de gerçek ve bunu çok daha iyi biliyorsun. O kınalı gözler aklına her geldiğinde bir gelin daha düşüyor gelindiğinden, bembeyaz bir çığlık boyunca uzayıp düşüyor zihninden; hatırladıkça doğsa ya insanlar, tüm o öldü bilinenler sayıklanıp mezarlarından belirseler ya o anıyı anımsadığın ânın içinde; sonuçta her ân, anılarımızdan dışlanmış bir hatırlamadır.
Yine o kuşu dikiyorsun ama bilmiyorsun ki örtmeye, düzeltmeye çalıştığın o kuşun ölem ânını düzeltmek, bunu da yapamayacağını biliyorsun...Ölüler erken giyiniyor anıları...
YORUMLAR
yara terbiyecisi
duvarlar morarmis,pencereler caputla baglanmis,divanin ustune bicak konmus;
kapinin onune ayakkabilarini da koymalisin anilarin.
tavani sokaga,kapiyi yarinlara,pencereleri kuslara miras birakmalisin.
.kundaklayip gomer kimileri anilari,hep gecmiste yasadigi iciN
yara terbiyecisi
yara terbiyecisi
küllükler diken diken :)
deniz-ce
bana helal olsun.
yara terbiyecisi
yara terbiyecisi
yara terbiyecisi
- abi ben jimnastiğe gidiyorum...
Sen de mi Rıza :)
yara terbiyecisi
yara terbiyecisi
İyi geceler
evlerimizde cunba hiç olmadı,koyu renkli mereklerimiz vardı ve herşey orda gizlenirdi.ölüsüde diriside........eyvallah çok iyiydi.