- 2295 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖKSU ŞELALESİ
GÖKSU !!!
Yemyeşil dağları, dağlarında şeftali ağaçları, üzüm bağları ve kiraz ağaçları… Karasuyla birleşen birleşince daha da dehşetini artıran Göksu…
İç Anadolu’nun en özel yerlerinden Konya nın çakıllar köyünün altı, bademli köyünün yakını. Kıvrımlı virajlarıyla insanı korkutan yolu bulunan Göksu nun bulunduğu yere kattığı turizm açısından önemi tartışılmazdır. Şelalenin vermiş olduğu el değmemiş doğal güzelliği, çıkardığı dehşetli sesiyle kulaklarda ki pası siliyor gözleri büyülemeye devam ediyor. Gelenleri sanki kendisine bağlarmışçasına salmıyor, ayrılması zor imkânları sunuyor.
Şelalenin hemen üstünde leylek yuvasını andıran bir biçimde duran çakılları köyü sakinleri bu doğal güzelliği kuş bakışı oturdukları yerden izliyor büyüsünden kurtulamıyor.
Şelalenin hemen yakınında bulunan bir bağ bahçesinin köy sakinlerine ait olduğunu görünce içeri sormadan dalıveriyoruz. Bizi gayet güler yüzüyle karşılan köy sakini kiraz ağaçlarından topladığı kirazlardan ikram ediyor, izde karşılığında yemek ödülüyle hem kendimizi hem de Sami amcayı ödüllendirmek istedik. Gelirken tahmin ettiğimiz kadarıyla güzel bir gün geçireceğimizi düşündüğümüzden yanımıza tavuk, köftelik ve içeceklerden oluşan piknik sepetini oluşturmuştuk. Hemen Ahmet arkadaşım piknik malzemelerini getirdikten sonra Sami amcanın kola soda ve karpuzu aldığı gibi küçük bir akarsuyun içine bıraktığını gördük. Nedeni ni sorduğumuzda ise;
- Buranın suyu soğuktur, içenlerinin içini dondurur. Hele hele bunları buz gibi yapar. Cevabını verdi.
Biz buna biraz gülerek şaşırdığımızı belli ettik. Sonra mangalı üstlenen Ahmet arkadaşımız bir güzel köz haline getirdiği mangalın üzerine çaydanlığı koyuverdi. Sonrasında ise hazır olan tavuk ve iç köfterini bir bir usta bir el sanatçısı inceliğinde dizmeye başladı. Tavuktan ve köfteden damlayan yağ közün üzerine aktıkça çıkardığı ses ve kokunun etkisi bizleri daha çok acıktırmış, sabırsız hale getirmişti. Sami amcanın bir süre sonra akarsudan çıkarıp getirdiği kola ve karpuzun gerçekten soğuk olduğunu görünce bu sefer kendimize gülmekten alıkoyamadık. Mangaldan aldığı etleri daha tabağa koymadan ekmek arasına koyan Ahmet hepimize ikram etti. Kendisi ise mangalın yanı başında bu etin daha lezzetli olacağını söyleyerek sofraya yanaşmamış, hem pişirme işini yapıyor hem de kendisini doyuruyordu. Sami amca salata tarzında yaptığı domates ve salatalık karışımını Ahmet in önüne yarı servis yapınca;
- hah şimdi eksik olan tamamlandı sağolason Sami amca, deyip kendisine yapılan özel ikramı bize kıskandırırcasına kıskıs gülüyordu.
Güzel bir piknik sonrasında demlenen çayımızı da afiyetle yudumladıktan sonra sami amcadan bize etrafı gezdirip şelale hakkında rehberlik yapmasını rica ettik. Seve seve kabul eden Sami amca bu teklifimize sevinmiş olmalı ki hemen bizden önce hazırlanmış.
Gerçekten harikulade bir doğa eseri ile karşı karşıyayız. Gürül gürül akan Göksu şelalesinin çıkarmış olduğu sesi adeta içimizde iliklerimizde, soğukluğunu kanımızda hissetmeye başladık. Allahım bu nasıl bir eserin böyle. Hiçbir el sanatçısı, mimar vs. gibi sonradan yapılamayacak kadar doğal özel bir eseri sen biz insanoğluna hediye etmişsin. Yosun kokusunu içimize çektikçe ciğerlerimizin temizlendiğini anlayabiliyorduk. Çocukların hemen şelale altında kuytu bir yerde yüzmeye çalıştığını görünce aslında ne kadar tehlikeli bir iş yaptıklarının farkında bile olmadıklarını düşünüyorduk. Ama bir taraftan da hak veriyor böyle doğal bir güzelliğin tadını çıkarmanın en doğal hakları olduğunu düşündüm. Şelalenin hemen yan tarafları sanki Pamukkale travertenlerini andırırcasına ayrı bir doğal görüntü oluşturmuş. Hemen altında büyük kayaların yukarılardan ayrılıp geldiğini fark ettim. Üzerine akan bir deyimle akmak değil vurmak tabiri daha doğru olacak ki ayrı bir dönüşüme çevirmişti.
Kendimizi gerçekten bu büyüden kurtarmamız zor oldu. Ayrılırken bile hala arkamıza bakıyor bize şelalenin gitmeyin sözünü duyarcasına gitmekte zorlanıyorduk. Sanki bir annenin evladından ayrılışını izler gibi dolmuştuk.
Sami amcaya teşekkürlerimizin arkasında bize arkamızdan el salladığını görünce sanki uzun süredir tanırmış gibi bizlerde üzülmüştük. Arkamızdan su dökmesi ise sanki annemizin bizi yola uğurladığı aklımıza geldi. Bu olay bizi etkilemiş olmalı ki herkesin gözleri yaşlı yaşlı idi. Ama en önemlisi şelalenin arkasından bakarken benim ağzımdan şu sözlerin döküldüğünü Ahmet aynen şöyle ifade ediyor;
TEKRAR GELECEĞİM !!!