Anason Saatler-3
"Soyunup durma aklımda...Acı çekerken kalbim..."
Gerçekten öldürebilir misin beni?
Peki...Nasıl yapacağını öğreteyim sana.Çok sıkı
tutmamalısın.Adrenalin seni bunu yapmaya zorlar.Ve bunu
yaparsan iki metreden hedefi şaşırırsın.Alnından vurmak
yerine kulağının bir kısmını götürebilir, göğüs kafesini
delebilir hatta kasıklarına çok hassas zararlar
verebilirsin.
Çok gevşek de tutma.O zaman da tetiği çektiğin anda değil
merminin, silahın nereye gideceğini kestirmen mümkün
olmaz.Birini vuracağım derken yüzünü gözünü patlatmanı
istemem.Silahın kabzasını üç parmağınla kavra, baş parmağın
hafif bir baskıyla onları destekleyecek şekilde sarmalı,
işaret parmağınla tetiğe dokunmalısın. İstinat mesafesini
al ve bekle.Şimdi hazırsın.
Buraya kadar olanı işin kolay kısmıydı.7,65 mm çapında ince
çelik bir mermidir.Sanılanın aksine daha büyük mermilerden
çok daha öldürücü bir etkisi vardır.Çünkü büyük mermiler
vücuda girdiğinde genellikle vurduğu yerde saplanıp
kalır.Ama ince mermiler tam aksine yoluna devam eder.Bir
arkadaşım silahıyla oynarken yanlışlıkla tetiği çekmiş ve
karşısında duran adamı tam sağ kasığından vurmuştu.Biz o
merminin nasıl olup da adamın boğazından çıktığını
şaşkınlıkla izlemiştik.O mu? Elbette öldü.Namussuz mermi
içeride ziyaret etmediği organ bırakmamış.
Şimdi sana zor olanı anlatayım.
Eğer canlı bir şeye ateş edeceksen, öncelikle yaptığın
eylemin duygusal boyutlarından, önce ve sonrasında kendini
arındırman gerekir.Bunu yapmazsan, iki şey olur...
Ya o eylemi yapamaz eline yüzüne bulaştırır ve bunun gurur
kırıklığı ile ağır bir travma yaşarsın,
Ya da eylemi yaptıktan sonra, öldürdüğün insanın sende
bıraktığı yaşamsal acılarla her gün ölürsün.
Ve sakın gözlerine bakma.
Şimdi. Beni ne seviyor, ne de nefret ediyorsun.Mantığın
sana benim yaşam formatında gereksiz bir ayrıntı olduğumu
söylüyor ve sen bu eylemle doğru bir şey yapmış olacaksın.
Özel hayatım sevdiğim insanlar, beni seven insanlar seni
alakadar etmez.Ve bu kişisel bir şey değil.Kamu yararı!
Gerekçeli kararın bu olmalı.Bugün sana yapılan yarın başka
birine de yapılabilir.Bu yüzden, böyle duygusuz, böyle
pervasız ve duygusal anlamda içi boşaltılmış bir bireyin
potansiyel bir tehlike olarak dolaşmasına izin vermemen
gerekir.Ayrıca bu toplumsal sorumluluktur.
Beyninde var olan bütün nöronları ruhundan uzak tut.Unutma!
Yalnızca mantık mekanizmana odaklanmalısın.
Bazı geri zekalılar yalnızca öfke üzerine kurguladıkları
planla bunu yapmaya kalkıştıklarından daha sonra uzun bir
tedaviye muhtaç olacak duruma düşerler.Oysa bu işte
duygulara yer yoktur.
Dur sana yerdım edeyim.Emniyeti aç...Bak burası!...
..........................
00:21
Ha ha haaaa! Seviyorum bu adamı...Solomon Burke...
Pis zenci! Hani şu ötekilerden...
Muhtemelen dedesi sahibinin botlarını yalayarak
yaşamıştır.Yanlış organizma, defolu mal.Simsiyah adam mı
olur?
Beyazlar haklı.Şöyle ağız tadıyla bir kış geçirelim deyip
sokağa çıkmaya kalksalar moralleri bozuluyor.Doğaya aykırı
bu adamların doğaları.Doğal afet gibi bir şey.Her yer
bembeyaz ama sokakta gezenlere bak.
Eskiden olsa kolaydı hem de zevkli.Canın sıkıldıkça
sallandır birini. Suçlasan, yok! hayır mı diyecekler? Katil
de, hırsız de, tecavüzcü de ne dersen de.Terörist bile
diyebilirsin.Mahsuru yok.
Asmayıp da besleyecek değilsin.
Ama güzel müzik yapıyorlar.Zenci olmasa Jazz olmazdı.
Bunları zamanında iç savaş döneminde ordunun bando
takımlarına almışlar.Orada çalıp öğrendikleri enstrümanlar
sonradan bunları müzik dehası yapmış.Tuhaf adamlar.Kilise
de bile Jazz yapacak kadar tuhaf...
Şimdi bir de başkanları var.Bu kadarı da fazla canım! Tamam
sempatik, konuşkan, kültürlü falan filan.Ama zenci zencidir
işte.
Simsiyah Başkan mı olur?
01:37
Usta çek oradan bir ikindi! Sek olsun...Amin...
Niye? Olmadı mı? Yoksa ayıp mı oldu? Günah falan? Yok be
arkadaşım mecaz anlamda söyledik.Aşk şarabı bizim ki...
İlahi berduşluk...Kutsal kase...Yok o başkaydı...
Kase dedim de aklıma geldi...Nasıl öpesim var seni...
Sen şimdi yine tutup içine aşk karıştırırsın.Söylüyorum
inanmıyorsun.Yahu aşkın özünde oynaşmak vardır.Bu dürtüyü
saklama, dolaylı anlatma sanatına aşk nedir. E ben sanatçı
değilim ne yapayım? Direk atlıyorum konuya.
Söylemeyi unuttum.
Hani geçen gün gemileri yakıp gittin ya. Hani tasını
tarağını toplayıp küfür savura savura.
Kokunu unutmuşsun!
Emanet gibi duruyor yastığımda. Bir ara gel onu da
al...Senin yüzünden üç gündür koltukta yatıyorum.Zaten
canım sıkkın...Zifir karanlık...Bir de Solomon...Canıma
okudun akşam akşam...
Pis Zenci !...
03:28
Sızmışım...
Uyanınca fark ettim...Böyle de rüya görülmez ki...Azmışım
biraz...Çadır kent mağduruyum.
Anla işte durum fena...Bok vardı duygusala bağlayacak.
"Seviyorum seni hayvan! (hiç kibar değil), köpek gibi
seviyorum biliyorsun, biraz ilgi gösterir insan, biraz
kibar ne bileyim biraz romantik olur! Bir kere bile seni
seviyorum demedin! Neyim ben, kimim ha? Ne anlama geliyorum
kitabında? Sen duygusuz, kadın ruhundan zerre kadar
anlamayan, odunun tekisin!"
Niye? Dokunuyorum ya? Fena da sevişmiyorum, yani bu benim
yorumum değil. Tamam bazen telefonu geç açıyor olabilirim
ama niye aşkım! demek zorundayım? Ne var! kelimesinde ne
var hiç anlamadım? Yani ne oldu? Bir şey mi istiyorsun
anlamında.Ayrıca benim kitabım yok ki? Ve ayrıca...Nasıl
yani sen kimsin? Güzel bir şeysin? Hadi söylemedin de?
Azdırıyorsun beni cümlesinin neresi romantik değil? Of
tamam boş ver...
Zıbarıp yatmış şehir! Ne yapılır ki bu saatte...
Neredeydi şu kanal. Animal Planet!
Bira da bitmiş...Solomon gitmiş...Puffff...
05:22
Geberiyorum gülmekten...Sabah sabah...
Bu dizileri yazan senaristler nereli? Aslında dizileri
bırakıp bu adamları dizi yapmalı.Hatta dizmeli yan
yana.Amacınız ne? Kimin adına çalışıyorsunuz? Hangi yabancı
toplum mühendisleri ile irtibatınız var?
Konuşmadılar mı? Edison’un Ruhuna şad ettireceksin!
İsimlere bak.
Feriha’yı kim öptü! Fatmagül’e bir koydum! İtler Vadisi!
Vallahi doğru...Bu kadar saçmalığın içinde zaman nasıl
geçiyor anlamıyor bile hatunlar.Allah muhafaza darbe falan
olsa kanallar kapatılsa diziler yasaklansa bir çok kadın
aynaya bakıp şok olacak ve yaşlılık sendromuna girecekler.
Benim favorim elbette Polat ! Romantik katil ! Hemi de
inançlı... Bir zamanlar kafa koparma sahnesi vardı bak o
çok orjinal ! Sözde geçmişini silecek görevine
odaklanacaktı ama duygularına yenik düşüp kendini deşifre
etmişti.Şimdilerde hısım akraba ziyaretlerini ihmal
etmiyor. Bir de kahve ağzıyla "Aga bunların hepsi gerçek,
var böyle adamlar" diye konuşmuyorlar mı, o vakit ağzım da
yetmiyor gülmeye.
Bir sahne daha vardı...O da çok orjinal...
Yol çevirme yapan güvenlik güçleri içinde bir adam bir
kadın ve arkada oturan üç çocuğun olduğu renault Toros
marka arabayı durdurur.Adamı aşağı indiren görevli sorar.
-Nerelisin lan sen?
-Van’lıyam..
-Nereye gidiyorsun bu saatte? Ha? Bayram değil seyran
değil?
-Vallahi hastamız vardır.Ona ziyarete gidek dedik.
-Ulan o hasta seni görse yatağında geberir be! Yüzünde
meymenet yok!
Gümmmmm!...
Ağzı burnu kan içinde kalan adam ayakta durmakta
zorlanırken, arabanın içinde oturan kadın ve çocuklar evin
reisinin düştüğü hal ve durumu hem korku hem öfkeyle
izlemektedir.
-Seni bugün bu yolda bir daha görmeyeceğim tamam mı!! Aldım
plakanı! Yürü şimdi s... git alacam ayağımın altına yoksa!
-Abi niye dağıttın adamın ağzını yahu?
-Bunların hepsi terörist oğlum! Bakmadın mı adamın
suratına! Kesin PKK lı bu...
O sahneden sonra müptelası olmuştum dizinin.Kaçırmadım hiç
bir bölümünü yıllarca.Her gün izledim bıkmadan usanmadan.
Adı neydi ya? Dizinin...Hay Allah bak şimdi...Dilimin
ucunda...Çok da ses getirmişti halbuki...
Dur dur..Vallahi dilimin ucunda...
08:44
Bölgesel güç olacağız.
Benim bölgesel gücüm belli.Sen gelirsen birlikte
imparatorluk bile kurarız. Hanedanımız olur.Seni Hürrem
yapıcam söz! Belimize kuvvet.
Ama böyle uzaktan olmuyor.Gücü elinde kalıyor ne yapacağını
bilmiyor insan.Yoldan çeviresi geliyor birini adamın.
Ne güzel geçinip gidiyorduk. En çok ilk uyandığım anı
seviyordum. Sana...
Bağırasım geliyordu ne yalan söyleyeyim.O yüzden tutamamış
kendimi bağırmıştım ya hani bir sabah.
-Güüüüüüç ben de artııııııık!
-Ciyaaaaaaaak!
-Manyak mısın seeen? Ödümü patlattın deliii! İnsan böyle
uyandırılır mı? Ne gücü hasta mısın nesin yaaa?
-Ben sadece sana hasta oluyorum bebeğim.Gelll buraya...
Şimdi öyle olmuyor.Gittin ya, içeride kocaman bir
boşluk.Beynimde hep o tuhaf sarhoşluk.
Boktan bir hayat.
Senden bir tane daha var mı? Varsa yolla bana. Yoksa içimde
biriken bu güç patlamasıyla Suriye’ye tek başıma gireceğim.
Ya da gel...Çık üstüme, al üstümden yokluğunu...
Zor geliyor be...
Valla...
09:10
Boşaldım...
Şişeden bardağa düşen şarap gibi...Azıcık...
Sarhoş oldu İstanbul...Yorgunum şimdi...Vıcık vıcık...
Öpsem ayılır mıyım göğüs ucundan seni? Koklasam
tenini...Bilmem ki...
Hıck!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.