SEVGİLİYE
Sana hüzün dolu yüreğimin derinliklerinden buruk bir selam yolluyorum sadece…
Bir kaçış içindeyim beni bana mahkum ettiğin karanlıklardan umutsuzca,üzerimdeki seni silmekle meşgulüm sevgilim…
Artık gülümsemiyorum gökyüzüne,özgürlüğe kanat çırpan beyaz güvercinlere ve belki de bir zaman masum bakan sahte bakışlarına.Kendimi sorgulamaktayım,sana sorgusuzca tutulmanın hesabını soruyorum aşkınla körleşmiş kalbime.Sen gecenin sessizliğinde ağladın mı,kimse duymasın diye dudaklarını ısırdın mı?ağlamak için herkesin uyumasını bekledin mi?Secdeye kapandığında utanıyor musun sevgilim?Beni dipsiz kuyulara atarken Hz.Yusuf’un çığlıklarını duyuyor musun?Seni sevmenin cezasını ödüyorum bir zamanlar beni bulutların en güzel köşesinde uçuran aşkının.Canımı acıtıyor, kor ateşlerde kavruluyorum sevgilim,ağır geliyor acımasız sözlerin eziliyorum altında,yokluğunun kederiyle bir ömür tükettim demir parmaklıkların ardında ve sen hala bendeki bendesin sevgilim…
Atmak istiyorum içimdeki seni,kirlettiğin yüreğimi kulaklarıma fısıldadığın yalan kokan sözlerini,bana sarılıp ta nefsinin giydirmiş olduğu kefenini…
Ben senin kırdıklarını topluyorum sevgilim,arkanı dönüp gittiğin günü hiç unutmadım ki,yüzüme haykırıp nefretini sert rüzgarlar eşliğinde savururken başımı eğdirmenin acısını yaşıyorum.
Sen bunları bilir misin sevgilim?Her gece hayalinle uyuyup,uyandığımda seni görememenin içler acısı gerçeğiyle kaldım istemeyerek…Secdeye her kapandığımda seni görüyordum hıçkırarak biliyorum sen benim en büyük günahımsın sevgilim!Ahretimi de kirletmiş olan sen ve sahteliğin baş tacı, nefret kokan senin sevdan…
Şimdi mutlu musun sevgilim?Beni ölüme komşu etmenin zevkinde misin sevgilim?
Belki şimdi pişmanlıklarının en gözde çiçeğisin kim bilir,şimdi nesin bilmiyorum ama benim için sadece umut kokan yaşamımın katilisin sevgilim.Seni sana bırakıyorum artık yolda yürüyüpte tökezlediğin taş değil günü geldiğinde en büyük kabusun olmak temennisiyle...