- 1465 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
"ZEYTİNYAĞLI" YİYECEĞİM...
Hepinizin bildiği, severek dinlediği bir türkü var Bursa yöresine ait.
Muzaffer Sarısözen; 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’dan derlemiş.
Türk Halk Müziği Repertuar listesinde 1133 numara ile kayıtlıdır. Bu türkü şöyle başlar:
“Zeytin Yağlı Yiyemem Aman,
Basma da Fistan Giyemem Aman.
Senin Gibi Cahile,
Ben Efendim Diyemem Aman.”
Bu yazı ne Mustafa Sarısözen’in derleyişine ne de İhsan Kaplayan’ın kaynak gösterilişine cevap niteliği için yazılmadı.
Biz biliyoruz ki; türkülerimiz özümüzdür. Yine biz biliyoruz ki, türkülerimiz yakıldıkları yerin ve ortamın kimi özelliklerini taşırlar.
Aynı vatanda yaşayan halkın çok üzüldüğü günlerin ölümsüzleşmesi için çaba göstermesi sonucu ise ortaya ’ağıtlar’ çıkar değil mi?
Yukarıdaki türkü sınıflanırken ağıt sınıfına alınmaz alınmasına da; bana sorarsanız esas ağıt türkülerimizin başında bu türkü yer almalı diye düşünüyorum.
Yok, öyle peşin hükümlü olmayın. Hemen “ Yok canım, daha da neler…” demeyin. Önce aşağıya alıntı olarak aldığım Sayın Prof.Dr.Kenen Demirkol’un yazısını okuyun sonra kararınızı vermekte serbestsiniz.
“Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca, ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır (wikipedia).
ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır yağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir.
Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).
Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır.
Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.
Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır.
Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz.
Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.
Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi
“Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman...” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.
Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir.
Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır… “
Şimdi anlaşıldı mı niçin bu türkü ağıt türkülerimizin başında gelmelidir sözüm. Tarihinden bihaber, atalarından utanan nesiller yetiştirmese idik bu böyle mi olurdu. En azından IV. Murat’ın “Yardım almaya alışanlar, gün gelir buyruk almaya da alışırlar.” Sözü yüzümüze şamar gibi çarpar; verilen yardımların karşılıksız olmayacağını düşünür, ona göre hareket ederdik.
Yeri gelince dinimizin okumaya çok önem verdiğini, ilk ayet olarak “Oku” denildiğini yazar çizeriz de; bir sefer olsun açıp okumayız. Okusa idik görürdük ki Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimde zeytine ve zeytin ağacının yağına dikkat çekerek biz kullarına şöyle seslenmektedir:
“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nur Suresi, 35)
Bugün ilim açık ve net hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde zeytin ve zeytinyağının insan için ne kadar faydalı olduğunu tek tek sıralamaktadır.
Biz bu küçük sütunumuzda onca maddeyi yazmaya kalkamayız. Ama bilgilendirme açısından birkaç tanesini yazarak, zeytinyağının önemine işaret etmiş oluruz diye düşünerek faydalarından bir kaçını yazıyorum.
Zeytinyağı, kalbinizi koruyor, kolesterolünüzü dengeliyor, mide rahatsızlıklarına engel oluyor, teninize iyi bakıyor, saçlarınızı güçlendiriyor... Kısacası size sağlık aşılıyor. Üstelik güzel kokusunu ve lezzetini de esirgemiyor. Zeytinyağı, katı ve sıvı bütün yağlar arasında en kolay hazmedileni... Hatta yemeklerden önce içilirse mideyi ülsere karşı koruyor. İdrar yolları ve safra kesesi rahatsızlıklarının giderilmesini sağlıyor. Beynin gelişimini ve kemiklerin güçlenmesini hızlandırıyor. Bir vitamin deposu olan zeytinyağı A, D, E ve K vitaminlerini içeriyor, dolayısıyla da her yaştaki insanın vitamin ihtiyacını gideriyor. Bu vitaminler sayesinde hücreleri yenileyip, doku ve organların yaşlanmasını geciktiren zeytinyağı, beynin daha uzun süre sağlıklı ve zinde çalışmasını sağlıyor.
Baştaki türküyü hatırlayalım ne diyordu?” “Zeytin Yağlı Yiyemem Aman/Basma da Fistan Giyemem Aman/Senin Gibi Cahile/Ben Efendim Diyemem Aman.” Yani demek istiyor ki “zeytinyağlı yiyen, petrol katkılı olmayan basma giysiler giyen cahildir.”
Şimdi düşünme zamanı. “Zeytinyağlı yiyen, petrol katkılı olmayan basma giysiler giyen cahildir” diyen ama aynı zamanda yardım ettiğini(!) söyleyenlerin mi sözüne itibar etmeliyiz; yoksa, IV. Murat’ın “Yardım almaya alışanlar, gün gelir buyruk almaya da alışırlar.” Sözüne mi?
Ben kararımı verdim. Onların yardımı onların olsun. “Zararın neresinden dönülürse kardır” sözü beklide bu konu üzerine söylenmiştir kim bilir?
Bugünden tezi yok “Zeytinyağlı yiyeceğim” herkese de diyeceğim:
̶ Sizler “Zeytinyağlı” yemeyecek misiniz?
===========================================================================
NOT: Bu yazının yazılmasına sebep olan Üniversite arkadaşım Hasan ARICA ’ya gönderdiği
doğal ev yapımı zeytinyağı için özellikle teşekkür ederim.
Ben oldukça beğendim. Artık kararımı da verdim. Zeytinyağlı yiyeceğim.
Sizlerde doğal ev yapımı zeytinyağından almak isterseniz işte telefon numarası, benden de selam söylemeyi unutmayın olmaz mı?
Hasan ARICA : 0553 384 0967
==========================================================================
YORUMLAR
Değerli Hocam.
Benim çocukluğumda iki adet katı yağ Edirne'den kars'a kadar tüm ülke genelinde tüm evlerde kullanılırdı..Bunlardan biri Sana diğeri de Vita yağı idi. Sana daha çok pilav ve tatlılarda, Vita ise diğer her yemekte kullanılırdı.
Ergenlikten gençliğe adım attığımız yıllarda İstanbul- Bakırköy'e taşındık..Vita- Sana yağ fabrikası oradaydı...İnanın bana önünden geçerken midemiz ağzımıza gelirdi...Öylesine pis bir koku idi ki Kazlıçeşme Deri- Kundura fabrikasının o iğrenşç deri kokuları bile Vita -Sana yağ fabrikasından yayılan pis kokular yanında misk-ü amber kalırdı.
Mısırözü yağına gelince..Bir müddet evet çok reklamı yapıldı ve ne kadar faydalı olduğu anlatılmaya çalışıldı. Bir süre tüm yağları ortadan kaldırıp mısır özüne yöneldik ama öyle zannedildiği gibi millet hep mısır özü yağcısı olmadı...Yani tutmadı mısır özü yağı
Gelelim zeytin yağına:
Prof Dr Canan karatay anlatıyor.
Bu kadıncağız pek çok Avrupa ülkesinde beslenme ve diyet üzerine araştırmalar yapıyor ve de konferanslar veriyor. Şimdi unuttuğum bir avrupa ülkesinde ona her derde deva bir bitkisel ürün sunuyorlar..Ufacık bir şişede ve baya pahalı bir ürün bu. Ürün gerçekten de o güne kadar pek çok hastanın pek çok çeşit derdine çare olmuş...Bununla ilgili filmler, o üründen kullanıp şifa bulan insanlar konuşturuluyor...
Canan karatay bu ürünü merak ediyor ve tahliller yaptırıyor...Sonuç: Bu ürün zeytinyağından başka bir şey değil...Profesöre araştırmalarını daha da derinleştirdiğinde ne görse iyi? Bu zeytin yağları bizim Anadolumuzda köylerde büyük değirmen taşları altında ezdiğimiz zeytinlerimizden elde edilen bildiğin naturel köylü zeytin yağı...
Başka söze gerek var mı?
Zeytinyağlı yiyemem aman türküsüne gelince...Bir lise öğrencisiyken Bakırköyde sahnede okul koromuzla birlikte söylediğim türkülerden birisiydi...Ben de yukarıdaki arkadaş gibi bu türkünün ısmarlama olduğunu sanmıyorum
Selam ve saygılarımla.
Halil Manuş
Türkünün ısmarlama olup olmadığı benim iddiam değil Prof.Dr. Kenan
Demirkol'un iddiası.
Şöyle düşünülünce insanın 2Neden olmasın2 diyesi geliyor...
Selam ve saygımla...
Doğru söylüyorsun sevgili dost! O Marşal (Marshall) planının meyvelerinden bizim köyde Hacalil (Hacı Halil) de sebelenmiş,bir Masaris (Massey Harris) traktör almıştı.Gerçi bir hayrını görmedi, o ayrı mesele.O planlar hayatmızı naylonlaştırdı.Yapaylaştık.Okuma yok,yazma yok.Ağzı açık ayran delisi olduk.Elin adamı da bizi böyle istiyor zaten."Hanı yağma" kültürü bizi buralara kadar getirdi.Hani ilkokullarda Yerli Malı Haftası yapılır ya o bile yadırganır oldu. Halbuki en makbulü kendi yağımızla kavrulmak.Zeytin yağlı yemek lazım da bu türküye de yazık etmeyelim.Bir hasret türküsü.Sipariş üstüne yakıldığını sanmam.Bir yakıştırmadır olsa olsa...
Selam ve muhabbetle.
Halil Manuş
Sayfanıza girip baktığımda hemşeri olduğumuzu öğrenmekle bir kez daha mutlu oldum. Bende Boğazlıyan nüfusun kayıtlıyım. Lise bitimine kadar ordaydım. Sonra askerlik ve üniversite için ayrıldım. Ayrılış o ayrılış. Ancak yılda bir kez de olsa Rahmetlilerin kabrini ziyarete giderim.
Yorumunuza gelince; Öncelikle teşekkür ederim. Türküye yazık etmek istemem elbette ama alıntı yaptığım Prof. Doktor Kenan Demirkol öyle iddia ediyor.
Daha yeni yazılarda yazışmak ümidiyle selam ve saygılar ÇORUM'dan