- 567 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zehra teyze
.....Bir zamanlar komşumuz bir Zehra teyzemiz vardı. Onların Tavuk yokuşu denen yerdeki bağları ilen, bizim bağımız aynı yerdeydi.
.....Bu bağdaki yazın göçtüğümüz ve hepimizin yaz ayları boyunca kaldığımız yazlık evlerimiz, onların ki ile aynı yerde ve yan yanaydı. Onların evi ile, bizim aramızda sadece bir sokak vardı. Sokağın bir tarafında bizimki vardı, öbür tarafında’ da onların evi vardı.
.....Bizim ev iki katlı olduğu için, evimizin üst katından baktığımızda onların tek katlı evlerinin her yeri görünürdü.
.....Biz bu tek katlı toprak evde yaşayan, ve beş vakit namazını hiç geçirmeden kılan Zehra Teyzemizi çok severdik. Sık, sık ya o bizde olurdu, ya da biz gider onlarda olurduk.
.....Bu komşumuz olan Zehra teyzemiz, namazlarını hiç kaçırmadığı için kendini cennetlik biri olarak görürdü ve rüyalarında sık, sık peygamber efendimizi gördüğünden bahsederdi bizlere.
.....Belki de doğruydu ama biz onu çoğu zaman daha da çok sevinsin gördüğü rüyanın etkisinde daha çok kalsın diye bazen kızdırırdık.
.....Zehra Teyze vakit namazlarını bizim evden görünen, evlerinin önündeki sekilerinde kılardı.
.....Ben sanırım çok yaramaz biriydim ki, bu çok sevdiğimiz Zehra teyzemiz, ne zaman evinde namaza dursa ben hemen evimizin üst katına çıkar, oradan Zehra teyzemin namaz kıldığı seccadenin üzerine ayna tutardım....
.....Ben onun önüne doğru ayna tutunca, güneşin kırılan ışınları onun namaz kıldığı seccadeye yansırdı. Çok sevdiğimiz Zehra teyze de bunları namaz kılarken seccadesinin üzerinde görünce namazda kendi üzerine nur yağdığını sanır sevinirdi. Sonra’ da namaz bittikten sonra bizlere onu sevinçle anlatırdı, namaz kılarken nur gördüğünü söyler bunu bizlere gururla anlatırdı.
.....Yine böyle bir ikindin namazı kılarken yine onun seccadesine ayna tutarak onun düşüncesiyle nur yağdırmıştım.
.....Aradan zaman geçmiş bunu bizlere ballandıra, ballandıra anlatmaya başlamıştı. O bunu bize anlattığı sırada yine bir öğleden sonraydı. Hemen cebimden aynamı çıkardım yüzüne doğru tuttum, yüzünde nur sandığı ışıklar dolaşmaya başlayınca, kalktığı gibi eline aldığı pabucu ile beni kovalamaya başladı. Ben hem kaçıyordum, hem de ona gülüyordum.
Tam ondan kaçacağım derken ayağım bir taşa takıldı yere kapaklanıp düşüverdim. Düşünce başımı bir taşa çarpmıştım. Her tarafından kanlar akıyor, yüzüm gözüm kan revan içinde kalmıştı.
.....Zehra teyze beni yakaladı, kulağımdan tuttu gördün mü Allah seni cezalandırdı “Allah sopası ile seni döverek kan revan içinde bıraktı dedi. Hani nerede Allah, sen bana yalan söylüyorsun ben taşa takıldım yere düştüm ve başımı taşa çarptım. Başım ondan kanıyor deyince kulağımı daha çok kıvırarak, Evladım; Allah’ın sopası olmaz, onun mucizesi olur. İşte o senin düşmeni istedi ve sen de düştün işte Allah’ ın sopası budur dedi.
.....Bu olay bana namaz kılan biriyle, asla dalga geçilmeyeceğini onunla alay edilmeyeceğini öğretmişti.
.....Bir küçük çocukluk anısı olarak, bunu ben hep hatırlarım. Nur içinde yatsın rahmetli Zehra teyzem.
22 Ocak 2013
Antalya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.