- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAF DOKTOR
Sizler bu başlığı okuyunca lütfen kötü bir intibaya yer vermeyiniz.Zira bu başlığı mahsustan koydum.Benim bildiğim kadarıyla altın gümüş gibi madenler de bir saflık derecesi vardır.Buna çoğunlukla o madenin ayarı da deniliyor.Belkide saflık derecesini ayar göstergesi ile gösterilmiş olduğundan konumlanmış oluyor.
Şunu anlatmaya çalışayım,hani altın gümüş gibi madenlerde ki saflık derecesini biz insanlar insan oğlu içinde çeşidi bol olmak üzere bir çok sınıflandırmalar yapmışız.
Bunların bu yazımda ki baş konusu saflık.Şimdi saflığın içindeki manaları da burada sıralasam,görülürki saflığın da kendi biçimin de bir çok mana ve şekli şeması var.O zaman ben konumu genişletip şu bizim saf doktor özlüğünü yitirmedne belki de bulandırmadan konuma gireyim.
Adama saf dedim.Adam en az altmış yaşının üstünde.Adam yılların diş tabibi.Zira en az yirmi beş yıldır aile doktorumuz.sanıyorum gözünde biraz bir ayarsızlık olduğu seçilebiliyor,ama mesleğini tam tamamiyle yürütebiliyor.
Yirmi beş yılın üstünde diş rahatsızlıklarından dolayı bu doktora gider geliriz. Şuna da şahit oldum ki,bu mahalle de enaz on diş doktoru var.Ama doktor x denince ilk baş sıralarda ismi geçmektedir.Hem de işinin birinci sınıf ehli biri yani.
Son diş kontrolüne gittiğimde,bir dişimin dolgusunu yaptı.Dolgudan sonra, doktora dedim ki,ağzımda acıma ve yanma olayı var,lütfen bana bir recete yapın da bu ilaçlarımla tadavi olayım.
Doktor bey olur deyip bana bir recetede üç adet ilaç yazıp bana verdi. Doktordan çıkıp eczaneye uğradım ki,ilaçlarımı alayım. Elimde kireçeteyi eczacı hanıma verdim, hanım gitti içeriden üç adet ilacı aldı geldi. Bana bakıp,
----Beyefendi,bu reçetede ki ilaçları sosyal sigortalar ödemez,bunların parasını siz ödemeniz gerekiyor. demez mi.
İlaçlar benim derdim için,muhakkak almalıyım.Ama doktor bey niçin bana geri ödemesi olmayan ilaçları yazdı diyede hayıflanmadım da değil hani.İlaçların parasını cebimden ödeyip gittim evime.
Bir hafta sonra gene revdevum üzerine doktora gittim.Doktor yarım kalan yerlerin bakımını yaptı.Beni masasına çağırıp,başladık sağdan soldan sohbet etmeğe.Yalnız bu anda,benim bazı evraklarımın kayıt işleriyle uğraşmaktaydı doktor bey.
İşte bu sohbet anında,birden geçen hafta ki ilaçlerın durumu aklıma geldi,birden gülerek,
----Doktor bey,sizin bana tam tamamına on iki ero,seksen cent borcunuz var deyiverdim.
Doktor elinde ki işi bırakıp hayretla bana bakıp,
----Nedenmiş benim sana bu borcum? Biraz ciddiyce.
----Hani geçen sefer bana üç ilaç için bir reçete vermiştiniz ya,işte o reçetede ki ilaçları sosyal sigortalar ödeme yapmayan ilaçlarmış:bu üç ilacın parasını ben cebimden ödedim.Niçin bana sigortanın ödeyeceği ilaçları vermediniz de ben cebimden ilaç aldım.İşte bu ceremeyi ben değil sizin çekmeniz lazım dedim.
Adamda birden değişverdi.Bey efendi özür dilerim hiç farkına varmadım.Bir dalgınlık olmuş olacak,deyip ayağını yan tarafından bir el çantası çıkarıp,içinden benim belirttiğim on iki ero seksen cent’ı çıkarıp elime tutuşturdu.Üstelik koskoca doktor bir kaç defa da özür diledi.Eh bende aldım parayı attım cebime.İşte burada ki iki insandaki saflık derecesi.Yorum sizlerin olsun.Ama insanı hiç bir zaman tencereye kazana koyupta pişirmiyorlarmış.İnsan yaşadıkca ağır ağır pişiyormuş.Ama saf ama aptalca. Saygılarımla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.