SEVGİLİ TOPLUM
2- Dişil ve eril olarak doğan biz insan evlatlarını, "kadın ve erkek "olarak sınıflandırıyor ve bizi zorla soktuğun bu kalıpların doğamıza aykırı davranışlarını, tutumlarını duygularını sırtımıza yüklüyorsun. Bir kız çocuğu olarak ben mesela, yüksek duvarları aşmaya cürret ettiğimde, bana erkek çocuğuymuşum gibi davranıyorsun. Fallusu , erkek olmayı yüceltiğin içinde, bana hem açık hem gizli şu mesajı gönderiyorsun: "Bayan olmana rağmen erkeklere biçilmiş işleri en az onlar kadar iyi yaptığın için iyisin, güçlüsün vs." Ammavelakin "Ben bayanım erkek değil" diye ısrar ettiğimde, beni ucube olarak yaftalıyorsun. Hadi, biz kız çocukları erkek çocuklarına göre duygularımızı ifade etmede daha özgür olduğumuzdan da şanslıyız. Peki ya kardeşlerimiz? hiç onların yerine kendini koyup düşündün mü ? güçsüzlüğünü çaresizliğini, mutluluğunu vs. tüm o değerli doğal duygularını,kısacası insanlığını, kendini doğrudan ifade edememenin nasıl bir kördüğüm olduğunu? İçlerinden cesur olanları çıkıp, bir iki kadehle sarhoş olmadan yada ölmeye yazdığı aşklar yaşamadan doğrudan
-" Bu ne laaa tik tak sadece eylem-analiz-düşünce adamı mıyım ben? İşe, aşa, başarıya koşullu at mıyım la ben? Ağlıyorum,çünkü kendimi güçsüz hissediyorum Ağlıyorum, çünkü sevilmek istiyorum. Ağlıyorum çünkü yalnız olmak istemiyorum. Ağlıyorum çünkü taştan değilim. İnsanım ve erkenden kriz geçirirek yaşama hevesi kursağımda kalmasın diye, duygularımı yaşayarak beslenmem gereken bir kalbim var" diyerek içlerinden geldiği gibi duygularını anlatınca onları "kız gibi" güçsüz, aciz , zayıf ve ağlak olmakla yargılıyorsun.Sana bir şey söyleyim mi sevgili toplum, sen güce tapıyorsun. Duygularını bağlamına uygun olarak doğrudan yaşayamadığın için enerjini ihtirasa, iktidar sistemine dönüşüyor. Bunun sebebi de ya birilerini iplemiyorsun yada birileri seni iplemiyor. Öfken korkudan, bil diye söylüyorum. Kardeşlerime kokmadan yaşayabilecekleri bir ortam sunmadığın,bizleri doğayla aramazda göbek bağı olan doğal yanımızdan kopardığın için kızıyorum. Onlar büyüseler bile zorunlu çocuklar olarak kalıyorlar.Ben ve kız kardeşlerim kadınlığımızı bir tarafa atıp zorunlu anneler oluyoruz.
En dolambaçsız insan ilişkisi dişil ve eril iken sen bizleri tanımsız, anlaşılmaz ve korkutucu, iddiacı rakiplere dönüştürüyorsun. sembiyotik bir kaderle yok olma korkusu olmadan değil aşkı, iki birey olarak dostça yürümeyi bile beceremiyoruz....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.