- 751 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ulu Cami
ULU CAMİ
Diyarbakır Ulu Cami.Sur’da.Hz.ömer zamanında 639’da yaptırılmış.O zamanlar şehrin en büyük tapınağı Martoma Kilisesi’nin bulunduğu alana...İçinde iki cami var:Biri Hanefilerin diğeri Şafilerin.Dikkat çekici bir husus.Hanefi akaidine ve Şafi akaidine göre ibadet edilen iki caminin aynı avlu içinde bulunması.İki medrese bulunuyor mekanda:Mesudiye ve Zinciriye Medresesi. Zamanın üniversitesi. Bir şadırvan.Sekiz sütun üstünde.Sibernetiğin babası El Cezeri’nin yaptığı güneş saati de Ulu Cami’nin avlusunda. Avlunun üç ayrı girişi bulunuyor.
Diyarbakır Ulu Camisi’nin son restorasyon çalışmaları devam ediyor.Daha önce de birkaç kez onarılmış. Yıllardır süren çalışmaların bir türlü sonlandırılmaması eleştiriliyor.Restorasyon çalışmalarının üstün körü yapıldığı ileri sürülüyor.Kurban Bayramı’nda yağan yağmur bitirilen çatıdan cami cemaatinin üstüne damlamış.Haliyle "Bu nasıl restorasyon?" sorusu cevabını arıyor.
Ulu Cami’nin avlusu kalabalık.Kimi şadırvanda abdest alıyor.Kimi oturmuş güneşleniyor.Caminin içerisi de loş bir aydınlıkta namaz kılan,Kur’an okuyan cemaatle dolu.Namaz kılan,Kur’an okuyanların yanı sıra sütunların dibine sere serpe uzanmış uyuyanları gördüm.Kimisi de alçak sesle söyleşiyor.Kadın ziyaretçilere kapıdaki görevli başbağı veriyor.Bu poşuyla kadınlar,kızlar başlarını örtüyor. Ondan sonra geziyorlar ulu mabedi.
Ulu Cami’den ayrılırken islamın en eski 5 mescidinden birini görüp incelemenin heyecanını yaşadım.Ulu Cami’nin Diyarbakır için ne derece önemli olduğunu idrak ettim.
Ulu Cami’den sonra Hasan Paşa Hanı’na geldim.Hasan Paşa Hanı’nı Sokullu Mehmet Paşa’nın oğlu Hasan Paşa yaptırmış 1573 yılında.Hasan Paşa o yıllarda Diyarbakır valisi imiş.Çok yakın bir zamanda restore edilmiş.Zeminle birlikte üç katlı bir yapı.Zemin katta iki büyük ahır varmış ki bu ahırlarda 500 at barınırmış.Şimdi bu ahırlar lokanta ve kitapçı olarak hizmet veriyor.Giriş katında geniş bir avlu var.Avlunun ortasında altı sütun üstüne bir şadırvan.Kafeler.Turistik eşya satıcıları ve kuyumcular.Üst katlarda kebapçılar,kahvaltıcılar,nargile kafeleri...Dinlenmek için çok güzel bir mekan.
Yalnız ilk gördüğüm gün hava karlıydı.Avludaki masa ve sandalyeler şadırvanın içine depo edilmişti.Ne hazindi...Geçen gün bir kez daha uğradım Hasan Paşa Hanı’na.Hava güneşli.Masa ve sandalyeler alınmış şadırvandan.Bu kez de büyük bir çöp torbası konulmuş.Bu beni daha çok üzdü.Oradaki esnafın duyarsızlığı içimi acıttı. Şadırvan havuz olmuş.Suyu yok...
Bir an önce suyuna kavuşmalı bu şadırvan.Çünkü Hasan Paşa Hanı’nın vitrininde.Alameti farikası...
Esnafın ve Diyarbakırlılar’ın duyarlı olması gerek.Kültür mirasımıza sahip çıkmalıyız dostlar...Onlar bize ata yâdigârı!