- 1202 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR GARİP AŞK 1
BİR GARİP AŞK
Daha sekizinci baharıydı ömrümün., Oyundan başka birşey düşünmeyen küçük bir kızdım ozamanlar. .oyunların mızıkçı kızı..Annem kendisi dikerdi rengarenk,cıvıl cıl, fırfırlı, cepli, çiçekli, kirazlı birbirinden güzel elbiselerimi.O elbiselerle daha bir güzelleşir, daha çok şımarırdım.
Bir aşk!Aşkın yüreğime düştüğünde sekizinci baharındaydım ömrümün,daha çok acemisiydim bu dünyanın.Korkmadım bırakırken yüreğimi aşk a. Aşk mıydı bu, aşk neydi ki? nerden bilecektim bu kalp çarpıntısının aşk olduğunu ve senelerce ateşinin bir an bile sönmeyeceğini.
Teyzemlerin evi çok yakındı bize.Tek başıma gidip gelebiliyordum.Teyzemin çocuklarıyla oyun oynayabilmek için sık sık gider gelirdik birbirimize.Yine o günlerden bir gün.Çok iyi hatırlıyorum sıcak bir haziran günüydü. Okullar kapanmak üzereydi.Nasılda sabırsızlanıyordum karnemi alacaktım, okul tatil olacak ve daha çok oyun oynayabilecektim.Sokaklar, caddeler, parklar şimdiki gibi kalabalık değildi.Özgürce koşturup duracak, saatlerce bisiklet üzerinde uçacaktık.O sabah annemle birlikte gitmiştik teyzemlere.Siyah önlüğüm, beyaz yakam,kurdaleli saç lastiğim,çantam her şey yanımızdaydı. Orda giyindim okul giysilerimi, Kuzenimle birlikte birbirimize şakalar yaparak, koşup kovalayarak okulun yolunu tutmuştuk.Birden... aniden duruverdim,birşeye çarpmıştım, yada birine. Ne olduğunu anlayamayacak kadar coşkulu koşuyordum çünki.durdum kendime geldim ve başımı kaldırdım ve gözlerini gördüm.Kapkara...Biraz kızgın, biraz tebesüm dolu kapkara bakışlar.Hiç birşey söyleyemeden, hiç bir şey yapamadan donup kaldığımı hatırlıyorum. O da susuyor hiç birşey söylemiyordu.Koca bir ömür yaşadım sanki o birkaç saniyede.Keşke hep öyle kalabilseydim.Kuzenimin yanıma gelip ne oldu diye sormasıyla kendime geldim.Aslında o andan sonra birdaha hiç kendime gelemeyecektim.Sonradan öğrendim o sene liseyi bitirmiş.Üniversite sınavlarını kazanamayınca babasının işyerinde çalışmaya başlamış.İyikide böyle olmuş diyordum içimden.Yoksa......
Artık oyun oynamak için değil sadece o kapkara gözlerle birdaha karşılaşabilmek umuduyla gidiyordum teyzemlere,,Bazen görüyordum , bazen de olmuyordu orda.Ne çok değiştirmişti bu çarpışma anı hayatımı, beni. Artık hiç birşeyden zevk almıyor, oyun oynamıyordum. Oynasam bile nerede o eski şımarık mızıkçı kız?Tek düşündüğüm birdaha bir daha görebilmek o kapkara gözleri, her saniyeyi bir ömür gibi yaşamak..Bir kaç yıl kendi kendime yaşadım bu duyguları.
Ortaokulun ikinci yada üçüncü sınıflarıydı, Arkadaşlarım, kuzenlerim aşık olmaya başlamışlar,hep anlatıyorlardı neler hissettikeri.Ya ben, ben neler hissediyordum, ne hayaller kuruyordum. her gün, her gece tek yaptığım tek düşündüğüm oydu... kimseler anlayamazdı anlatsamda.O çarpışma anını ve ondan sonra binlerce kez gözlerimizin buluşmasını, o anda nereye kaybolduğunu bilemediğim dünyada ayaklarımın yerden kesilişini, kalbimin nasıl attığını, anlatmak mümkünmüydü.Düşünüyorum hissettiklerimi kendime bile anlatamıyorum.
Yine bir tatil.yazlıktayız bütün aile, bütün kuzenlerim.Yaşlarımız hep yakın birbirine, birer ikişer yaş fark vararamızda.Sıcak yaz akşamlarında geç vakitlere kadar oturur, kimi zaman oyunlar oynar kimi zaman sohbet ederdik.Aşklarını anlatırlar beni kızdırırlardı,Sen hiç kimseyi sevemezsin diye. Evet derdim içimden’ben ondan başka hiçkimseyi sevemem’.Sonra bir gün nasıl olduysa bende seviyorum, benimde sevdiğim var diye çıkabildi ağzımdan birkaç cümle.Bir anda başıma toplanan on kişilik bir kalabalık ve ardı ardına gelen sorular.Sadece bu kadar deyip susmuştum.Atıyorsun yok öyle birşey deyip dağılmışlardı başımdan.Seviyorum,aşığım demek çok güzel bir duyguydu, tekrar tekrar söylemek istiyordum haykıra haykıra hemde tanıdık tanımadık herkese.SEVİYORUM, AŞIĞIM.
Yıllar geçiyor ben büyüyordum,o büyüyordu.O na olan sevgim aşkım biz hep beraber büyüyorduk.
Liseye başlamıştım.Artık kuzenlerim inanmışlardı birini sevdiğime.Başka türlü açıklanamazdı zaten benim garip hallerim, uzaklara dalışlarım.Okul evimize epey uzaktı. Hiç istemediğim halde bazen babam götürüp getirirdi.O günlerde o gözleri görme ümidim hiç olmazdı.Bazen dolmuşla dönerdim okuldan, evden iki durak önce inerdim onu görmek için. Bazende kilometrelerce yürürdüm eve kadar.Bu bir anlık gözgöze gelmeler okadar çok şey yaşatıyodu ki bana daha fazlasında gözüm olmamıştı hiç, korkuyordum yada bu bir bakışın olağan üstü etkisi böyle ise onunla konuşmak, ona dokunmak...yok yok kaldıramazdım bu kadarını.
Resim öğretmenimiz eve ödev vermişti, Atatürk portresi çizmeliydim. Oysa ben, ona şiirler yazmaktan, onu düşünmekten başka bir şeyle uğraşmıyordum ki.Bu hal üstüme yapışıp kalactı yıllarca.Hep o sessiz, sakin, iyi huylu,hiç bir çılgınlığı olmayan,söz dinleyen kız olacaktım herkesin gözünde.Kimse bilemezdi, anlayamazlardı oysa içimde kopan fırtınaların şiddetini.Bütün ödev ve çalışmalarımı yaptığım gibi resmimi de okulda alel acele çizmiştim.Aklımda sadece onun gözleri vardı. Çok güzel resim yapardım, sınıfta herkes beğenir, öğretmenim hep en yüksek notu verirdi resimlerime. Ama o gün bütün arkadaşlarım dalga geçmişlerdi çok komik olmuş diye.Zeki bir kızdım, hiç çok fazla çalışmama gerek olmadan hep yüksek notlar alan başarılı bir öğrenciydim. Severdi öğretmenlerim beni, ödev yapamadığım yada soruların cevaplarını bilmediğim zamanlarda hiç kızmazlardı bana. Kıskanırdı arkadaşlarım bu durumu, o yüzden o gün resmimin güzel olmayışı onları çok mutlu etmişti.Öğretmen sınıfa gelip ders başlayınca ilk kez umurumda değildi alacağım düşük not.Sırayla herkes resmini götüryor öğretmenin masasına, öğretmen resme bakıyor ve not veriyordu. Sıra bana gelmişti. Resmi görünce gülmeye başladı öğretmen, zaten resmi görmüş olan arkadaşlarımda.Utanmıştım biraz.AMA...gözlerimin içine baktı ve ’Atatürk ün gülümseyen resmi çok az biliyormusun, ve bir gülüşün O na bukadar yakışacağını hiç düşünmemiştim’ dedi. Yine en yüksek notu almıştım.İçimde zafen kazanan bir ordunun coşkusu vardı.Eve yürüyek mi uçarak mı gittim bilemiyorum. Eve mi dedim?.O na ...O bir çift kara göze...
Köşe başında orda duruyordu, mağazanın kapısında ayakta, sanki benim gelişimi bekliyordu. O bana yeten kısa süreli bakışmalar.Gözlerimin içine bakıyordu artık o da.İşte ilk kez ogün ilk kez gülümsemiştik birbirimize.Bir gülüş bir bakışa bu kadar mı yakışırdı.Nasıl tatlı nasıl dayanılmaz bir enerji, bir şimşek çakmıştı içimde...UNUTULMAZ....
Sanki artık benim gelişimi bekliyordu, oturuyorsa ayağa kalkıyor, içerdeyse hemen dışarı çıkıyordu ve birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk bir saniyede saatlerce, dakikalarce....Çok mutluydum çok...ANLATILMAZ.
Böyle sürüp geçti yıllar.Lise bitmiş üniversiteye başlamıştım.Halen aramızdaki ilişki sadece bakışmaktan ibaretti ama onu çok sevdiğimi annem biliyordu.Kızmıyordu, zararsız görüyordu bu aşkı belkide...Ben yine ona binlerce şiirler yazıyordum hergece.Milyonlarca kez buluşmuştu gözlerimiz ama biz tek Kelime bile konuşmamıştık daha.
Sık sık hastalanıyordum o günlerde.Şiir yazdığım geceler artık hastane acillerinde geçiyordu.Pek çok doktor bulamamıştı hastalığımın ne olduğunu..Ve her geçen gün daha da çok artıyordu ağrılarım.Üniversitenin birinci yılında ben yine aynıydım. Sessiz sakin kendi halinde, çok konuşmuyordum, sınıf arkadaşlarımın çoğunun adını bile bilmeden taşıyordum evden okula okuldan eve aşkımı-sevdamı ve ne olduğunu bile bilmediğim bir hastalığı.Hergece onun hayali ile dalıyordum uykuya...Ve yine her sabah onun hayali ile uyanıyordum.
Ve halen hiç konuşmamıştık onunla.Ama hakkında heşeyi biliyordum.Sevdiği yemekleri,sevdiği müzikleri.O hiç benim yanımda olmamıştı ama tesadüfler hep onun yakınlarını, arkadaşlarını yolluyordu yanıma.Orta okulda sınıf arkadaşım olan kardeşinden öğrenmiştim askere gidişini. Asker yeminini nasıldı bir çırpıda ezberlemiştim.Lisede teyzesinin kızınndan öğrenmiştim halı sahada ayağının kırıldığını.Yoksa onu görememenin acısına, nerede olduğunun merakına ve endişesine nasıl dayanabilirdim ki? Üniversitede grup arkadaşlarımın içinde onu dinlemenin mutluluğu...Nekadar mükemmel nekadar iyi biri olduğunun anlatılışı...Gurur duyuyordum onunla ve onu sevdiğim için kendimle.
Sonra...
Dalıp gidiyordum düşüncelere...ya O! O biliyormuydu benim adımı...sevip sevmediğim şeyleri, hayallerimi, düşlerimi....
.
.
.......
YORUMLAR
Çok güzel, duygu yüklü, masum bir aşk öyküsü.
Ama yarım kalmamalıydı bence.
Sonuç eksik kalmış sanki.
Tercih sizin tabii.
Selam ve saygımla...
Ela Yemşen
bir garip aşk adlı diğer yazım, bir garip aşk 1 in devamıdır...hikaye bitti yarım kalmadı yani...okumak isterseniz sonu diğer yazıda...
Ela Yemşen
saygılar...
Ela Yemşen
bir garip aşk adlı diğer yazım, bir garip aşk 1 in devamıdır...hikaye bitti yarım kalmadı yani...okumak isterseniz sonu diğer yazıda...