SENEDE BİR GÜN
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
Hazreti Havva’dan başlar bu hikaye,eğe kemiğimizden sonra.Hep ikinci olmanın zahmeti ve eziyeti sembolize etmiştir kadınları.İkinciyi geçen kaçıncı olur zeka sorusunun cevabına binaen asla birinci olmazlar.Olamazlar asla.Bu böyle kazınmıştır beyinlere.Çentik atılmıştır ruhlara.Eksik etek,aklı kısa,eli hamurlu diye..
Oysa oysa bir annenin toplum için önemini anlatacak kelime yoktur.
Oysa genç bir kızın gözlerindeki parıltı hiçbir gözde yoktur.
Oysa yaşlı bir ninenin dilindeki ağıt hiçbir dilde yoktur.Ama görebilen,ama gördüğünü idrak edebilen,ama idrak ettiğini fiiliyata dökebilen kaç kişi var? Sorarım a dostlar?
Siz kadınlar kendi ayaklarınızın üstünde durduğunuz gün bu toplum adam olur tam hakkıyla.Ve geleceğe daha güzel bir bakış açısıyla yelken açabiliriz o vakit.Ve umuda ve barışa ve kardeşliğe ve güzelliğe sizinle kol kola,yan yana dört nala gidebiliriz.Yere tükürmeyen bir toplum için ortaya çıkın, küfür etmeyen bir toplum için meydana çıkın,kavga etmeyen bir toplum için varlığınızı hissettirin.Bağırmayan bir toplum için kendinizi gösterin.Bugün için lazımsınız, yarın için elzemsiniz.Birimiz için gereklisiniz,hepimiz için vazgeçilmezsiniz.Yetimler için cansınız,öksüzler için yüreksiniz,hastalar için ilaçsınız, dullar için evsiniz, acizler için şefkatsiniz.Haydi kadınlar,ortaya çıkın.Varlığınızı toplumun iliklerine sinene dek hissettirin.Bu memleketin buna ihtiyacı var.Bu memleketin ayakta durabilen,kendini ifade edebilen,evladını bil hakkın yetiştirebilen,okuyabilen, yazabilen kadınlara acilen ihtiyacı var.Anonsa gerek yoktur sanırım.Bunun için senede bir günü beklemeye de tahammülünüz olmasın.Gün sizin.
Ülkemin kadınları,bölgemin,ilçemin kadınları.Farkında mısınız?Gün sizin;kutlu olsun,mutlu olsun hepinize.İyi ki varsınız.
Yeni gelinler konuşmaz büyüklerin yanında.Yemez,içmez, gülmez.Ölü desek uyar sanırım.Yolda yürürken arkasından yürür kadın erkeğinin.Kaybolmasın sakın,amanın aman.Kaçırmasınlar sonra?Yanında yürüse kıyamet kopar.Erkeğin tapusundadır kadın.Bir taşınmaz arazi gibi;tarlayı sürendir oysa.Bir ev gibi;oysa evi ev yapandır.Ocağı yakan gibi;ocak yapandır kadın.La havle…
Kadın konuşamaz,asla itiraz edemez,hele son sözü hiç söyleyemez.Ne haddine!Beyler beyi,ağalar ağası dururken.Racona halel mi getireceğiz bu dakikadan sonra.Yeri geldi mi severiz, yeri geldi mi çakarız.Ayda yılda bir de olsa çiçek alırız.Bazen de:”Zaten çiçek gibidir.”der kendimizi kandırırız..Çiçek susuzluktan kuruyup solmaya başlar,rengini kokusunu hercailiğini yitirir.Sonra bir posa gibi kenara atarız ahkam keseriz.Kadının vazifeleri diye hükümler veririz.Kadının adı var diye rahmetli Duygu Asena’yı okuruz sonra feminist diye.
İşi çocuk yapmaktır ilkin.Sonra çocuklara bakmaktır.Daha sonra üst başları yıkamaktır.Eee daha sonra yemek yapmaktır.Dahası var mı?Hayvan varsa evde onlarla uğraşmaktır.Yetmedi sonra tarlada çalışmaktır.Daha sonra ölmektir.Zamanı kalırsa.Ya gençliği,letafeti,cevvallığı,ceylan bakışlılığı.Bu dünyada yaşamışlığı yoktur zannımca.Bir kadındı geldi gitti.Allah rahmet eyleye.
Ya okumuşluğu?Boş ver kadınların gözü açılmasın saltanat elden gider.Ya annelikleri.Ya şefkat.Ya güzellikleri.Bırak kalsın.
Yokluğu şekerli tereyağı gibi sac ekmeğinin üzerine katık yapan kadınlarımız vardır.Sakızını başına örttüğü yazmasının üstüne yapıştıran kadınlarımız vardır.Aç kalmış anneler bilirim.Yeterince beslenemediği için bebeciğini emzirememiş anneler bilirim.Bebeklerinin altına aynı bezi günde beş kez yıkayıp takan anneler bilirim.
Yeni gelin imajını zedelememek için büyüklerinin yanında konuşmayan,gülmeyen,yiyip içmeyen kadınlarımız vardır.
Hafta sonları içi çamaşır dolu leğenlerle ve topaçlarla Ohi’nin, Kalecik’in kirli sularında büyük bir ailenin çamaşırlarını yıkamakla elleri deterjanlı kadınlarımız vardı.Deterjan kokulu kadınlarımız bir güzel parfüm kokusuna hasret yetişen.Elleri tezek kokusuyla hem dem olan annelerimiz ,ninelerimiz halen yaşamaktadır bu coğrafyada.O öpülesi elleri kışın soğuğunda çatlamış,yazın sıcağında nasırlaşmış.Saçımızı okşasın o eller.Emeğin izidir o nasırlar.O çatlaklar merhemdir insanlığımıza.O çatlaklar alın teridir.Helal olsun size kadınlarımız,helal olsun.
Teyzem sırf erkek çocuklarla okula gidip geliyor diye alıkoyulmuş okul yolundan.Okul ki kadınlarımızın hiç uğramadığı,uğratılmadığı ateşböcekleriymiş.Gecenin karanlığını,memleketin karanlığını aydınlığa çeviren.Belki okusalardı daha farklı olurdu halimiz.Belki uzaya gitmiştik,belki füzelerimiz olurdu Ay’dan öteye giden.Roketlerimiz olurdu bu coğrafyayı koruyup kollayan.Ama onlar el işi yapmışlardır en güzel dönemimde çocukluklarının ve ilk gençliklerinin eğitime ayrılması gereken zaman diliminde.Dantelden bir toplum,çeyizden bir toplum olup çıkmışız.Kızlarımız ne kadar evde kalsa ,okuldan ne kadar uzak tutulsa o kadar iyidir anlayışı bir karabasan gibi sarmış dört yanını memleketin.Bugün çeşitli kampanyalarla, desteklerle bunu kırdık alimallah.İlerisi aydınlık biraz daha.Tünelin ucundaki ışık görünüyor artık.Babalar kızlarını okusun diye ,iş güç sahibi olsun diye ellerinden tutarak okutuyorlar.Umutluyuz düne nazaran bugün.Çünkü yarının anneleri okuyor,çünkü yarının anneleri öncenin acılarını silip atacak bir kalemde.Çünkü yarının kadınları özgüvenlerini kazanmış,kendi ayakları üzerinde bir heykel gibi duracak.Selam size,hürmet size,iltifat size bugün.
Halen memleketin güneş girmeyen mıntıkalarında kızlarımız çocuk yaşta satılıyor başlık parası adı altında .Bilmem hangi adamın kaçıncı karısı olmak üzere.Ağırıma gidiyor,o baba o parayı nasıl yer,nasıl yutar lokmasını gönül rahatlığıyla.İşte kanayan yaramız bu .Töre adına vurulur kızlar suçsuz bir şekilde hem de.Erkekler sütten çıkmış ak kaşık!
Hangi can kıyar yavrucağına.Hangi baba kalemi kırar ölüm üstüne.Yüreğim yırtılıyor.
Karacaoğlan haykırır Toroslar’dan kadınlara.Yeni açılmış gül der,Şeker şerbet der,Süzülmüş bal der,zülüf der, ak gerdan der,boyu servi der.Mazmunlarını döker ortaya, en güzel teşbihlerini.Nazım kanayan yaraya dikkat çeker.Değer verilmeyen,sevilmeyen kadınlarımız için;”Ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen.” diye.Tevfik Fikret ise “Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.” diye kadınların sefilliğinin toplumun değerlerini nasıl yerle bir edeceğini anlatır bizlere.Orhan Veli şuh halini kaleme alır kadının:”Ne atom bombası,Ne Londra Konferansı,Bir elinde cımbız,Bir elinde ayna,Umurunda mı dünya!” diye.Özdemir Asaf ;Hepinizi öyle seviyorum ki diye başlar kadınlar adlı şiirine.Cemal Süreya ;”Ödevleri yenilmek olan hep,Bıçakla kemik arasında ,Susmakla ağlamak arasında.” diye haykırır kadınlar için.Hilmi Yavuz ise; Doğu’nun Kadınları der. “ Onlar hüznü bir çeyiz,
Çileyi ince bir nergis
Ve gülerken bir dağ silsilesi taşırlar
Ve birer acıdan ibarettirler kayıtlarımızda.” diye betimler kadınlarımızı.
Ah,kimselerin vakti yok/Durup ince şeyleri anlamaya diye bağırırken Gülten Akın, bizler de son sürat giden arabamızı durdurup senede bir gün de olsa yolun kenarındaki gülleri koklamaya çalışıyoruz.
Senede bir gün de olsa gününüz kutlu olsun kadınlarımız.
Senede bir gün de olsa.Senede bir gün.Bir gün.Anlayın halimizi ,kusura bakın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.