- 1809 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ELAZIĞ VE HARPUT'TAN YETİŞEN ÜNLÜLERİMİZ-1
Hacı Hayri bey.
Harput’a bağlı Hoğu (Yurtbaşı) Köyü’nde 1860’ta doğmuştur. Hacı Hafız Mahmud Efendi’nin büyük oğludur. 14 yaşında iken babası Mahmut Efendi ile beraber Hac’ca gider. Tahsilini bitirdikten sonra 1875 yılında İstanbul’da Vakıflar Bakanlığı Mektubi Kalemi’nde işe başlar. 1879’da Harput’a gelir, Elazığ’da hakim vekilliği, zabıt katipliği, idare meclisi başkatipliği Musul ve Diyarbakır mektupçuluğu gibi görevlerde bulunur. Daha sonra memuriyet görevinden azledilir. Göreve dönmek için yaptığı müracaatlar sonuçsuz kalır. İçkiye düşkünlüğü gittikçe artar. Bu arada hastalığı da ilerler, tedavi için İstanbul’a gider, Fransız Pastör Hastahanesi’nde iken 1910 yılında vefat eder.
Hacı Hayri Bey de Fuzuli, Nedim, Nabi, Rahmi-i Harputi, Osman Nevres, Muallim Naci’den etkilenerek şiirler vücuda getirmiştir diyebiliriz. Muallim Naci’nin bir şiirini tahmis ederken bu özelliğine rastlıyoruz:
“Her melal abadı nüzhetgaha tahvil eylerim
Gittiğim her yerde bir meyhane teşkil eylerim
Olsa gam gönlümde zevk u şevke tebdil eylerim
Âlemi bir âlem-i asude tahyil eylerim
Nerde olsam kendime bir neşve tahsil eylerim”
Akif Paşa’nın Adem Kasidesi’nde yer alan yokluk fikirleri, divan şiirinin doğu yakasında yer alan Hacı Hayri’de de vardır.
“Dünya da fenadır bu fena herkese sari
Ahkam-ı adem cümle ekalimde cari”
Ömer Hayyam gibi kendi iç âlemini aksettiren hislerini de şu beyitlerde tespit edebiliriz.
“İstekle değil içtiğimiz bade velâkin
Hicr ateşini zehr ile söndürmek içindir
Mey neş’eye de keyfe de mahsus değildir
Erbab-ı gamı belki tez öldürmek içindir.”
Yine Şeyhi’nin Harname’sindeki beyitlere ve söyleyiş biçimine uygun mısralarına tesadüf ediyoruz:
“Yükletirdi yükü gayetle ağır
Sırtı üstünde açılırdı yağır”
1645-1712 yıllarında yaşayan Urfalı Nabi’de ilk defa gördüğümüz “olaydı” redifli manzume, Harputlu Rahmi’nin de dikkatini çekmiş ve aynı kafiye ile o da bir manzume yazmıştır. Sekiz beyit olan şiirin son beyti şöyledir:
“Rahmi gubar olursam payine yüz sürerdim
Ey Kaş kuy-i yare cismim türab olaydı”
Nabi ile başlayan “olaydı” redifli gazel veya manzume yazma alışkanlığı, Harputlu Rahmi, Osman Nevres, KöseSefer-zade Hacı Raşit Efendi, Şeyh Saadeddin (Sadi) Efendi, Yozgatlı Hüzni, Fikret MEMİŞOĞLU, Şeref TAN, Orhan KOLOĞLU, Ziya ÇARSANCAKLI (Fakiri), Dr. Ali ÖZTÜRK, Mustafa ASLAN, Hüsamettin SEPTİOĞLU ve Hacı Hayri Bey’de de görülmektedir. Şairimizin şiirinin tamamını buraya almak istiyorum:
“Sinemde bir tutuşmuş yanmış ocağ olaydı
Zülfün karanlığında bezme çerağ olaydı
Meyhaneler kapısı bahtım gibi kapansın
Rindane bade içmek sensiz yasağ olaydı
Deşt-i cünun içinde gezmezdi böyle gönlüm
Giysuların kemendi boynumda bağ olaydı
Terk-i cünun ederdi Leyla gamıyla Mecnun
Bir gün yüzün göreydi alemde sağ olaydı
Gülşen-seray-ı hüsnün bir ah ile yıkardım
Kanun-ı aşk içinde cüz’i mesağ olaydı
Efsaneler yazardım sevda-yı aşka dair
Gamdan dilimde Hayri hal-i ferağ olaydı”
Bu şiir Harput’ta ve İstanbul’da iki ayrı makamda bestelenmiş ve okunmaktadır.Hayri’nin eserleri:
Numune-i Muharrerat-İstanbul. 1900
Salname-i Vilayet-i Mamuratü’l-Aziz. 1890
Manon Lescout. Roman Tercümesi
Hatıra-yı Ahd-i Şebab. İst. 1885
Hatıra-yı Aht-i Şebab isimli eser üzerinde İbnü’l-Emin Mahmut Kemal İNAL’ın, Fikret MEMİŞOĞLU’nun, Zülfü GÜLER’in makaleleri, M. Naci ONUR’un makale ve ona ait eseri olmakla beraber aynı eser A. Rıza ALP ve Hadi KOÇDEMİR tarafından 1950 yılında Türk harfleri ile basılmıştır. Hayret Yıldız, Harputlu Hayri, Hatıra-yı Aht-i Şebab, Diğer Şiirleri, Mensur Eserleri ismiyle basılmamış yüksek lisans tezi hazırlamıştır. (Kayseri 1992) M. Naci ONUR da şairin bütün şiirleri içinde bulunduğu Haputlu Şair Hacı Hayri Bey isimli eseri 2004 yılında yayımlamıştır.
ABDÜLHAMİD HAMDİ
(1830-1902) Müdderis ve yazar. Harput’ta doğdu. Tanınmış müderris ve yazarlardan Ömer Naimi Efendi’nin oğludur. Harput’ta Kamil Paşa Medresesinde öğrenim gördü. Aynı medreseye müderris oldu, çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Yapıtları: Nüzhet ül-ahdan fi Haşiye-i Tuhfet ül-ihvan (Arap gramerine dair “Avamil” şerhi), nesayic ül-ebkar fi Haşiye-i Netayic ül-efkar, Divançe-i Aşar. Bir bölümü basılmış, 14’ün üstünde yapıtı vardır.
ABDÜLHAMİD HAZMİ (Kanbalakzade)
(1856- ?) Şair. Harpu’ta doğdu. Medrese öğrenimini icazet almadan bırakarak memurluğa geçti. Yargıçlık, öğretmenlik, harput Belediye Başkanlığı yaptı. Aruzla yazdığı şiirlerini Eser_i Hazmî adlı yapıtında topladı.
ABDÜLLATİF LÜTFİ
(1842-1914) Müderris. Harput’ta doğdu. Harput ve Fatih (İstanbul) mereselerinde öğrenim gördü. Bayezid Medresesi müderrisliğinde, Darülfunun öğretmenliğinde bulundu. Yapıtları: Tenkih ül-kelâm fi Akaid-i Ehl ül-İslam (İstanbul, 1909, 2.basılış, 1912), Maviza-i Abdüllatif.
İBRAHİM LEBİB
(1839-1902) Öğretmen, şair. Harput’ta doğdu. Medrese öğrenimi gördü. İl merkezindeki okullarda ve askeri Rüştiye’de dil, Arapça, mantık, matematik, gibi dersler okuttu. Aynı zamanda hattatlığıyla tanındı. Yapıtları: Mizan ül-âdil Eser-i İbrahim Lebib (Matematikle ilgili olan bu yapıt Mamüret ül-Aziz il basımevinde taş baskısı olarak basılmıştır), Neşr ül-karaiz Şerh ül-feraiz (Mirasla ilgili bu yapıt elyazması ve Arapça’dır. Ayrıca aynı yapıtı, Türkçe ve manzum olarak şerhetmiştir.
İSHAK HOCA
(1803-1891) Bilim ve din adamı. Perçenç Köyünde doğdu. Harput ve Fatih (İstanbul) medreselerinde öğrenim gördü. Harput Meydan Camisi Medresesinde ve Fatih Medresesinde müderrislik, Darülmaarif’te hocalık yaptı. İstanbul ve Mekke’de çeşitli görevlerde bulundu. Yapıtları: Şems ül-hakika, Ziya ül-kulüb (bu iki yapıt İncil ve Tevrat’taki değişiklikleri, tahrifleri ortaya koymaktadır), Zübde-i İlm-i Kelâm, Esile ve Ecvibe-i Hikemiye, Miftahûluyun, Esile ve Ecvibe-i Mecmuat ül-kavaid, kaşif ül-esrar.
MEHMED KEMALEDDİN
(1886-1936) Din adamı, yönetici, şair ve yazar. Harput’ta öğrenim gördü. Daha sonra müderrislik, müftülük, mahkeme üyeliği, öğretmenlik yaptı. Bir bölümü basılmış, çok sayıda yapıtı vardır. Yapıtlarından Bazıları: Ülvet-i İslamiye, Makale-i Edebiye, Mülahaza-i Edebiye, Hayr-i Ümmer, Miftah-i Harabat, Talim-i İnşa, Kavaid-i Edebiyat, hallüvezaif, Avaid ül-fuhûm, Nat-ı Şerif, Tahmis-i Gazel-i hakani, Kaside-i Aşk. Bunlardan başka çok sayıda tarih düşme, gazel, tahmis, açıklama ve çevirisi vardır.
ÖMER NAİMİ
(1801-1882) Müderris, yazar. Harput’ta doğdu. Harput, Antep ve kayseri medreselerinde öğrenim gördü. Harput’ta müftülük ve müderrislik yaptı. Dinsel yapıtlar yanında şiirler de yazdı. Yapıtları: Rübû Şerhi, kaside-i Bürde Şerhi (Mamüret ül-Aziz’de kurulan ilk basımevinin –resmi il basımevi- taş destigâhta basmış olduğu ilk yapıttır), Kaside, manume-i Naima (Çemişkezekli Mustafa Raci tarafından derlenip Elaziz’de bastırılmıştır).
RAHMİ HOCA
(1802-1884) Şair. Harput’un Hoğu Köyünde doğdu. Harput, Diyarbekir, Antep ve Kayseri’de öğrenim gördü. Yapıtı: Divan-ı Rahmi Harputî (Şair Hacı Hayri tarafından düzenlenerek 1886’da Namüret ül-Aziz Basımevi’nde basılmıştır).
REŞAT İZBIRAK
(1911- ) Coğrafyacı. Harput’ta doğdu.İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümünü bitirdi. Almanya’da doktora yaptı.DTCF’de doçent ve daha sonra da Fiziki Coğrafya ve Jeoloji Kürsüsünde profesör oldu. Türk Ansiklopedisinde Türkiye Coğrafyası ile ilgili çok sayıda yazısı çıktı. Yapıtları: Akdağ ile Güneş Çevresinde Jeomorfoloji (1944), develi (1953), Cilo Dağı, Hakkâri, Van Gölü (1951), Coğrafya terimleri Sözlüğü (1964), Jeomorfoloji (1969), Türkiye-I (1972), Türkiye’nin Jeodemografik haritası...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.