- 648 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ZÜBEYDE HANIM'I ANMA GÜNÜ
TÜRK ERKEĞİ İLE BİRLİKTE; CUMHURİYETİMİZİ, ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNİ KORUMA VE KOLLAMA GÖREVLERİNİ ÜSLENMİŞ OLAN CUMHURİYET KADINLARININ SESİNİ, EN GERÇEKÇİ, ANLAMLI VE GÜR BİR ŞEKİLDE DİLE GETİREN, CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ ANTALYA ŞUBESİ BAŞKANI SAYIN MELAHAT ATALAY’IN, 14 OCAK 2013 GÜNÜ YAPTIĞI KONUŞMAYI PAYLAŞMAKTAN BÜYÜK ONUR DUYUYORUM.
DR. SADIK ÖZEN
ZÜBEYDE HANIM’I ANMA GÜNÜ 14 OCAK 2013
CUMHURİYET KADINLARI ANTALYA ŞUBESİ BAŞKANI
MELAHAT ATALAY
“EY KAHRAMAN TÜRK KADINI !.. SEN YERLERDE SÜRÜNMEYE DEĞİL , OMUZLARDA YÜKSELMEYE LAYIKSIN.”
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Bugün ölüm yıldönümü nedeniyle Türk anasına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’a saygılarımızı ve minnetlerimizi sunmak için toplandık.
Atatürk, “Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri evlatlar sayesinde olmuştur” demiştir.
Zübeyde Hanım, tüm Türk Milleti’nin kıymetli anasıdır. Onun yetiştirdiği “seçkin” evlat M. K. Atatürk, yalnız Türk Milleti’ne değil, ezilen ulusların önder kabul ettiği bir bağımsızlık savaşçısı, devrimci, asker ve devlet adamıdır.
Annesine son derece düşkün olan M. Kemal vatan için savaşırken annesiyle tam üç sene görüşememiştir. Oğlu idama mahkum edilmiş, vatan haini olarak suçlanmış, cephelerde ölümle burun buruna gelmiştir. Bu müddet zarfında Zübeyde Hanım oğlunun sağlığı, varlığı ve Türk Milleti’nin başarısı için kıldığı her namazda dua etmiş, ancak her Türk anası gibi M. Kemal Paşa’ya ve Türk Milleti’ne karşı olan inancını asla yitirmemiştir.
Zübeyde Hanım, oğluyla ancak Milli Mücadelenin sonuna doğru Ankara’da bir araya gelebilmiştir. Oğlu, adı henüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkanıdır.
Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923’te, tedavi amacıyla gittiği İzmir’de 60 yaşında vefat etti. Ruhu şad olsun !.. Biz bugün Zübeyde Hanım’ı anarken, aslında Zübeyde Hanım’ın yetiştirdiği oğlu Mustafa Kemal’i anmak zorundayız.
Cumhuriyet Devrimi’nin bütün yurttaşları için kazanımları vardır. Ama biz kadınlar yönünden daha özel bir yanı var. Devrim yasalarının en önemlisi olan”Medeni Yasa” bireylere yurttaşlık hakkını getirirken kadına da “insan olma” hakkı getirdi. Bugün eğer bizi Cumhuriyet Devrimleri’nin gerisine doğru çekmeye çalışan, durdurmak isteyen,ya da yok etmek isteyen bir anlayış ve bir siyasi kavrayış var ise ve bu siyaset iktidarda ise bizim, biz kadınların hassasiyetinin iki katı olması gerekiyor.
Biz sadece yurttaş olma hakkını kaybetmeyeceğiz, birey olma hakkını da kaybedeceğiz.
Kaybettiğimiz değerlere her gün bir yenisi ekleniyor..
- Birleşik Büyükşehir Yasası ile vatanın bütünlüğü bölünmenin eşiğine getirilmiştir.
- Sivil Anayasa çalışmaları ile “Türk ve Türklük” kavramı tartışılmakta ve Türk Milleti’nin kimliği yok edilmeye çalışılmaktadır.
“- 4+4+4 Eğitim Sistemi ile Devrim Yasalarına karşı gelinmiş ve “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” yok edilmiştir.
- Son yurdumuz Anadolu “Türkiye Nato toprağıdır” şeklinde tanımlanmış ve TBMM’nin kararı olmadan “Patriot” füzelerini konuşlandırmak bahanesiyle ülkemiz adeta işgal edilmiştir. ABD ve Nato askerleri vatanımızı yol geçen hanına döndürmüştür.
- Yanlış uygulanan ve milliliğini kaybetmiş dış politikalar, Türkiye’yi savaşın eşiğine getirerek , Türk Askerinin kanı üzerinden ucuz kahramanlık senaryoları yazılmak istenmektedir.
- Diğer taraftan hukuksuzluk hukuka gaip gelmiştir.
- “Balyoz Davası”nda,sonradan uydurulmuş ve aslı olmayan gerekçelerle muvazzaf ve emekli komutanlar esarete mahkum edilmiştir.
- Aynı senaryonun “Ergenekon Davası” nda da aynı uygulanacağı yadsınamayacak bir gerçektir.
- Bunların yanı sıra PKK’nın başı Öcalan siyasi muhatap kabul edilerek, onunla “İmralı” da görüşmelerin yapıldığı gün yüzüne çıkmıştır.
Değerli ve duyarlı yurttaşlar !...Mustafa Kemal 31 Temmuz 1920 ‘de Afyon Kolordu Karargahı’nda genç subaylara yaptığı konuşmada, bir zabit için “Ya istiklal, ya ölüm vardır” demiştir. Bugün Türk Milleti için de “Ya istiklal, ya ölüm” vardır. Ama hayır !.. Ölmeyeceğiz !.. Yeniden, Mustafa Kemal’in yolunda, tan bağımsız Türkiye için mücadele edeceğiz ve biz kanacağız…
Saygılarımla…
YORUMLAR
Her noktasıyla haklı olan bu yazıyı ayakta alkışlar ve huzursuzluk içinde yerime otururum. Çünkü rahatsız edici bir güzellikte yazı. Hocama da paylaştığı için teşekkür ederim.