- 342 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Giderek Ben 5
Yine kimi egonun doğan Güneş’le birlikte faaliyete geçen dış eylemi ve haz duygusuna bürünmesi de egonun korunmasını ve sürekliliğini sürdürmeye denk düşen bir haz duygusunu seçme işiydi. Ha keza enerji yokluğu (açlık) egonun ve yaşamın kaçınması gereken, elemi bir durum iken; beslenme (enerji elde etme) egonun ve yaşamın, sürdürülmesi yönünde olacakla, hazdı bir durumdu.
Hayatın sürekliliği ego tarafından iki aşamalı kılınmıştı. Birincisi dıştan izole yaşam içine en az dıştan dünya oluşla hayati olan enerji kaynağını içeri sokmak ve bunun özümlenmesini yapan süreçleriydi.
Hayatın sürekliliğine değin bir diğer oluşmayla da egolarımız, sistemin; bu korunan modüle dizgelerini, eşlenişti bölünerek çoğaltmalarıydı. Ve çoğaltma yollarının çeşitlenmesiyle, bu yolun yeni yansımaları olan mutasyonlarıyla, egonun yaşama tutunma gayreti, kendilik çeşitlenen bu yollarlan; yaşama dek olanın, garantili oluşun; kapsamına giriyordu.
Bu, bir yolun sizi hep aynı yere götürmesi gibi bir şeydi. Elbette bu bir yolun sizi hep aynı yere götürmesi bir kazanç olduğu gibi hep aynı yere gidiş, güvenceli olmayabilecekti de. Yani bir pusu nedeni oluşla ziyandı da. Yansıma çift karakterli olmak zorundadır. Bu deneyim de riski göze alıştır.
Yine cinsel dürtü, egomuzu bölünme yoluyla yaşama bağlayan, çok ileri süreçler girişmeli oluşun bir belirmesidir. Cinsel dürtülerin (ego modüle dizgenin) gerilim yaratması, sizi motive edip; sizi hazcı olan seçme ayıklamaya doğru isteklendirecektir.
Siz bu gerilimle karşı cinse yönelir ve eylemin gerçeklemesi içinde haz duyarsınız. Ne var ki seçme ayıklamanın ana iskeleti bu şekil kalmaz. Egolarımız, uzun uzun seçme ayıklama yapmalarının yeni olan, dıştan öğrenmeli ve sosyal öğrenmeli olan, inşalarını da; üzerlerine alırlar.
Bu inşalar egodan size yansıyan inşalar olmayıp, aksine dıştan sosyal çevreden bene doğru yansıyıp; egomuza sabretmeyi öğretir. Sabretme, egomuza disipline olmayı; egomuza sosyal davranışlı olmayı benimsetir. Bu sayede egomuz; kendisine dek haz duygularının gerçekleşir olacağını da, yine egonun kendisinin öğrenmesidir. Bu öğrenme, egonun dıştan yansımalarıyla, kendi edimsel öğrenmesidir.
Söz gelimi cinsel dürtü ile yüklü ego kişiliğin, yönelimli, bencil ve saldırgan olmasına karşı; sosyal inşa ile egomuz; bir süre, bazen de uzun süre; naif ve nazik olacaktır. Böylece egomuz gerilimini hiç değilse bir sürelik için bastırmayı öğrenmiş olacaktır. Bu öğrenmeyle karşı cinse kur ve iltifat yapmaya başlar.
Bu edimsel öğrenmeli durum, inşanın temelinde yoktur. Karşı cinsi razı kılma dediğimiz edimsel öğrenmeli bu tutum; içinde olduğumuz ilk ego halimizi aşar. Kur yapma bir başka düzey ve düzlem oluşla gerçekleşir. Yine de dışımızdaki doğa içinde bu durumu da ego özneye transfer edişle durum, başka bir alan boyutlu zamandır. Temel olan yine alt egodur. Ne var ki siz eninde sonunda, egonuzun haz ve elem durumuna göre olacaksanızdır. Ana ego, dıştan bağlı oluşla dışımızdaki nedenlerle inşacı üreten ve sosyal elçi olan, toplumcu egonun öğretilerine bir süreliğine sabretmeyi de öğrenmiştir.
Hücre düzleminde olan ben (ego) süreçlerimiz, hücre içindeki her biri bir tekil bağıntı olan, yalın yansımadırlar.
Bölünme ya da üreme süreçleri milyarlarca yıl öncesinin tek bir hücre faaliyetidir. Bu faaliyet tekil hücrelerde farklı faaliyetler ekseninde oluşabilmektedir. Çoğalma, ya da kendisini eşlemek, her biri farklı girişme düzlemlerinin özelliği olan, evrimsel gelişmeler sonunda; dıştan eşey ilişkili oluşla; içteki üreme üzerine yeni bir inşa tipi olmuşturlar.
Eşeyli üreme, artık vücut (çok hücrelilik) faaliyetidir. Dıştan süreçlerle, içteki süreçlerin; birleşen olgunlaşmasıdırlar. İçteki ve dıştaki bileşenin bağlacı, cinselliktir. Yani cinselliğe değin olan içteki belirme ve hazır oluşun yarattığı duygu; dışta bir cinse karşı cinsel yönelimi gerektirme, olmaktadır.
Eşeysiz bölünmeye dek iç ilişkilerinin hücre bazlı seçme ayıklamalı, beceri ve yetenekleri; o tek hücrenin doğrudan dış çevre bağıntılı olmamasıyla birleşen; çok hücreli yapıların konsepti içinde artık doğrudan bölünmeli o ilk süreci kullanması, pek olası değildi. Artık, eşgüdümlü bir yapı içindedir.
Başlangıçta, her bir hücrenin çevre ilişkisi yalın ve doğrudan ilişki iken, şimdi; doku, organ ve vücut gibi avatar kalıptı ilişkileriyle, ana ilişkileri; şimdinin dıştan öğrenmeli dolaylı ilişki tipine dönüşmüştü.
Hücre seçme ayıklamasına sağlasan olan hemen her şey, böylece dolaylı ilişki düzlemi içine gelmişti. Şimdiki seçme ayıklama vücut gibi bir sistem üzerinden dolaylı olunca, bunların içten oluşan seçme ayıklama eğilimli belirme uyaranı, içte hormon uyarımlı duygu yoluyla dışarı yönelen mesaj olacaktı.
Bir tek hücrenin çoğalması olan üreme, şimdi; uzun birikmeli ve evirilme aşamaları sonunda; eşem bağıntısı oluşla da, bir duygu inşasına dönüşmüştü. Yol, tek yol değildi. İçteki sistem arası haberleşme ve eşik alarmı oluşla hormon salınımları, dıştan duygusal güdü oluşla beliriyordu.
Duygu yönelimi ortaya çıktığında, korteksin (bilen, muhakeme eden vs. öznelliğin) yerinde yeller esiyordu. Artık duygunun pek çok işlevi, beyin korteksinin denetimine geçmiştir. Duygu yine çok etkinse de korteksin gelişme süreciyle ikinci plana gerilemiştir.
Eşeyli bölünme sürecinin dıştan dolaşışla gerçekleşen belirmesinin güden anlamı cinsellikti seksüelliğedir. Artık bir tek hücrenin kendisini eşleme temel eğilimi dışta organizma faaliyeti oluşla; cinsellik eğilimi duygusu oluşla garantiye (güvenceye) alınmıştır.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.