- 450 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SÖZ KONUSU YARINLAR!
Kocaman bir sömürge üzerine yaşattık gençliğimizi… Çocukluğumuzdan itibaren belki de! Büyüyünce ne olacaksın? En çok anneni mi seviyorsun, babanı mı? Küfret oğlum amcalara...
Büyüyünce çırak olacağım, İkisini de sevmiyorum, hayır küfretmem, bana ne, diyen bir çocuğa rastlamadım daha.
Hepimiz avukat, doktor, öğretmen olduk küçükken, hepimiz annemizi de sevdik babamızı da ve hepimiz küfrettik. Peki ya neden kimimiz doktor olurken, ötekimiz olamadık ve neden ne kadar büyüsek de toplumsal yargılarımızdan sıyrılamadık?
Birimizin diğerinden farklı olmadığının, farkın yalnızca gelişim sürecimiz boyunca bizi etkileyen faktörlerden ibaret bir düzenek olduğunun düşüncesindeyim. Şöyle ki; en çok çikolatayı severdik, çocuktuk, adımızdan da anlaşılabileceği gibi hangi yöne çekilsek o yöne taraf olmaya meyilli olacaktık...
Geometriyi çok iyi anlayan bir çocuğunuz vardır ya da mükemmel edebiyatı olan veya harika resim yapan. Yetenekler söz konusu olunca herkes mükemmellik derecesinde başarıya ulaşabilir hiç şüphesiz... Öğretmek, öğrenmek adına sınır yok elbette. Peki ya ebeveyn olarak, anne, baba, abla, ağabeyi ya da ne bileyim sadece bir insan olarak yeterince eğitmen miyiz? Adam olmasını doğru düşünmesini aşılayabiliyor muyuz? Ya insanlığı dürüstlüğü verebiliyor muyuz?
Sokak arasında pervasızca dolaşan, ’sokak çocuğu’ tabirini yakışık bulduğumuz cüsseden, hesap sormaya kalkanları bilirim… Hangi akla hizmettir bu yargılama? Yargılama yeteneğimizden öncesi yapılması gereken, unutulmuş ve hatta kimisi için geç, belki de çok geç kalınmış bir sorgulama gerekli değil midir?
Kim olduğunu, neden, niçin burada olduğunu sorgulamak değil midir olayın aslını özümseme işi?...
Şahsım adına fikrimi beyan ederken, birçoğunuzun tercümanıyım belki de... İç huzurum açısından ben rahat değilim… Ya siz değerli okurlar? Başımızın altındaki kuş tüyü yastık ne derece rahatlatıcı etkiye sahip?
O gelecek kokan, kocaman, uzun uzadıya koridorların dışında ve içinde kalanlar diye ikiye ayrılıyor evlatlarımız... Nedenler, çelişkiler, şartlar iki çocuğun birbirinden farklı olması için kafi olmamalı… Elimiz kaçına uzandı? Parmaklarımızın sayısını geçer mi acaba? Gönlümüz rıza gösterecek mi aynı saatte uyanıp, evinden çıkan iki çocuğun, birbirinden apayrı nedenlere sahip olmasına?
YORUMLAR
Yazınızı dikkatlice okudum ve bu kadar eleştirel bakış açısına sahip kalemin tenkitlere tahammülü de vardır diye düşünerek yorumlu-yorum....
...Diyor ki;Birini (güya) sevip, sonra çekip giden de; kasten adam öldürmekten hüküm giymeli bence.
Bunu hükmedercesine savunan bir kalem, sokaktaki kendince hata çukurlarına düşen suçlu elbisesi giydirilen ya da giymeyi bekleyen potansiyel suçlulardan farkını irdeleyelim.
Bakış açımız şu herhalde...Yol üstünde suç çukuru varsa burayı kazanlar, suç kuyularının önüne engel koymayanlar, hatta suç kuyusuna düşmesi muhtemel dikkatsizleri ve suç sakarlarını uyarmayanlar en az suç kuyusuna düşenler kadar suçludur, diyelim.
Sokak çocukları, geçleri ya da yetişkinleri tarafından taciz edilmeyen, kapkaça uğramayan, şiddete maruz kalmayan, malı çalınmayan ya da canı yanmayan hatta bir yakını aynı acılara maruz kalmayan böyle düşündüğünde "BEKARA AVRAT BOŞAMASI KOLAYDIR." denir ki doğrudur.
PKK ya da çeşitli terör suçluları, katiller, kaza maskaralığıyla cana kıyanlar hatta gerçekten kaza ile başkasına zarar verenler mahkumiyette affolsun diyen eğer bu travmayı yaşayan ya da yakınıysa merhametine ve hoş görüsüne şapka çıkarmak gerekir; yok saha dışı seyirciyse "UZAKTAN DAVULUN SESİ HOŞ GELİR" deme hakkına madurlar sahiptir.
Bütün bu düşünceleri söyleyen kişi 30 yıılık eğitimci-yönetici ve 5 evlat yetiştirmiş bir babadır. Allah'a şükür ki yazdıkalrımın hiçbir benim ya da yakınlarımın başına gelmemiştir;ama onlar adına empati yaptığımda ben sizin kadar cesur hüküm veremiyorum.
İnsan kendi kaderini kendisi örüyor.Hayatını bir merhalesinde çile çekenler ayakta kalmayı başarabiliyorsa günün birinde karşılığını görüyor.Hayatının büyük bölümünde hile yapanlar de elbette karşılığını görecektir.İnsanları bir an ağaç olarak tasavvur edecek olursak ne kadar uğrşırsak uğraşalım hepsini meyve ağaçları gibi her yönüyle faydalı yapmak mümkün değildir...Sen ne kadar iyi toprağa diksen, gübrelesen,ilaçlasan,budasan ağaç akasya ya da kavaksa hiçbir meyve alamayacaksındır.Ama onun da yaşaması ve sevilmesi elbette gerekir.
SİZ SEVEN VE SEVGİSİNİ BİTİREN İNSANI BELKİ DE SAVUNMA YAPTIRMADAN İDAM ETMİŞSİNİZ...SİZİ GERÇEKTEN SEVMİŞ VE SEVGİSİ TÜKENMİŞSE SOKAKTAKİ SUÇA MEYİLLİ İNSANLAR KADAR HOŞ GÖRÜLMEYİ HAKKEDİYORDUR UMARIM...YA DA KATİLLİĞİ SEÇİN RAHATLAYINIZ.