- 970 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Geleneksel el santları
Eski Harput şehir ekonomisinin temelini oluşturan geleneksel el sanatları çok ileri bir seviyede olup; dokumacılık, ahşap, taş, bakır işlemeciliği, ipekçilik oldukça gelişmiş bir durumdaydı.
Günümüzde kimi el sanatları tamamen unutulmaya yüz tutmuşken kimi el sanatları da varlığını devam ettirmektedir.Bugün hızlı sanayileşme ve bunun getirdiği ekonomik ve toplumsal değişiklikler, gelişen yeni değer ölçüleri sonucu, gelenekselliği ağır basan kurumlar giderek etkinliğini yitirmektedir. Bazı el sanatları şöyledir.
Bakırcılık :
El sanatlarımız arasında bulunan bakırcılık sanatının İlimizde çok köklü bir geçmişi vardır. “ Bakırcılar çarşısı” adı altında sadece bakır üzerine çalışan dükkanların bulunduğu çarşı , bu günde mevcuttur. Ancak, şimdilerde bu dükkanların çoğunun vitrinini, fabrikasyon aliminyum araçlar süslemektedir. Az da olsa bakırcılık varlığını günümüzde sürdürmeye çalışmaktadır. Bugün müzelerimizde bakır ev eşyaları , muhtelif süsleme araçları, bakır mangal, debbe, bakır sini, tabaklar, kahve değirmeni bazı evlerin kapılarında halen kullanılmakta olan kapı tokmağı gibi örnekler çoğunluktadır. Bakır mutfak eşyaları yapıldıktan sonra mutlaka kalaylanarak kullanılılacağından , her bakırcı dükkanında bir kalay ocağı da bulunmaktadır. Bakırcı dükkanlarındaki bu ocaklarda, kömür ocağı ve onu ateşleyecek körükler vardır. Bir zamanlar son derece canlı olan bu ocaklar, bakırcılığın eski canlılığını kaybetmesi ile önemini yitirmiştir.
İğne Oyacılığı :
İlimizde iğne oyacılığı son derece yaygındır. Hemen hemen her Elazığ’lı genç kız ve kadın iğne oyacılığı el sanatına hakim olup, çehiz sandıkları iğne ile yapılmış oyalı yazma ve çeşitli motiflerle bezenmiş süs eşyalarıyla doludur. İğne ile yapılan bu eserler gerçekten son derece zarif olup, Anadolu’da hakim olan en canlı, göz alıcı renkler ve motiflerle süslenmiştir.El emeği, göz nuru ve onu işleyen insanlarımızın duygularının terkibinden doğan, birer küçük sanat abidesi durumunda bulunan bu eserler, günü- müzde de yaygın olarak yapılmaktadır. İlimizde bu el sanatının daha da yaygınlaş- tırılması, geliştirilmesi, genç kuşaklara aktarılması ve ekonomik açıdan değerlendirilip, pazarlanması amacıyla zaman zaman “Elazığ İğne Oyaları ve Oyalı Yazmaları” adı altında ödüllü yarışmalar ve sergiler düzenlenmektedir. İlimizde oyalı yazmalara verilen isimlerden bazıları şunlardır: Harput Gülü, Hercai Menekşe, Aluç Yaprağı, Çarkı Felek, Leylak Oya, İğde Çiçeği, Berber Aynası, Limon Çiçeği, Pamuk Çiçeği, Nikah Sepeti, Elazığ Yıldızı, İki Gelin Bir Kaynana, Padişah Oya, Nergis Oya, v.s.
Halıcılık :
El sanatlarımız içerisinde önemli bir yeri olan halıcılık,ekonomik değerini muhafaza ettiğinden, günümüzde gelişerek yaşamaktadır.İlimizde 1962 yılında Özel İdareye bağlı olarak bir halıcılık okulu açılmış, 70 kişilik personelle üretime geçmiştir. Tamamen el tezgahlarında dokunan bu halılar, ülkemizin en kaliteli halıları arasında sayılmaktadır. Yine 1975 yılında Özel Sektöre ait 30 tezgahın bulunduğu ve 45 işçinin çalıştığı bir atölye kurulmuştur.Dokunan halıların 1cm2’sinde 36 düğüm
bulunmaktadır. Bu şekilde yapılan halılara 60’lık kalitede halı denilmektedir. Bu halılar tamamiyle el emeği olup, ekonomik değeri yanında turistik değere de sahiptir. Halılarda; taba (kiremit rengi), lacivert, saman sarısı, portakal rengi, mavi rengi ve tonları ile şarabi renkler hakimdir.Anadolu kızlarının dokuduğu bu halılarda eski Türk motifleri ve özellikle Selçuklu dönemine ait motifler açıkça görülmekte olup, yeni motifler de desinatörler tarafından çizilmektedir. Halıcılık diğer el sanatlarının aksine, günümüzde de önemini koruyarak yaşamaktadır.
Semercilik :
Teknik gelişmeler karşısında önemini hemen hemen kaybetmekte olan bu el sanatları dalı, motorlu taşıtların bulunmadığı veya az olduğu yıllarda önemli bir geçim kaynağı durumundaydı Özellikle ilimizde “Semerciler Çarşısı” adı altında büyük çoğunluğu semerci dükkanı olan bir çarşı bulunmaktaydı. Günümüzde oldukça azalan semercilik; ekonomik ömrünü tamamlamıştır. Ancak bugün yine kırsal alanlarımızda ulaşım ve yük taşımakta kullanılan hayvanlar için semer yapılmaktadır. Binek hayvanlarının sırtına konulmak üzere, çul, saman, kamış ve meşin kullanılarak yapılan bu semerler, çeşitli motiflerle süslenmiştir. Çoğunlukla siyah, beyaz ve kiremit renginde yapıldığı görülür. Araç olarak yapılmasına karşılık, yine insanımızın sanatkar ruhunun bu semerlere yansıdığını da rahatlıkla görebiliriz.
Yemenicilik :
Elazığ’ın yakın geçmişinde Yemenicilik (Ayakkabıcılık), son derece gelişmiş ve el sanatları içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur. İlimizde halen “Yemeniciler Çarşısı” adıyla anılan bir çarşı bulunduğu göz önüne alınırsa yemenici- liğin önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Yemeni (Postal Ayakkabı) tamamıyla deriden yapılan kullanışlı ve sıhhatli bir ayakkabı özelliğine sahiptir. Bugünde özellikle çevre köylerden yemeni yaptırma talebi gelmektedir. Ancak yemeni yapmak zahmetli bir iş olduğundan ve artık yemeni ustası bulunmadığından bu talep karşılanamamaktadır. Bugün yemeniciler çarşısında ise sadece bir usta bulunmaktadır. Bu el sanatımız ihtiyaca rağmen unutulmaya terk edilmiştir. Yemeniciler çarşısındaki esnaf dükkan- larının vitrinlerini, fabrikasyon ayakkabılar süslemektedir.
Kilimcilik :
Teknik gelişmeler karşısında yok olmaya başlayan kilimcilik (Yolluk) ilimizde eski önemini kaybetmiş durumdadır. Özellikle motiflerinin ve renk uyumunun dikkat çektiği kilimlerimiz, artık yerini makina üretimine terk etmiştir.
Dokumacılık :
Harput ve civarında özellikle dağ köylerinde yapılan; kilim, cicim, çarpana, çul ve keçe çeşitleri ülkeçapında ünlüdür. Kilimler ve cicimler mazman adı verilen gezici tezgahlarda dokunur. Kilimlerin enleri 60-120, boyları 210-350 cm arasında değişir. Türük adı verilen verilen heybeler el tezgahlarında yapılır. Eskiden yörede çok yaygın olan bez dokumacılığı kuyu adı verilen tezgahlarda yapılırdı.
Bugün kuyu dokumacılığı tamamen terkedilmiştir. Dokumalarda en çok koç boynu, dev boynu, çakmak, sinek, kartal, gonca, çengel,kaz ayağı, yayla yolu, öküz gözü saç bağı, çiçek göz, keçi, akrep ayağı, eli belinde adı verilen motifler kullanılır.
Çömlekçilik :
İnsanlığın belki de en eski sanatı olarak kabul edilen arkeolojik ve Elazığ civarında yapılan kazılarda paleolitik çağa kadar uzandığı anlaşılan çömlekçilik sanatı, yörede binlerce yıldır yaşamaktadır. İlimizin Sivrice ilçesine bağlı Uslu köyünde halen daha geleneksel usullerle ve kadınlar tarafından cok güzel çanak ve çömlek işleri yapılmaktadır. Elazığ şehir merkezinde de çömlek yapılmaktadır.
Çömlekçilikte, su testileri, güveç, tandır malzemesi ve küpler başta gelir. Bu küplerde kışlık peynir, turşu,pestil, kavurma gibi erzak bulundurulur. Zahirenin korunduğu ve saklandığı depo küpler, toprak kaplar, arı kovanları olarak kullanılan küpler de yapılmaktaydı. Kimi küplerde kabartma güneş kurusu, beş çengel, güneş gölü, beş benek, insan figürleri gibi işaretlerin de bulunduğu görülmüştür.
Rölyef :
Rölyef sanatını, resime boyut kazandırma çalışmasıdır şeklinde tarif edebiliriz. İlimizde bakır üzerine rölyef çalışması yapılmaktadır.
Yapılacak olan konu veya figür bakır üzerine tersten çizilerek yine tersinden olmak üzere değişik uçlu çekiçlerle zift veya kum torbası üzerinde dövülür. Normlarına uygun yükseklik elde edilinceye kadar dövme işlemi devam ettirilir. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra eserin üzeri okside olmaması için organik bir kaplama ile kaplanır.
Bu sanatın Türkiye’deki en önemli temsilcisi ise Harun TAŞDEMİR’dir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.