8 Mart Kadınlar Günü (Dünya Ve Ülkemizde Kadın Olmak)
Bir ülkede gelir dağılımı açısından bir adaletsizlik varsa, çalışma yaşamından cinselliğe kadar, kadın erkek eşitliği bir çözüme indirgenememişse, toplumsal ve sosyal adalet kavramı soyuttan somuta dönüştürülememişse, çalışan kesim ulusal gelirden payını alamıyorsa bu demektir ki o ülkede sorunlar çözülmemiştir...
Bazı tespitlere göre kadınlarda yaygın intihar vakaları olan ülkelerden biri de çağdaş saydığımız Türkiye geliyor. Türkiye’deki uzmanların, ilgililerin araştırmalarına göre kadınların kendini ifade edememe, okutulmama, erken yaşlarda evlendirilme, çaresizlik, yoksulluk ve en önemlisi de sürekli şiddete maruz kalma, ırzına geçilme, ırzına geçenle evlenmeye zorlanma gibi nedenler intihar nedenini oluşturduğunu ileri sürüyorlar...
Oysa biliniyor ki Türkiye de sistematik şiddete uğrayan kadın oranı % 70 lerde seyrediyor.
Bu oran şidettin hemen her türünü kapsıyor. Dayak, öldürme, tecavüz, aşağılama gibi fiziksel şiddetten, ekonomik, cinsel, duygusal, psikolojik şiddet türlerinin tümünü eğitimli kadın da eğitimsiz kadında yaşıyor.
Ülkemizde en can yakıcı sorunlardan biri namus cinayetleridir. İster kadın, ister erkek olsun insan olarak 21 inci yüzyılda karşı çıkacağımız en önemli konulardan biri de bu olmalıdır. Kendi değerlerine sahip bir toplum yönetimi hangi koşulda olursa olsun öncelikle kadınlarının aşağılanmasına, ezilmesine çaresiz bırakılmasına, tecavüz edilmesi, öldürülmesine karşı en tabi önlemler alır.
Dünyanın bir çok geri kalmış ülkesinde bu tür cinayetler işleniyor.
NBC İnternational’ın verilerine göre, en kötü durumda olanlar ise Pakistan, Hindistan, Ürdün, Yemen, İran, Bangladeş,Türkiye ve buna benzer diğer Arap ve Afrika ülkeleri. Türkiye gibi uzun bir demokrasi geçmişi olan çağdaş bir ülkenin isminin uluslar arası bu tür geri kalmış ülkelerle beraber anılması vatandaş olarak beni hayli üzüyor…
Dünyada geri kalmış bir çok ülkede kürtaj, kadın sünneti gibi olaylar tezahür etsede. Bizde ki gibi aile mahkemesi kurup kadınlarını, kızlarını vahşice öldürme şiddeti göstermezler.
Töre cinayetleri sadece töreden de kaynaklanmıyor, o konuda araştırma yapan uzmanların raporlarına göre. Bölgenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik yapıyı da göz ardı etmemek gerek.
“Kültürel gerilik, işsizliğin yaşamlardaki acımasızlığı, ekonomik özgürlüğü olmayan insanların bağımlılığı, kadınlara erkek egemen bakış ve bir türlü bitmeyen ölümler…”
Oysa ülkemizde kadınların sadece bir cinsel obje yada eşya gibi görüldüğünü ve kadınlara yapılan haksızlıkların, insanlık dışı davranışların nedenleri belli, bunu yetkili yetkisiz herkes de biliyor ama cesaret edip kimse açıklama getiremiyor, getirmek isteyenlere de ne yazıkki ilkel metotlarla saldırılıyor...
Unutmayalım töre cinayetleri tüm diğer sorunlar gibi ülkemizin, hepimizin de sorunudur.
Bu utanç verici sorun ne insanlığa ne de ülkemize yakışıyor. Kendini yurttaş olarak, insan olarak gören, kadın veya erkek, yoksul yada zengin, partili yada partisiz, asker veya sivil her kesimin ve herkesin Töre cinayetlerine karşı çıkarak kampanya başlatmalı, hep beraber çözümler üretmeliyiz...
Yirmibirinci yüzyılda Kadın ve erkeğe öncelikle insan olarak bakabilmeyi öğrenememişsek ve günümüz Türkiye’sinin demokrasisinde hala töre cinayetlerinin işlendiği ve cinayeti işleyenin namus kısvesi altında doğru dürüst ceza almadığı; şiddet gören, mal gibi alınıp satılan, bekaretiyle uğraşılıp teşhir edilen, tecavüzcüsüyle evlendirilmeye kalkışılan kızların, kadınların var olduğu bir ülkenin vatandaşı olmak, ülkesini ve insanlarını seven çağdaş bir insan olarak benim gücüme gidiyor. Ya sizin?
Nuri CAN
www.nuricann.com
YORUMLAR
sizin gibilerin kalemleri susmassın
susmasın ki bu ayrımcılık, baskı, şiddet, terör ve cinsel istismarlar yok olmaya yüz tutsun.karikatür ve şiirlerimde yıllarca çizdim yazdım söyledim. fakat siz erkekler söyleyince karşı cins olarak daha etkili oluyorsunuz.
gerçekler konuşulmalı yazılmalı tartışılmalı...einize yüreğinize sağlık...
Bir kadın olarak benim de çok gücüme gidiyor ve özellikle şu ' Namus ya da Töre ' adı altında işlenen cinayetlere lanet okuyorum açıkçası .. Dünya da cahillik kadar tehlikeli bir şey yoktur gerçekten de ... Şiirilerinizde de kadına dair oldukça anlamlı ve sorgulayıcı ve aynı zamanda da çözümü de içinde olan güne dair güzel şiirlerdi , kutlarım sizi , sevgilerimle .........
O Benim Yavrumdu Kurşuna Dizdiğiniz
O benim yavrumdu kurşuna dizdiğiniz
dokuz ay umut içinde taşıdım karnımda
canımla besledim, sevgimle yoğurdum
sancılar içinde doğurdum onu
her gece huzur içinde yatırdım koynumda
O benim yavrumdu iple boğduğunuz
tanrılardan dileğimdi o
yemediğim yedirdiğim
kötülüklerden koruyup
tanrıya bin kez şükür dediğimdi
O benim nazlı baharımdı
yatırıp koynumda huzur içinde
saçlarını koklayıp her sabah
uyandırmaya kıyamadığımdı
o benim yavrum, nazlım, nazenimdi
can pâremdi, ciğer parem, cânım, canımın içi
sıcak, sımsıcak nefesini içtiğimdi o
kalbimde büyütüp, kucağımda bellediğimdi
can yoldaşım, arkadaşımdı
ona anlatırdım her derdimi, sırdaşımdı o
özenle büyütmüştüm
kıydınız namus adına, namusuzca
söyleyin bana beyler, efendiler, elleri kırılasıcalar
“sizi de bir ana doğurmadı mı? ”
nasıl kıyılır süt kuzusu bir yavruya
gözlerinde yittiğimdi o, göz aydınlığımdı
kalbimin hiç bitmez sevinci, saçlarını ördüğüm
her gece rüyalarımda gördüğüm
yüzünde sevindiğim, bakmaya doyamadığımdı
içimde bin isyan ateşi taşıyorum şimdi
volkanlar kadar kızgın ve har
ben yavrumu yitirdim
yüreğim alev, alev yanar
ben anneyim yaşamı doğuranım ben
yaşamı savunan benim, inanmam ölüme
yere batsın tanımam törelerinizi
barbarca töre cinayetlerinizi
O benim yavrumdu kurşuna dizdiğiniz
oysa sarılıp uyuyacaktık daha beraber
masallar anlatacaktım ona
uykuya dalacaktı masumca
daha anlatacaklarımız vardı ana kız
öpüp koklayacaktım saçlarını daha
kıvrılan uçlarını alıp avuçlarıma
yüreğinin sıcaklığını hissedecektim yüreğimde
birlikte yaşayacaktık bir ömür
kah durarak bir uçurumun kıyısında
kah ağlayacaktık, kah mutlu olacaktık
kefensiz, törensiz bir çukura attınız onu
utanırım her defasında gözlerinize korkuyla bakmaktan
utanırım her defasında sizinle aynı dünyayı paylaşmaktan
yere batsın tanımam törelerinizi, ben anneyim
şimdi yaralı bir kuş gibi çırpınıyor kalbim
şimdi param parça her yerim
şimdi kış kadar soğuk ve çaresiz ellerim
şimdi pınarlar gibi çağlıyor gözlerim
o benim sevdamdı, o benim yavrum, o benim anam
kara gözleri, sütten ak elleri vardı
O benim yavrumdu, alnımın akı
namusuzca kurşuna dizdiğiniz, namus adına
ben anneyim yaşamı doğuranım ben
inanmam ölüme
yere batsın tanımam törelerinizi
tanımam barbarca cinayetlerinizi, ben anneyim...
şimdi acılardan bir dünya kurdum kendime
pınarıma ateş saçtılar alev alev acıdan
kurudu cansuyum, kör oldum
oy görmezlik “kör olmada gör beni”
“imanın var mı senin”
Nuri CAN
www.nuricann.com
Ben Bir Kadınım Anadoluda
Ben bir kızım Anadoluda
doğmadan sönmüş yıldızım
anamın ak sütü gibiyim
suçsuzum günahsızım
doğmuşum ahırda, büyümüşüm yabanda
mektep yüzü görmemişim
satılmışım mal gibi, tarla gibi
al demişler almışım, kal demişler kalmışım
insan değilim yeryüzünde
çağımın gerisinde bırakılmışım
bahtsızlığım ezo gelinlerde türküleşmiş
ben bir kadınım Anadoluda
yoksuluk içinde yaşarım, yamalı giysiler içinde
baharımı yaşayamadan kararıp kalır düşlerim
kazma saplarındayım, buğday başaklarında
haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime
orak biçerim ağa tarlalarında
ellerim nasır, tabanlarım yarık
çatlak çatlak dudaklarım
demem kimseye niye çatladığını
küskünlüğüm kendime, küskünlüğüm hayata
küskünlüğüm dünyaya
küskünlüğüm ki, kavruk bir bozkır çiçeği
ben bir kadınım Anadoluda
yas içinde yaşarım, karalar içinde
her gün küçük çocuğumu kilitleyip evime
yanıma alıp kızamıklısını her sabah
belime bağladığım ekmek çıkınıyla
çapaya, çifte, oduna giderim
son çocuğumu tarlada doğurup
can veririm bozkırın kollarında
gelmez kimseler imdadıma
ben bir anayım Anadoluda
umudum harman yeri, saçlarım süpürge
yangınlı sevdaların yurdu yüreğim
bereket memelerimde savrulur
göğsümde beslenir Türkiye
kitaplar yazmaz beni şairler tanımaz
yalnızca bir simgeyim
ben bir anayım Anadoluda
ben bir bacıyım
yaralı bir yüreğim, paramparçayım
kah zincire vurulmuş köle, kah baştacıyım
kah gözyaşı, kah acıyım
ağıtlar dudağımda kanar, ırmaklar çığlığımda
taş olsam dayanırdım, toprak olsam dayanır
ama ben bir anayım
dağlarımca oğullarım, dallarımca kızlarım var
yaşlı bir çınarım ulu mu ulu
gövdem ihanetlerin izleriyle dolu
öfkem bu acıyı reva görenlere
duyun beni ey tanıyın beni
ben Zaza güzeli, ben Kürt kızıyım
ben Yörük esmeri, ben Laz gelini
her zulme boyun eğmiş, her acıya razıyım
ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim
Kıbele’yim ben, Helen’im, Belkıs’ım
Kezban’ım, Nergiz’im
Mezopotamya’yım, Likyalı prensesim
Fatma’yım, Emine’yim, Cankız’ım
namert ellerimle doğurdum sizi
duyun beni ey tanıyın beni
ben Anadoluyum Anadolu
gencecik ölümlerin yaslı gelini
Nuri CAN