- 2608 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ACI BİR TEBESSÜMDÜR MAZİ
ACI BİR GÜLÜMSEMEDİR MAZİ
Benim en önemli lüksüm,kendime ayırabildiğim düşünce zamanlarımdır,o ciddi yüzümde hafif bir gülümseme belirir ve dalar giderim geçmiş zaman ötelerine.
Bazen hırçın dalgalarını seyre koyulduğum bir deniz kenarında,bazen karlı dağların eteklerine,bazen de bir yazlık sinemanın tahta iskemlesinde bulurum kendimi,yüzümde beliren gülümseme ise o günlerin güllük gülistanlık geçtiğinden değil,mazimin acı bir tebessümüdür.
Sinema değince bir film şeridi gibi kendi hayatım gelir geçer aklımdan, sonbahar rüzgarlarında yüreğimin titrediğini hisseder,gözlerimde biriken damlacıklar adeta sis perdesi oluşturur ve yakınımı pek net göremem de yine dalıp giderim ta uzaklara.
Çocuk günlerimde ki siyah beyaz filmlerde kötü adamı oynasa da Ahmet Tarık Tekçe buruk bırakmıştı bir yanımı ölüp giderken,o güzel kadın Cahide Sonku”nun hazin ölümü tüm yıldızların düşüşü gibiydi gökyüzünden.
Sonra ölümü ile gençliğimi bir hamlede yitirdiğim Ayhan Işık,gülmesini zorda olsa becerebilen dudaklarıma bir tebessümü çok görmüş olmalı ki, aniden çekip gitmişti Sadri Alışık.
Ya sevdalarıma ne oldu,o yanağında “ben” ve kısık gözlerinin aralığında hayaller kurduğum Belgin Doruk nasılda yapayalnız bırakıp gitmişti umutsuz sevdalarımla baş başa beni.
Dönüp bir de baktım ki maziye yaş kırkı çoktan devirmiş,bir şair hayalperestliği ile gençliğimi tam Salih Güney”de görmeğe başlamıştım ki,eyvah ne kadar yaşlanmış, yakışıklıkta tek rakip gördüğüm o insan da.
Her sonbahar da hep böyle sert esen rüzgarlar, koparır dalından yaprakları,ne gül bırakır hayal bahçemizde ne de leylak,doğa önce kızıla,sonrada sarıya boyanır.
Ne çok arzu etmişimdir; gecenin bir yarısı inceden inceye yağan yağmura aldırmadan kendimi caddelere atmak,deli dalgaların dövdüğü deniz kıyısında başıboş köpeklerle saatlerce yürümek,yürümek.
Dudaklarımda buruk bir şarkı ve gözlerimde nem,sahile çekilmiş sandallar ölü bekleyen tabut sessizliğinde.
Bir şiir takılıyor aklıma;
Hazan vurgunu zamanlardayım yine,
Yüreğim kan ağlıyor alabildiğine,
Bak şu eylülün bana ettiğine,
Kuru gülleri toplamış gidiyor eteğine,
Çekilmiş sahile yaz yorgunu sandallar,
Dökülmüş yaprakları üryan dallar,
Yalnızlığıma göz kırpıyor sokak lambaları,
Düşerken dudaklarıma hüzün damlaları.
Bak şu eylülün bana ettiğine
Kuru gülleri toplamış gidiyor eteğine…
Yaşlı bir çift yorgun adımlarla sahilde yürürken aniden dururlar,başlarını acıyla yukarıya kaldırıp koca çınardan dökülen son yaprakları seyre dalarlar,daha şimdiden özlemişlerdir belki de bir daha hiç gelmeyecek yazı.
Ve artık eski resimlerle avunma vaktidir,o eski siyah beyaz resimlerle,kimi solmuş,kiminin kenarı yırtık,arkasında ki tarihler belli belirsiz,o resimler ki başımızda kavak yelleri estiği yıllara ait,saf ve masum.
Nasıl da tükettik bir çırpıda,nasılda hoyrat kullandık o yılları,ah.mazi ise suskun dudaklarımızda artık acı bir gülümsemedir,hayli zaman oldu annemin sesini duymayalı,çoktandır elini omzumda hissetmiyorum rahmetli babamın.
Mehmet Çetin
Erenköy
in ]
YORUMLAR
Sevgili Hocamm
ağlarken gülümsettiniz beni
"Ne çok arzu etmişimdir; gecenin bir yarısı inceden inceye yağan yağmura aldırmadan kendimi caddelere atmak,deli dalgaların dövdüğü deniz kıyısında başıboş köpeklerle saatlerce yürümek,yürümek.
Dudaklarımda buruk bir şarkı ve gözlerimde nem,sahile çekilmiş sandallar ölü bekleyen tabut sessizliğinde."
harikasınız
sevgilerimle saygılar
şiiri şiir gibi yazılarıda yazı gibi yazarsak eğer daha iyi olur gibi gözüküyor sanli
SAYGILARIMLA