- 791 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aklımdaki Sorular
Hissetmek ne kadar da saçma ve olanaksız görünse de mümkün. Özellikle de kendimizi yani varoluşumuzu hissetmek. Sanki hiç yokolmayacakmışız gibi. Oysaki bizim gibi milyarlarca insan gelmiş geçmiş dünyadan. Evrende payımıza düşen ne ? Bizi tatmin eden dünyevi zevkler mi ? Yoksa öbür dünyada yaşayacaklarımız mı ? Cennete gitmek düşünüldüğü kadar önemli mi acaba ? Ya da muhtemelen daha önemli bir şey olmalı gayemiz. Yaratana yakın olmak mesela. Ne cehennemde yanmak korkutmalı, ne cennette sonsuzluğa gitmek büyük bir şans ya da ödül olmalı.
Bir sonu yok mudur acaba hissetmenin ? Nefs de bizimle beraber olursa acı ve tatlıyı ayırt ederiz. Bizim bir sahibimiz var. Her hareketimizden bizi sorumlu tutan bir sahip, yani yaradan, yani Tanrı… Biz neyiz, ya da gerçekten bir şey olmamız ne kadar mantıklı ? Şu an düşünmem bile ne kadar garip yani düşünebilmem. Kendimi bilmem, hissetmem, aynaya baktığımda bana ait olan bir beden görmem… Gerçekten de garip. Ki çöpe de atılmıyor, bir can var ortada ve sorumlu olduğumuz söyleniyor. Evet herşey ondan anlıyorum ama, biz gerçekten kimiz ? Bu insan kalabalığı kim ?
Akıl, irade ve güç. Bunlara sahibiz evet. Ama akıl kimin ? Ya da irade, ya da güç… Şeytanı kim yarattı peki? Nefis kimin? Her iyi Tanrıdan kabul ediliyor, oysa kötülük kimden? Haşa şeytanı biz mi yarattık? Ya da bizim emrimiz altında mı?
Evrendeki herşey onun emri altında iken insanın akıl ve iradesine göre doğruyu seçmek ve bunun sonucunda ceza ya da mükafat görmesi düşüncesi ne ile açıklanabilir?