- 2173 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Ebedi Sevgiliye Doğru /Son nefesim de…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ebedi Sevgiliye Doğru /Son nefesim de…
Son nefesimde, son yatağımdayım. Azrail {a.s} canımı almaya gelmiş, artık hayata veda ediyorum.Ömür kandilim son şulelerini veriyor.
Peygamberimiz {s.a.v} ve Uhrevi büyüklerimiz de bulunduğum odadalar. Manen bana yardıma gelmişler, bu zor yolculuğumda bana eşlik edecekler...
Kelime-i Şehadet getiriyorum: ’Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhü ve rasûlühû.’... Azrail {a.s} ruhumu kabzediyor, götürüyor ahirette ki yerimi göstermeye... Ve şimdi ruhumu cesedimin başucuna bırakıyor. Akrabalarıma, eşime, dostlarıma haber veriyorlar. Kızlarım sükunet içinde; son yolculuğuma hazırlanmamda dualarıyla ruhuma yardım ediyorlar. Ben onların hepsini görüyorum, onlar beni görmüyorlar. Söylediklerini duyuyorum lakin iletişim kuramıyorum. Dokunuyorum, onlar hissetmiyor. Beden nimeti elimden alınmış...
Çocuklarım, eşim, arkadaşlarım, çevrem üzüntü ve telaş içinde; ben ise ah, aşk ile bir an önce Mevlama kavuşma iştiyakıyla acele ediyorum.
Cenazem yıkandı, ellerim kınalanıyor, kefenleniyorum/ bir gelin gibi…
Kafur ve gül suları serpiliyor üzerime...
Şimdi cenaze aracına konuluyorum /gelin arabam gibi...
Konvoy halinde Camiye gidiyoruz/düğün konvoyu gibi…
Aşk ve sevda duygularımın tamamını kaplıyor...
Caminin bahçesindeyim, herkes burada, kalabalık... Eyüp Sultan Camisindeyiz. Peygamberimizin {s.a.v} mihmandarının evinden dünyaya veda ediyorum. İçim kıpır kıpır ruhum kelebek gibi yerinde duramıyor.
Camide tüm sevdiklerim, ailem, dostlarım, arkadaşlarım bana karşı son vazifeleri için gelmişler. Cenaze namazım kılıyor. İmam efendi ’hatun kişi niyetine’ diyerek namaza başladı. Tabutum üzerinde sohbetlerde örttüğüm, arkadaşımın el emeği göz nuru beyaz güllü başörtüsü /bir duvak gibi görünüyor...
Namaz bitti..
İmam efendi cemaate döndü helâllik soruyor:
-Nasıl bilirdiniz merhumeyi?
-İyi bilirdik…
-Hakkınızı helâl ediyor musunuz merhumeye?
- Helâl ettik...
-Hakkınızı helâl ediyor musunuz merhumeye?
- Helâl ettik...
-Hakkınızı helâl ediyor musunuz merhumeye?
- Helâl ettik...
Ben de herkese helâl ettim…
Tabutum abilerimin omzunda kabrime doğru götürülüyor. Piyerloti’ ye çıkmadan Halic’e nazır uhrevi dost ve büyüklerimin yakınına getiriliyorum. Kabrim açılmış beni bekliyor/ sıcacık bir yuva gibi...
Kabrimde manevi bir çeyiz sandığı beni hazır bekliyor.
Annemin evinden eşimin evine gelin gelirken biriktirdiğim lekesiz, kusursuz kıymetli çeyizlerim gibi...
Eşimin evinden de Mevlama gelin gidiyorum beyaz kefenimle /gelinliğimle...
Burada ki çeyiz sandığımda sadakalarım, oruçlarım, namazlarım, okuduğum Kuran-ı Kerim tilavetlerim, yaptığım hayr-u hasenatlar...
Allah {C.C} rızası ve aşkı için yaptığım/ her şey...
İlahi Ente Maksudi ve Rizake Matlubi
Halis niyetle tertemiz ifa ettiğim, eda ettiğim ibadetleri sandığımda hazır buluyorum.
Benden önce gelmişler ve sadık dostlar gibi beni hazır bekliyorlar.
Abilerim beni kabre koyuyorlar.
Mis gibi toprak kokusu ruhumu dolduruyor/ yağmur sonrasında içime çektiklerim gibi...
Gül suyu serpiyorlar kabrime/ aşk damlaları gibi, sevincimi tarif mümkün değil...
Nasıl sevinmeyim ki/ Aşkıma gidiyorum...
Aşk ile yapılan bir düğün daha başka nasıl olur ki...
Kabrimin üstünü hızlı hızlı kapatıyorlar. Gelin olduğumda da ‘’eşinle yeni yuvanda geçinmek zorundasın’’ diye bırakıldığım gibi, şimdi kardeşlerim kabrimde de geçinmek zorunda olduğumu ima ediyorlar/ geçinmek mi? Ah…
Aşkın gül bahçesinde goncagüller dermek gibi…
Ölmeden evvel ölüm nedir abilerim, bilir misiniz?
İşte böyle bir şey...
Yukarıda İmam efendi telkini bitirmeden Münker ve Nekir melekleri sorgu ve suale geldiler.
- Men Rabbüke’Rabbin kim’?
Dünyada tüm ömrümü Rabbime adadığım için Rabbimin yolundan ayrılmak istemediğim için ‘’Rabbim Allah’’ diyorum. Benim Allahü Tealadan başka Rabbim olmadı. “Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne güzel yaptı.” 1
Ellerimi, ruhumu, zihnimi, gönlümü hiç bırakmadı.
-Men Nebiyyüke ’Peygamberin kim’?
Benim örnek aldığım bir tek insan var; O’ da H.z Muhammed Mustafa {s.a.v} dır...
Evet çocukluğumda ve gençliğimde yalnış örnek aldıklarım oldu, hepsinin nakıslığını/eksikliğini gördükçe mükemmel arayışına girdim ve asıl örnek almam gereken, örnek gönderilenle tanıştım. Peygamberimiz Hz. Muhammed {s.a.v} ve O’nun varisleri mükemmel insanlardı. Bu yüzden benim rehberim, önderim, model aldığım İnsan Hz. Muhammed {s.a.v} dır.
-Ve ma kitabüke’kitabın ne’?
Kitabım Kuranı Azimüşşandır. Kuran-ı Kerimi tüm kitaplarımdan üstün tuttum. O’nu öğrenmek, okumak, ezberlemek, hayatıma uygulamak ve öğretmek için mücadele verdim. Arapça öğrendim. Rabbimle konuşmak istediğimde O’nu okudum. Yolumu şaşırdığımda Mealini okudum. Kalbim daraldığında inşirah bulmak için O’nu okudum, defalarca...
Ebedi Sevdiğimden bir mektuptu O...
-Ve ma kıbletüke’kıblen neresi’?
Kıblem Kabe-i Şerif’tir... Hangi eve gittiysem, hangi yolculuğa çıktıysam her yerde kıblemi gözettim, rotamı belirledim. Her yerde kıblemi, Rabbime dönmeyi, Rabbimin beni toparlamasını, istikametimi düzeltmesini istedim. Günde beş vakit kıbleme döndüm. Günde sayısız defalar gönül beytullahını tavaf ettim. Hayattan yorulduğumda Kabe’ye hicret ettim. Hira’ya çıktım. Aşkın kaynağına yürüdüm.
-Ve ma dinüke’ dinin ne’?
‘’Dinim İslam’’ dedim. En son din Selamet dinidir benim dinim. Müslüman’ım elhamdülillah dedim. Ümmet içine, ulvi kardeşliğe dâhil oldum. Hayatımın anlamını buldum. Kulluk Hakikatini keşfettim. Kim olduğumu öğrendim/Neden dünyaya geldiğimi hikmetini öğrendim...
Oku emriyle hayat buldum...
Âşık oldum...
Sözlerimi tamamladıktan sonra ‘’yerin mübarek olsun’’ dedi, Münker ve Nekir melekleri...
Benden önce ahirete göçen uhrevi büyüklerim, babamın ismiyle adımı çağırır ve beni sahiplenirler... Aynı dünyadayken sahiplendikleri gibi.
Onların sohbet halkasına ruhani olarak dâhil oluyorum ve kıyamet vaktini beklemeye başlıyorum...
“Ben kulumun zannı üzereyim (yani kulum Beni nasıl tanırsa, ona öyle muamele ederim).”2
1.(Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 12).
2. Buharî, Tevhid: 15, 35; Müslim, Tevbe: 1, Zikr: 2, 19; Tirmizî, Zühd: 51, Daavât: 131; İbni Mâce, Edeb: 58; Dârimî, Rikak: 22; Müsned, 2:251, 315, 391, 412, 445, 482, 516, 517, 524, 534, 539, 3:210, 277, 491, 4:106.
Mihrican Ulupınar
[email protected]
11.01.2013
00.00
YORUMLAR
Mihrican Ulupınar
Zümra Zen
Bu anlamlı telkinlerinizi paylaştığınız için teşekkür ediyorum.Alıp bir köşeye not ediyorum.
Ölüm var, kendini toparla,
Ölüm var, kendini toparla,
Nefsimin ihtiyacı var, Allah razı olsun.
Ölüm rabıtası hoştur. Ölümü bilmek, yaradana kavuşmayı arzulamak gerek.
Harikulade bir yazı, Selamlar
Mihrican Ulupınar
Mihrican Ulupınar
allah razı olsun
paylaşım için teşekkürler..allah herkez güzel ölmeyi nasip etsin
Mihrican Ulupınar
Rabbim razı olsun ve böyle bir ölüm nasip etsin. Bizi bekleyen o gün, inşaAllah 'hasret günü' olsun. Mevlâna'nın ifadesiyle bayram günü olsun, gerçek Sevgiliye kavuşma günü, düğün günü olsun...
Mihrican Ulupınar
harika bir yazı olmuş tüm samimiyetimle söylüyorum,siyah zeminin üzerinde beyaz yazıyla gözlerim okumaktan kamaşsada bitirene kadar sabrettim,ölmeden önce ölmek, kabri ve öteleri bu kadar sıcak yazabilmeniz okuyanlara yol gösterecektir,çok teşkkr ederim paylaşımınız için..