- 2434 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Can Dostuma
Bir ay oldu Cancan, yine en ufak bir şeyde ağlıyorum. Yağmur yağsa, sevmediğini bildiğim için, kar yağsa, çok sevdiğini bildiğim için ağlıyorum. Önceleri çözememiştim senin kar sevgini, garip geliyordu bana. Sıcağa alışkın olduğun için dışarı çıktığında tir tir titrerdin ama kar yağınca eve girmek istemezdin bir türlü. Tasmanı sürüklercesine oradan oraya çekip dururdun bizi. Sevinçle koştururdun karların içinde. Sonra öğrendim tabii bunun sebebini. Hep bilip de unuttuğumuz bir değeri yeniden hatırlattın bana; nerde yaşarsan yaşa aslını unutmadığını. Senin ırkın kızak çekmede kullanılan bir ırktı , doğduğun, yaşadığın yer çok uzaklarda olsa da aynı özellikleri, kanı taşıyordun ırkdaşlarınla aslını inkar edenlere inat…
Hiç kar yağsın istemiyorum inan…
Yemek pişirirken daha kötü oluyorum biliyor musun? Balkonda beklerdin beni sabırla, yemeğin etini kavururken. On üç yıl aynı şeyi yaşadık seninle. Beklerdin sessizce. Biraz gecikse hakkın, hafif hafif sesler çıkararak kapıya gelir kendini gösterirdin “ne oldu, unuttun mu?” Bakışlarıyla bakardın yüzüme. Bazen sırf bu hallerini görmek için özellikle geciktirirdim payını. Bir kaşık koyduğumda tabağına dünyalar senin olurdu. Keşke şimdi yanımda olabilsen hepsini verirdim…
Sakın merak etme, yine senin payını ayırıyorum ve gizlice dışarı çıkarıyorum evdekilere görünmeden. Aslında kızacaklarından değil, benim üzülmeme üzülüyorlar biliyorum. Onlar da seni çok özlüyor. Geçen gün Gri ile Siyah sorar gibi yüzüme bakıyorlardı, onlara süt ekmek verdiğimde. Gri’nin başını okşadım, anlattım. Siyah’tan çok korkardım biliyorsun. Sen de çekinirdin ondan, bakışları çok aksi diye. Siyah bile yanıma gelip kendini sevdirdi. Üzüntümü anladıklarını biliyorum, anlamayan bir sürü insan varken…
Seni tanıyan, yokluğunu fark eden herkes soruyor, gittiğini söyleyince başlarını önlerine eğiyorlar, üzülüyorlar biliyorum ama benim kadar olamaz Cancan, ben, can dostumu kaybettim! Kimisi “yeni bir köpek al” diyor. Aynı olmaz ki, diyorum. Anlamıyorlar. Onlar için aynısınız, ha biri ha öteki ne fark eder…
Geçen gün Adalar geldi, gelmeden telefonda Jim’i de getireceklerini söyledi. Annesine, Yıldız Teyzem belki Jim’i görürse daha az üzülür demiş. Altı yaşında bir çocuk bile anlarken üzüntümü, sevgimi koskoca insanların anlamamaları ne garip değil mi?
Eşyalarını merak etme. Mavi su kabın camın önünde kuşların su kabı oldu, yatağını Jim’e verdim. Diğerlerini kaldırmışlar, çünkü onlara baktıkça gözlerim doluyor. Onlar da haklı. Görmezsem üzülmem sanıyorlar ama ben zaten unutmadım ki, neyi hatırlatacaklar…
Buralarda her şey aynı yine merak etme. Sen sadece yemeğini paylaşmak istemezdin ama biz öyle değiliz o kadar çok ki paylaşamadığımız, bazen şaşıyorum. Vefayı sizlerden öğrenmeli tüm insanlar. Dostluğu ve sadakati de. Belki o zaman paylaşacak şeylerimiz çoğalır. Kim bilir?
Seni unutmadım Cancan çok özlüyorum…
Yıldız TOKSÖZ
YORUMLAR
Evet, Yıldız, hayvanları gözlemleyerek öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki, en başında sadakat geliyor ki, onlar ekmeğini yediği eve asla ihanet etmezler.
Ya dostlukları, dostlukları anlatmakla bitecek gibi değildir ki. İnsanın kederini paylaştığı gibi, sevincini de paylaşırlar, kıskançlık bilmeden hem de...
Onlardan öğrenecek o kadar çok değerimiz var ki kaybolan. Hangisini sayayım.
Onu özlediğini, unutmadığını ve hiç unutmayacağını biliyorum Yıldız. Şimdi kendi yok ama anılarınız var, hiç unutmadığın.
Yazı, hüzün olsa da sayfaya dizaynı güzeldi. Akıcı, yürekten kopup gelen cümlelerle çok güzel yazılmış.
Tebrik eder, sabır dilerim arkadaşım.
çok sevgimle...
Sevmeyi, sığ suda yüzmek zannedenler vardır. sevmenin, yaradılmışlardan sadece insana has olduğunu düşünenler. belkide insanın en fazla yanıldığı bu düşüncedir...insan, yaradanın yaarttığı her şeyi, önce yaradan yarattı diye, sonra insan olduğu için sever. Ve unutulmamalıdır ki , sizin sevdikleriniz sizi çok sever...belki de kendini insan sanan insancıklardan çok...neden belki dedim ki ben...