- 619 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EŞEK İNADI
Rahmetli babamın,köy öküzünü bir nevi ihale ile alarak,Mayısın başından temmuz başına kadar Orta dağda köyün öküzlerini"gütme" bakma sıralarındaydı.Babam anama talimat verdi oğlanla"benimle" siz mandıraya gidin ev işlerini bitirin gelin dedi.
Rahmetli anam beni merkebe bindirdi mandıraya geldik.Hatırlamıyorum o günkü anamın işini .Ama anam işini bitirdi beni gene merkebe bindirip orta dağda ki öküz yatağına babamın yanına gidiyoruz.Tam mandıraların ortasına geldik,sanıyorum Eyüplerin Mustafa ağbinin mandıra evini yeni yapıyorlardı.O anda birkaç usta çalışmakta yapılan mandıra evinde.
Bu ustaların yanında komşunun gençlerinden birisi,biraz inadın dan zor giden bizim merkebe olduğu yerden
----Çüüşş, çüüşşş diye seslendi.
Seslendi ama arada elli altmış metrelik bir mesafe var. Fakat bizim merkebin inadı tuttu, o ağabeyin seslenmesi üzerine bir türlü ne ileri ne geri bir adım yürütemedi rahmetli anam.
Belki bir yirmi dakika anam uğraştı ama,bizim kara kaçanın inadı tuttu bir adım ne ileri ne de geri gitmedi.En sonunda anam beni yere indirdi merkebin yularını bana vererek çekmemi söyledi. Kendisi arkadan ite kalka oradan zor zahmet uzaklaşmıştık ama,anam da hırsından küplere binmiş, hırsından ağlamıştı.
Çünkü o günkü yapıda çalışan ustalar yabancı köylüydüler.Anam onlara karşı çok mahcup olmuştu,Ama o gence kimse bir şey demediği halde,bizimle iyiden iyiye eğlenmişti.
Gel zaman git zaman,bir akşam üzeri öküz sürüsü eski yaylada.Anamla bizde şöyle mandıra yolunun kenarında ana oğul oturuyoruz.Tam o esnada,hani bizim merkebe inadına Çüüşş,diye bağıran ağabey vardı ya.O da mandıraya yalnız olarak merkebiyle gidiyordu. Anam hiç tereddüt etmeden oturduğu yerden öyle hızla kalktı,o ağabeyin yakasından yakaladığı gibi,elindeki sopayla bir güzel becerdi. Ve ağabey ağlaya, aylaya
Mandıranın yolunu tuttu. Anam derin bir oh çekerek,
-- İşte şimdi biraz ferahladım oğul,demişti.