- 1038 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kahve Lekesi
Benim bütün kitaplarımda mutlaka ya kahve ya da çikolata lekesi olmuştur. Küçüklüğümden beri elimde olmadan alışmışım bana mutluluk veren şeyleri bir arada tutmaya. Öyle ki geçenlerde kitap okurken kahvemi elimden düşüremez olduğumu onu fark ettim. Bazılarına sakarlık, dikkatsizlik hatta kirlilik gibi gelebilir ama ben seviyorum onu koyduğum yerde bardağımı sonradan kendini belli etmesini. Düşünsenize mini minnacık bir kahve lekesinin aldığı şekilden tutun da orada olma sebebine kadar neleri çağrışım yaptırabileceğini ? O minicik bir kahve lekesi bana yaşanmışlıkları çağrıştırıyor mesela. ’Nasıl?’ diye soracak olursanız, düşünsenize hangimizin hayatı mükemmel ki? Ya da hangimizin vücudunda küçüklükten kalma bir yara bere izi yok? Mutlaka herkesin anısını taşıyan bir izi vardır. O zaman insanlardaki bu mükemmeli arayış niye? O yüzden seviyorum ben kitaplarımda ya da notlarımda izler olmasını. Kirlilik değil ki bu canım! Sadece biraz daha ben var onlarda. Sakın ha yanlış anlamayın! Bencillik de değil bu. Bu sadece insanın sevdiği şeylerde kendini bulması. Tıpkı bir rengi diğerlerinden daha çok sevmemiz gibi. Ya da kitaplığın rafında duran bir kitabın diğerlerinden daha fazla aşınmış olması gibi. Hiç olmadı bir kez olsun sevdiğimiz şarkıyı bıkmadan usanmadan milyon kez dinlediyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sanırım biz insanlar genel olarak kendimizi anlatan şeyleri seviyoruz. En azından ben seviyorum. Bir şeylerle bütünleşmeyi, onları benim bir parçam olarak görmeyi ve en önemlisi yeni şeylerin arayışına girip de nelerden hoşlandığımı görüp kendimi keşfetmeyi çok seviyorum. Bir de ikinci el kitapları çok seviyorum. Çünkü en çok da onların yaşanmışlıkları vardır ve biz fark etmeden bize bize yaşadıkları hikayeleri anlatırlar aslında. İçinde sakladıklarını görebilmek için sadece birazcık daha dikkat gerektirirler o kadar. Bazen o ikinci el kitapları okurken bir de başlarından geçen hikayeleri düşünürüm. Ve aklımdan geçenler o kitabı kimin okuduğundan çok nasıl birinin okuduğu olur. Çoğu zaman da kitabın konusuyla birebir uyumlu bir karakter canlanır kafamda. Sonra içinde bir not bir iz arayışına düşerim. Bir de buldum mu benden mutlusu olamaz! ’Neden bir başkasının verdiği, rafında istemediği lekeli bir kitabı ben alayım ki?’ diye düşünebilirsiniz. Fakat mühim olan o lekede gizlenenleri görebilmekte. O kitabı oraya bırakan kişi zaten sizin ya da bir başkasının o kitabı almanızı istediği için bırakmıştır onu. Neden mi? Sizce sadece rafında yer tuttuğu için mi ? Bana kalırsa verilebilecek bir çok cevaptan bir tanesi daha ucuza daha çok güzelliğe ulaşabilmeniz için. Ötekisi ve en güzeli ise sadece PAYLAŞMAK istemesi. Hiç tanımadığınız bir insandan gelen tesadüflere dayalı bir iyilik işte. Ve eğer siz de o kitabı almışsanız onun o paylaşma isteğini kabul etmişsiniz demektir. Son olarak günün birinde ikinci el bir kitapçıya kitap bırakmak üzere giderseniz arasına mutlaka küçük bir not kağıdı ile güzel bir söz bırakın. Kim bilir, belki de sadece sizin minicik notunuzun üzerinde yazan bir güzel söz ile tüm gününü güzel geçirecek bir insan vardır ve o kitabı alır. Siz de kime olduğunu bilmeden yaptığınız iyiliğin verdiği mutluluk duygusunun tadını çıkarırsınız.(Tabi hala maneviyata inanıyorsanız. :) )