- 3649 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
AYRILIK
Ayrılık; uzaklaşmak, kopmak, birleşmemek, gitmek ve koparılmaktır. Ayrılık üzerine hangi şair şiir yazmamış, hangi ozan türkü söylememiştir? Ayrılık türkülerinin ezgileri yankılanır kulaklarımda. Şarkılardaki ayrılıkların bambaşkadır tadı. Şiirlerin ayrılığı, gönül dünyamızı başka gezegenlere taşır.
Hayatın şartları bizi ayrılığa zorlar. Elimizde olmadan zorlar. Ayrılmak zorunda kalırız. Ağlasak da üzülsek de sızlasak da bu bizim kaderimizi değiştirmez. Hayatın şartlarının ayrılığı kaçınılmazdır. Hele canımızın bir parçası kız ve oğullarımızın bizden ayrılması bizleri yürekten dağlar. Acısı günlerce, aylarca ve senelerce bitmez. Ayrılık acısı, derinleştikçe derinleşir. Yarası kabuk tutmaz, azdıkça azar.
Sevdiklerimden her ayrılışım, beni derinden yaralar ve beni Kaf dağının arkasına atar. Sevdiğim insanlardan ayrılmaya asla dayanamam. Ağlarım günlerce, gecelerce… Gözlerimden bazen yaş çıkmaz, kalbimin derinliklerine doğru akar hüzünlü gözyaşlarım. Ben bu yaşı durduramam, aktıkça akar, gönlümü yaktıkça yakar…
Bir yerden bir yere taşınacağım zaman ya da ayrılıp da başka bir yerde, bir süre geçireceğim vakit içimi tarif edemediğim bir sızı kaplar. Üzülen, ağlayan bir sızdır bu. Tedavisi olmayan bir sızıdır bu. Derdini başkalarına anlatamayan bir sızıdır bu.
Sevdiklerimden neden uzaklaşmak zorunda kalırım? Bu dünya bizlere yetmez mi? Diye kendi kendime sorular yağdırırım. Sorularımın her birinin cevabı altında ezilip kalırım. Cevabını bulduklarımı ise anlatamam. Ben anlatamam yaşarım. Zaten çoğunun cevabını bulamam. Ayrılığın acısı bana cevap verdirmez. Bu acı soruların geldiğini görünce bile, kaşlarını çatar, suratını asar ve öylece bekleye durur. Derin bir üzüntüyle beni baş başa bırakır. Bu his, bu duygu bütün vücudumu kaplar, karanlık bulutlar gibi…
Evinizden kızınız, oğlunuz, kız ve erkek kardeşiniz, babanız ya da anneniz veya bunlar kadar sevdiğiniz bir yakınınızın ayrılık etkisini kafanızda bir canlandırın. Bu ayrılıkların yıkıcı etkilerini tek tek sorgulayın. Ruh dünyanızın ne acılar çektiğini anlata bilir misiniz? Acılar içinde kıvranırken, kimse sizin acınızı görmez, duymaz ve anlamaz. Sizin, sizleri sevdiğini zannettiğiniz kişiler bile, size alaycı bir tavırla gülerek geçerler.
Peki, bütün bu ayrılıklar neden? Ayrılıklar, olmasa olmaz mı? Hayat devam etmez mi? Gönül sevdiklerinden ayrı kalsa olmaz mı? Sevdiklerimizden ayrılmadan yaşasak olmaz mı? Neden ayrılıyoruz ya da ayrılmak zorunda kalıyoruz? Ayrılığın çaresi yok mu? Ölümle ayrılığı neden karşılaştırırız?
Şöyle bir sözü zaman zaman duymuşsunuzdur. “Ölümle ayrılığı bir teraziye koymuşlar da; ayrılık ölümden daha ağır gelmiş.” Diye.
Ölümün ayrılığı bütün canlılar için mutlak bir ayrılıktır ve kaçınılmazdır. Ölümle ayrılmak, sizden önce ölüp giden sevdiklerinizle buluşmanızdır. Sizin arkanızda kalanlar ise sizin ayrılığınıza üzülürler ve ağlarlar durmadan…
Okullar, yaşamımızın ayrılmaz bir parçasıdır. İlk ayrılığımız okullarda gözü yaşlı başlar. Canımızdan çok sevdiğimiz arkadaşlarımızdan, öğrencilerimizden ve öğretmenlerimizden ayrılığınız canınızı yaktıkça yakar. Adeta sizi kor ateşine atar. Ayrılık özlemi sizleri yaktıkça yakar, kavurdukça kavurur, dağladıkça dağlar…
Elinizde olmayan ayrılıklar bizi çok üzer. Babanızın tayini çıkmışsa zorunlu olarak ayrılırsınız sevdiklerinizden. Bir de eğitim hayatındaki ayrılıkları düşünün. İlköğretim, lise, üniversite ve aklınıza gelebilecek bütün ayrılıkları düşünün. Sonunda tek tek sevdiklerinizden istemeyerek ve içiniz dağlanarak ayrılmaya başlarsınız. Bu sizi psikolojik olarak etkiler. Gittiğiniz yere çabucak alışamamanız sizi gerdikçe gerer. Ben gittiğim yerlere çabuk alışıp uyum sağlayamam. Bu benim için zaman alır. Alıştıktan sonra da oranın ayrılığı bana ölümden daha zor gelir…
Ayrılığın sızısı düğümlenir yüreklerde. Ayrılık sizi karlı dağların arkasına atar. Orada yapayalnız tek başınıza kalırsınız. Etrafınızdaki kalabalıklar asla size görünmezler. Sizin yüzünüze gülen, iyi gün dostları sizi bir başınıza bırakıp kaçarlar. Elinizi uzatırsınız, eliniz havada kalır. Göz ucundaki ümidiniz, yavaş yaş biter. Hiçbir şeyi duymadan ve hissetmeden yaşamaya başlarsınız. Konuşan, gezen, yürüyen, bakan ve dokunan siz değilsinizdir. Ceset olarak oradasınız ancak aklınız sorularınızın cevap bulamadığı gezegendedir. Ayrılığın sızısını çabuk atlatamazsanız ölümcül bir hastalığa yakalanırsınız. Doktorlar derman olmaz, ilaç yoktur tedavi etmek için. Yine de siz bu durumda ölümü değil de ayrılığı düşünürsünüz…
Seven eşlerin havadan sudan sebeplerle ayrılıklarını bir düşünün. Sevdiğine gelse gelemiyor, gitse gidemiyor. Gelmek istiyor fakat karşısındaki olumlu cevap vermiyor. Bu ayrılık acısı, çiftleri kor halinde yakmaya devam eder. Sevdiğine yaklaşamamak, onunla konuşamamak ve ellerinden tutamamak ne büyük bir acıdır.
Sizi, en çok da sevdiklerinizin ayrılığı yıkar. Ayağa kalkmak için uğraşırsınız ama nafile. Her deneyişinizde hep yıkılırsınız. Çamur deryasına battıkça batarsınız. Ne zamanki ayrılığın birleşmek olduğunu anlarsınız, o zaman dimdik ayağa kalkıp, ben de varım yaşamın doruklarında diye haykırısınız. Kadere inanıp yüce yaratıcıya ne zaman teslim olursunuz o zaman mutluluktan uçarsınız göklere…
Ben, ayrılmamla Yüce Rabbime koşuyorum. Ben, ölümün ayrılığıyla sevgili Peygamberime ve onun sevgili ashabına koşuyorum. Ben, bu ayrılıklarla şehitlere, evliyalara, erenlere ve bütün peygamberlere koşuyorum. Ben bu ayrılığımla sevdiklerime koşuyorum bir aciz kul olarak. Bu yüzden ayrılmaktan mutluyum. İlahi aşkla dolarak, ayrılmak gerek, ayrılmamak için ayrılmak…
24.12.2012
Çekerek
YORUMLAR
İçten bir yazı duygular seyre dalmış kutlarım kaleminizi ve sizi selam ve dua ile
İDRİS ÇETİN
selam ve saygılar değerli üstadım.
Ayrılık üstüne çok şeyler yazılmış,çok söz söylenmiş.Lâkin Karacaoğlan'ın:"Üç derdim var bir birinden seçilmez / Bir ayrılık,bir yoksulluk,bir ölüm" deyişi ne kadar etkileyici.Çok sözün özü,özeti.Yazınızda ayrılık acısını kişileştirmişsiniz.Asık suratlı,çatık kaşlı biri olmuş ayrılık acısı.
Hayatın bir gerçeğidir ayrılık.Buna da alışmak gerek.Ayrılıklar olacak.Çark-ı devran döndükçe, bundan kaçmak olanaksız.Alışmaktan başka çare yok.
Dünya bir gurbet,sıla Tanrı katı,ahiret.Elhak doğru söylüyorsunuz.
Sevgili dost,insanın içindeki gurbetten kurtulmasıdır önemli olan.
Selam ve saygıyla...
İDRİS ÇETİN
SELAM VE SAYGILAR...