Biçare
İşte bu dört duvar ve bu çaresizlik, her zamanki gibi gecemde gündüzümde. Bırakmalıyım aslında umut etmeyi gün doğmadan neler doğar demeyi.Vefasızlığıda gördüm parasızlığıda daha neyi görebilirim ki?
Yaşamın her damlası bir kadehe daha sürüklüyor artık beni.Son bir tane daha diyorum her seferinde.
Toparlanmak adına herşeyi yaptım diyemem.
Hiç birşey yapmamıs gibi pişmanım, herşeyi yapmıs gibi de yorgunum. Artık gelecek sabahlarıda düşünmüyorum.Bir planım yok nasıl olsa her zamanki gibi olacak..
Baş ağrısı ile uyanıp.İlk lokmam sigara olacak.Peşpeşe üç duman çekecem bir iki öksürük sonrasında.
Kapının altından gazetemi alacağım, gözlerim yine manşette ki, fiyat artışlarında acı bir tebessüm,sessiz bir fısıldama ’hayat pahalı, insanlar ucuz.’ diyeceğim herzaman ki gibi..
Sanki ilk görevine çıkan çaylağın heyecanıyla, elimde yine kadehim olacak.Görevimi yapmıştım çünkü günü, akşama ulaştırmıştım.Yerlerde dünden kalma şişeler, diplerinde bırakılan zıkkımıyla ayaklarıma sarılacak.Siyah poşetler ve yemiş kabuklarıda döşemeye ayrı bir renk katmanın heyacanını yaşayacak..
Herşeyi boşvermişcesine yaşayacam işte.Bana göre sıradan.Sana göre sıradışı.
Bahar,kış güneşi,kuşların sesi de hiç ilgimi çekmiyor hiç biri benim için değiller zaten.Yaşanacak ne kaldı geriye yada yaşanması gereken birşeyde bırakmışmıydım acaba.Ne yapmalıyım ne yapmamalıyım onuda bilmiyorum..
Alıp başımı gitmelimiyim acaba? Ya geride kalanlarımı özlersem,geri dönmek istersem.
Geride neyim var, günü geçmiş gazeteler ve dibini bulduğum alkol şişelerinden başka.
Özlem duymam eminim geri dönmekte istemem..
Bu hayattan gitmem gerek..