- 5915 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BALZAC'IN KÖYLÜLER ROMANI
ROMANIN ADI : KÖYLÜLER
YAZARI : BALZAC
SAYFA SAYISI : 331
KAHRAMANLAR
1- GENERAL MONTCORNET KONT : Aigues Malikanenin sahibi. Napolyon Ordusunda Albay rütbesiyle Muhafız Alayında subaylık yapmış. Sonrasında askerlikten ayrılarak biriktirdiği parayla şatoyu satın alarak orada yaşar.
2- MONTKORNET KONTES : Generalin şatoyu aldıktan sonra evlendiği genç eşidir. Malikanedeki olup bitenleri iyi niyetle değerlendirir. Konta nazaran barışçıl bir yaklaşımı vardır.
3- GARBERTİN :Kontun vekllharcı(kahya) iken hesabına para geçirdiği iddiasıyla şatodan kovulur. Sonraki zamanlarda aktif bir kişiliğe sahip olduğundan kont aleyhine faaliyetlerde bulunmaya devam eder.
4- CORTECUİSSE : Şatonun eski sahibi Matmazel Lagurre zamanında yirmi yıllık malikanenin ormanlarının korunmasından sorumlu muhafızlık hizmeti olmasına rağmen köylülere tolerans tanıdığı için kont tarafından kovulur.
5- MİCHOUD : Selefi Cortecuisse yerine göreve getirilir.Kontun askerden arkadaşıdır. Malikanenin yönetimini askerce yönetmeye başlar. Sıkı tedbirler alır. Yeni evi olup eşi hamiledir. Malikanenin etrafındaki köylülere göz açtırmaz.
6- ADOLPHE SİBİLET : Selefi Gaurbertin yerine getirilir. Dürüst görünmeye çalışarak görevine devam eder. Zaman zaman kontu yaptığı yanlış yönlendirmelerle zor durumda bırakır.
7- FORCHON BABA : Devletin çeşitli kurumlarında öğretmenlik ,katiplik,v.s. yaptıktan sonra malikaneye yakın bir yerde Grand-1- Vert adında bir meyhane açıp çalıştırmaya başlar. Aynı zamanda düğünlerde klarnet çalar, su samuru avı yapar, çıkrıkta kendirden iplik yapar. Şatoya zaman zaman ziyaretlerde bulunur. İki kızı vardır.
Romandaki olaylar, 1789 Fransız İhtilalından sonraki dönemi kapsar. Devrimin burjuvaları palazlandırmasıyla; daha da arsızlaşan burjuvalar, yıkılan feodalizmin son kalıntıları olan derebeylerin yaşadıkları malikanelerdeki verimli topraklara da göz dikerler. Bu emellerine sahip olmak için, köylüleri derebeylere(kont) karşı bin bir entrikalarla kışkırtarak onları zayıflatmaya çalışırlar. Aslında köylüler, burjuvaların hedefleri için bir araçtırlar. 1823-33 zaman diliminde geçen bu olaylar, toplumsal çalkantıların ne kadar acımasızca cereyan ettiğini öğrenmemiz açısından aradan yüz doksan yıl geçmesine rağmen dersler verici yönüyle okunması gereken harika bir dünya klasiklerinden biri.
Balzac, bu romanını sekiz yılda yazdığını, üzerinde yüz kez değiştirme yaptığını söylemektedir. Kendisi öldükten sonra eşi tarafından basılmıştır.
Balzac’ın da burjuvazi olması nedeniyle olaylar, burjuvazi gözüyle yazılmış olup köylülerin dünyasına romanın son otuz sahifesinde girilmiştir.
ÖZET:
Fransa’nın İsviçre’ye yakın bölgesinde Avonne Vadisi vardır. Bu vadiden ırmakların beslediği Thune Nehri yılankavi akıp gitmektedir. Bu nehirde kereste nakli yapılarak fabrikalarda işlenir.
Vadinin etrafında Balngy(altmış hanelik bir köy), dört bin nüfuslu La-Ville-aux-fayg ticari bir bucak,,Saulangs adında küçük şehir, Cerneux ,Couches ve Aigues nahiyeleri bulunmaktadır.
Malikane, Aigues nahiyesi alanında olup aynı zamanda Aigues malikanesiyle de anılmaktadır. Aigues nahiyesi hariç diğerlerinin birbirlerine uzaklıkları en fazla on km.dir.
Malikane, iki bin dönüme yakın bir alanı kapsar. Araziler oldukça verimlidir. Bağlık bahçelik, buğday alanları, ve güçlü bir ormanı vardır. Malikanenin arazisi ikiyüzer dönümlük çiftliklere ayrılarak köylüler tarafından kirayla işletilmeye Verilmiş olsa da ,köylüler yine de konta maddi yönden bağımlıdırlar. Malikanenin dışındaki köylüler ise, topraklarda kendilerinin de hakları olduklarını düşünerek, ormanlardan odun çalmaya, ekin başaklarını izinsiz toplamaya tevessül ederler. Malikanenin içindeki şatoda kont eşiyle birlikte yaşar. Şato,zamanın son model mimari özellikleri taşımaktadır. Şatonun oda hizmetçileri, ve onlardan daha yetkili baş hizmetcisi, bahçıvanı, aşcısı, faytoncusu vardır. Aynı zamanda rahibi,muhafızı,kahyası, orman bekçileri mevcuttur. Bunlar, şatoyu anımsatan iki katlı evlerde kalmaktadırlar. Bunların da hizmetçileri, aşçıları mevcuttur.
Malikanenin ilk sahibi Matmazel Lagurre’dir. Ölene dek geçen zamanda otuz yıl boyunca kendisini dönen dolaplardan uzaklaştırark, köylülerin ormandan odun yağmalamalarına,kahyanın hırsızlıklarına, bekçilerin köylülere yapmış oldukları toleranslara göz yumarak sürekli taviz vererek şatoda yaşantısını sürdürür.
Şatonun yeni sahibi general kontu Paris’ten ziyarete gelen genç gazeteci,yazar Emile Blondet’in malikanenin doğa betimlemesini mektubunda bir arkadaşına yazmasıyla romana giriş yapılmaktadır. Bu geç gazeteci, sonraki günlerde şatonun dışında yapmış olduğu gözlemleri de belirtmektedir. Hatta bir dereden su samuru yakalamaya çalışan Forchon baba’nın gazabına da uğrar. Şöyle ki: Forchon baba,oltası elinde derenin kenarında sessizce beklerken yanına yaklaşan genç gazetecinin kendisine laf atmasıyla konsantresinin bozulduğunu ve su samurunun elinden kaçtığını söyleyerek ondan para alır.
Kont, malikanesinin sahibi olduktan sonra kahyasını para çaldığı, orman bekçilerini de görevlerini yapmadığı ve suiistimal ettikleri gerekçesiyle işinden kovar. Yeni aldığı kahya ve bekçiler, askerlikten aşina olduğu kişilerdir. Bunlar, asker kafasıyla disiplin altında görevlerini yapmaya çalışırlar. Selef durumunda olan kahya GAURBERTİN İSE, AKILLI BİR ADAM OLDUĞU İÇİN La- Villa-aux şehrine belediye başkanı olur. Oradaki burjuvayı, konta karşı örgütler. Aynı zamanda çevre bucaklardaki belediye başkanlarını ve diğer yöneticileri de etrafına alır. Kendisi çok kısa zamanda palazlanmış bir para babası durumuna gelir.
Diğer taraftan kovulan bekçi Corteceuisse ise, ormanlarda ağaçlara zarar vererek kurumalarını sağlayan mayıs böceğinin tahrifatını nasıl yaptığı meyhanelerde köylülere anlatarak, onları ormanlarda zarar vermeye teşvik eder. Köylüler, malikanenin ormanlarını çalmaya devam ederler, zararlının yapmış olduğu işlemi taklit ederek.
Zaman zaman yeni kahya Sibilet, zor durumda kaldığını belirterek konttan para sızdırmaya çalışsa da kont papuç bırakmaz bu dalaverelere. Bunun da para sızdırdığını bildiği halde göz yumar bazı haraketlerine.
Knontes,genç gazeteci ile kaçamaklar yapar,birlikte ormanda gezintiye çıkarlar. Kontesin çocuğu olmamıştır.
Yeni muhafızın ve bekçilerin sıkı denetlemeleri devam eder. Köylüler, muhafızdan ve bekçilerden kurtulmaların yollarını ararlar. Köylüler, ormandan odun çaldıkça yakalanırlar. İzinsiz buğdayların başak yapmaları gerekmektedir ama fakirlik ilmihaberi çıkarmayan köylülere izin verilmediği için sıkıntı çekerler.
Malikanede zor günler başlamıştır artık. Köylüler,,burjuvaların desdeği ile kontun hareket alanını daraltmaya başlamışlardır.
Köylüler, kontunun muhafızını pusuya düşürerek öldürürler. Bu durum, büyük bir infial yaratır şatoda. Kont,Paris’ten hafiye getirmiş olsa da katilin kim olduğu bir türlü bulunamaz. Köylüler, ser verip sır vermezler bir türlü.
Nihayetinde; burjuvaların tertipleri sonuç vermeye başlamıştır. Kont, canından olacağı korkusuyla malikanesini satmak zorunda kalır, satışa çıkarır ve burjuvalar, kendi aralarında malikaneyi satın alırlar.
Kont, orduya yeniden yazılır. Bir süre sonra da ölür. Genç gazteci de geçen süre içinde yazdığı kitapları yayınlamıştır. Bir gün kontesten mektup alır ve “kendi mirasımın sahibi sen olacaksın,” diye onunla evlenmek istediğini belirtir.
Kazanan burjuvalar olmuştur. Köylüler yine avuçlarını yalamışlardır. Bu topraklar, bizlerin olacak diye yutkunsalar da avuçlarını yalamışlar, yine yoksul olarak kalmışlardır.
BİTTİ
YORUMLAR
ah Balzac.. nasıl yaşadın sen?
midenin alt deliğini nasıl gördün, anlattın. sadakatin ruhtaki asil pençesini nasıl ululaştırdın gönüllerde.
o Balzac ki, ölüm döşeğindeyken doktor olarak kitaplarındaki kahramanı arar: "Bianchon'u çağırın bana. "O, beni kuratarabilirdi"
bağrındaki yaraya yine kendinden medet umdu. işte böyle yaşadı demek ki.