- 703 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KUMA KARDEŞİM
Ben bir kuma olmak için doğmamıştım.Böyle de yetiştirmemişti kendisi de kuma giden annem beni..Yaşamım boyunca,sadece bir avuç insan öğrendi benim bir yerlerde,bir zamanlar birisinin kuması olduğumu.Kuşkusuz nasıl kuma gittiğimi ve kuma gitmenin ne anlama geldiğini kimseye açıklamadım,açıklayamadım.
İsmim Berivan,çoğunuz sevdiğiniz bir türküden bilirsiniz ismimi.Ya gerisi,neden ilgilendirsin ki yaşamım sizi?
Doğduğum topraklar mı suçluydu,yoksa o topraklarda doğan ben mi?Ben veremezdim bu soruların cevabını,hatta bu soruları bile sormamalıydım kendime.
Güneydoğu’da bir şehrin,bir köyünde doğdum.Yetiştiğim yerde,bizler kız çocukları sessiz çoğunluktuk.Kızların en yüksek parayı ya da en fazla ineği,davarı veren alıcıya satıldığı;kadınların “sırtından sopa,karnından sıpa”nın eksik edilmediği,aşklarının ölümle karşılık bulduğu,sevdiğini iki,üç eşlerinin alım gücüne göre daha fazla kadınla paylaşan,paylaşmak zorunda kalan kadınların,yaşadığı,yaşamak zorunda olduğu bir dünyaydı benim köyüm..
Rojda,Dilan ve Zeynep’ti oyun arkadaşlarım,kuma kardeşim derdim onlara.Babamın annemden önceki karısındandı her ikisi de.
Aman ne oyunlar oynardık o yıllarda.aralarında iki yaş vardı ikisinin,bense tam ortancaydım.Rojda benden bir yaş büyük,Dilan’sa küçüktü.
Rojda bebek yüzlüydü,Dilan’sa daha o zamanlarda çok bilmiş bir kadın siması takınmış gibiydi yüzüne.
Özellikle gecelerde gecelerde çok daha yakınlaşırdık birbirimize.Üçümüz bir yorganın altında aklımıza gelen her şeye kıkırdaşırdık.Rojda’nın gülümsemesi öldürürdü beni.Vık vık vık diye garip sesler çıkartırdı gülerken.Dilan’la ben ,O’nun vık vıklarını duyduğumuzda,daha da katılırdık gülmekten.
Ayşe ablam,dürtüklerdi bizi gülmeyin diye yere serdiğimiz döşeğin yanındaki döşeğinden.Gülmekten çişimiz gelirdi sonra,hep beraber kalkardık yataktan çiş yapmaya.Rojda vık vıklamaktan mı nedir,çiş sırasında başı çekerdi.Yorganın altında tek tek ip gibi sağılarak yataktan çıkardık.Tuvalet evin uzağındaydı.Rojda yürürken vıkvıklamayı kesmezdi bir türlü,Ayşe ablamın arkamızdan fırlattığı terlik pek sağlam olmayan tahta kapımıza çarpardı genellikle.Tuvaletimizin kapısı yoktu,perde gibi bir şey takmıştı annemler.
Yaz günleri iyiydi de,kışın kıçımız donardı çiş yaparken.Büyük çişimiz geldiğinde ıbrıkta su dolu değilse ,eve gidip getirmek zor gelirdi.Zaten evdeki suyu da çok dikkatli harcamamız gerekti.Yoksa dayak yerdik.Bu nedenle büyük çişimize geceler su getiremediğimizde popomuzu taşla falan silerdik.Tuvaletin üzeri sinek dolmasın diye de büyükçe bir taş koyulurdu.Çişe kalktığımızda Rojda en büyüğümüzdü,o kaldırırdı taşı..
Ahh Rojda ah!Rojda evcilik oyunlarımızda hep annemiz olurdu.Çok severdi anne olmayı ,oldu da.Sekiz kez,üç kez de düşük yaptı.Rojda’nın uzun kirpiklerini severdim en çok.Kırpıştırdığında birbirine geçerdi.Hiç açılmayacak sanırsın.Genellikle kirpiklerini ovuştururdu bu yüzden,çok gürdü kirpikleri.Hatta dalga geçerdik Dilan’la ben;Rojda’nın bıyıkları kirpiklerinde çıkmış diye.Gürdü kirpikleri ama o kirpiklerin süslediği içten bir gülümseme olmadı ilerleyen yıllarda hiç ela gözlerinde.Çok yemin ederdi Rojda.İki kelimede bir vallah,billah.Yüzünde bir şark çıbanı izi vardı.Sağ yanağında tam gamzesinin üzerindeydi.Güldüğünde o iz yüzünden D.VAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.