Sus
Aşk..
Ne kötü şey imiş böyle. Cayır cayır narlığında kaynatırmış da demlermiş yürekleri. Tatmamak ahmâklık tadsan pür ahmâklık. Bir çeşmenin dibinden bir gram su ister, yalvattırır yakarttırır aşk.. Sen dili damağı kurumuş sabi olursun O ise bereket şelalesi, çeşmen, selin.
Beklerim, bir gün döneceğim derse,
olurum sersem,
aşkı haram ise
aşkına kafirim bense.
Özlem..
Ne zor şey imiş. Hiç elini tutmadığın, sesine pür dikkat hakim olamadığın kişiyi özlemek.. Saçma.. Bir seni seviyorum nidâsına canı gönülden katılmak olsa gerek özlem.. Dilinin, kulağının, teninin, gözündeki selinin özlemi.. Sen ne diyorsun?
Mesafe..
Ne lanet imiş. Bir sandalın, otobüsün, geminin, uçağın götürebileceği olan sen..
Ne de çok takmışsın o lanet şeye. Aradaki bağ nedir sence? Parmaklarımdan çıkanı kulağına aşina kılıyorum, gönüldeki dem’i gönlüne bahşediyorum. Yok, yok..
Bir başkası..
Nasıl başlanır ki?
Bende sen varsın sende o
Karşıma geç, bendeki sen kadar dimdik ol!
Bir gün sende sev.
Yan, tutuş.
Ama şimdi sus.
Dudaklarında hala onun ismi var.
Konuştuğun müddet gözlerim har.
Bil.
Çok sevebilirdim.
Aşkından tutuştuğum, özleminden alev aldığım, mesafesinin umrumda olmadığı, aklında bir başkası olan paşama.
YORUMLAR
Aşk, beyne girince mantık çıkıp gidermiş. doğru mudur acaba?
yazıyı okuyunca, doğruluğuna karar verdim:))
Tebrikler...