Kader
İnsan yaşarken önüne birçok seçenek çıkar ve her seferinde bir seçim yapması beklenir. Ve yaptığı seçimlere göre hayatı şekillenir. Kendi karakterini bulur. Hayat tarzını ortaya çıkartır.
İçinde bulunduğunuz her durum, gerçekleştirdiğimiz her eylem bir sonuç doğuracaktır. Bazen bunlar irademizin dışında gerçekleşirken, bazense tamamen kendi hür irademizle tecelli eder. Ama gerçekten böyle midir? Yaptığımız tercihler, seçtiğimiz yollar gerçekten bizim irademizle mi şekilleniyor yoksa daha önceden yazılı olan -kaderdeki- seçilmiş olan yolların üzerinden mi gidiyoruz?
Dünyaya gelme ihtimalinin bile milyonda birden daha az olduğu halde mucizevi bir şekilde dünyaya gelir her kişi. Buna diğer etkenleri de eklersek bu olasılık her seferinde daha da küçülecektir. Şöyle ki; anneanne ve dedeniz annenizi dünyaya getirmeseydi-aynısı babanız içinde geçerli-,anneniz ve babanız bazı sebeplerden hiç tanışmasalardı ya da evlenmemiş olsalardı dünyaya gelemeyecektiniz. Mesela annenizle babanızın bir üniversitede bir final sınavda tanıştığını farz edersek; babanız veya anneniz üniversite giriş sınavında bir soru eksik ya da fazla yapsaydı veyahut o gün babanız final sınavında annenizin yanında oturmasaydı; yine dünyaya gelememiş olacaktınız. Ama öyle olmadı. Anneniz ve babanız sağlıklı bir şekilde hayatına devam etti. Üniversite sınavına girdiler ve hemen hemen benzer puanlar yaptılar. Ve o gün final sınavında babanız annenizle tanıştı ve ömür boyu sürecek birliktelik başladı. Ve en sonunda ise siz dünyaya geldiniz. Burada genetiksel olarak daha da geriye gidilebilir-bence hatta Adem ile Havva’ya kadar-.Her seferinde sizin bu dünyaya gelme olasılığınız azalır. Ama her şey olması gerektiği gibi oldu ve bir başkası değil, siz doğdunuz.
Saniyenin bilmem kaçta kaçı kadar gecikmiş olsaydınız, bu dünyada olamayacaktınız ve şu an da bu yazıyı okuyamayacaktınız. Ben de birkaç salise geç kalmış olsam bu dünyada olamayacaktım. Ya da bu sabah kırmızı ışıkta durmadan geçmiş arabayı fark etmemiş olsaydım ve ya yolda ayağım kaymış, başımı bir yere çarpıp ölmüş olsaydım; bu cümleler hiç olmayacaktı. Ve sizler böyle bir yazıyı tekrar okumayacaktınız. Ama dediğim gibi öyle olmadı. Şu anda bir şekilde yaşıyoruz. Ben yazıyorum ve siz de okuyorsunuz. Şimdi sorulması gereken soru bütün bunlar bir olasılık hesabı mı, yoksa kurulu müthiş bir planın işlevselliği mi? Gerçekten neler yaptığımızı, neler yapacağımızı, neler yaşayıp ve neler yaşayacağımızı kendi irademizle mi seçiyoruz, yoksa kaderimizde yazılı olan senaryoyu mu oynuyoruz?
Dünyada her gün milyonlarca olasılık gerçekleşiyor. Dünyanın ve hatta bu alemin yaratılışından beri süregelen ve kıyamete kadarda devam edecek olan olasılıklar dizisi. Birbirinden bağımsız gibi görünse de bir araya geldikleri zaman, anlamlı bütünü oluşturan olasılıklar. Aslında hepsi de birbirine bağlı olasılıklar. Hepsi olması ve yaşanması gereken olasılıklar; ne bir eksik ne bir fazla. Ve bizde bunlardan nasibimizi alıyoruz. Kendi irademizi kullanarak bu olasılıkları gerçekleştiriyoruz. Ve gerçekleştirdiğimiz bütün olasılıklara kader diyoruz.
Merak ettiğim şey ise; tercih edeceğimiz her bir seçeneğin kaderde nasıl önceden yazılı olduğudur. Düşünsenize bir yola girdiniz ve hedefinize doğru ilerliyorsunuz. Önünüze iki yol çıktı. Sağdan veya soldan gitmek tamamen size kalmış. Sağ yoldan gitmeyi de tercih edebilirsiniz, sol yoldan gitmeyi de. Ama hangi yolu tercih ederseniz edin; bu önceden biliniyor. Sağdan giderseniz sağdan gideceğiniz, soldan giderseniz de soldan gideceğiniz biliniyor. Hatta ikisi arasında herhangi bir tercih yapmak için ikilemde kalacağımız bile biliniyor.
Bence içinde bulunduğumuz her durum ne olursa olsun, olması gerektiği gibi yaşanıyor. Yaşadığımız her şey gerektiği gibi oluyor. O zaman şu anda buradaysak böyle olması gerektiği içindir diyebiliriz. Bana göre hiç bir şey boşuna değildir. Yaşanılan hiçbir şey acısıyla ve tatlısıyla boşuna yaşanılmamıştır. Her şeye rağmen, ben burada bu yazıyı yazıyorsam ve siz de okuyorsanız bir sebebi mutlaka olmalı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.