- 624 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
özgürsün keder_i mahpus..
Suçlunun peşinden uçuşan kelebeklerin yağmur atışan mektuplarında buldum yüreğini.
Sevda deliğinde esintiler veren karıncanın defterindesin şimdilik..
Su gibi berrak bir şevkle açılmış sanat ruhunu taşıyan önlüğün düğmelerine saklı kalan gözlerin,masmavi deryanın balıkları gibi hafif.
Keşmekeşliğinde ruhu daralmış d/önerin içindeki senli benli kavgaları
Mercimeğin ısınan süzgecinde ayın kırıntılarını üzerinde barındırır aziz istanbul
Kız kulesi’nin etrafında duvar lekelemişlikleri barındırıyor resminin ayrıntısında
Gönlünden taş besliyor yarımtırak su fışkıranları
Sigaranın dumanında esintiler verirken yeşiller sarıyor kavanozda aslı kalan gülşehrin saçlarını tararcasına.
Bir basamak açlık yükselir vücudundan
İskelenin serdarında yatan duayı seslenmek istersin
Gitarının tellerinden sıfıra vurdun sakallarını
Hiç astın (mı) kendi kendine yüreğini?
Neo tiryakinin yanaklarında bir başak kadar büyüdün mü?
Harcını doldururken felek sevmeyi öğrettin mi iz bırakan gizlerine?
Ne çok soru var soracak belli belirsiz sebeplerin ürkekliğine
Cezanın urunu yakan ormanındaki kesilen ağacın baltasındandır bulanık seslerim
Tarlasını sincap basmış kum tanecikleri gibi
Bütün samanlarında dimağın en/derinden vurur kelimelerin
Derinden bir uçurumun olmayan salonunda oturup bekliyorum seni
Çay getiren garsonun içindeki tek şekeri tadmak için
Bir dengedir eser kanımın pıhtılarında
Bir hoşnuttur zerreleri aktırır ciğerime
Dalgasızlığın baharında güzlerin kertenkelesinden kopan kuyruğunda seni giyip solucanlara kaptırma zamanı geçti..
Kurdun da aslanı vardır.
Derme çatma gülümsemelerin üzerinden akıttır şimdi gözyaşlarındaki kafesinde yatan köleyi,
Özgür bırak kalemini aksın doğan günleri hatırlatır.
Keder_i mahpustur enderin ıslaklığında sarıp sarmalayan
Soruların çerezlerini belirleyip tuzlar kağıtların üzerine
Rızkın eminliğinden tırsan gark yemiş delikleri kapatın
Kırılan tanelerin ders veren boşluklarını (d)oldurur belli belirsiz birkaç hecelerin
Sineğin zehirinden bedenin ovutulmuş yağ bağlamış, efkarlı tekmelerinden
kaç buzluktur taşıdığım güneşlere?
deste_i gülündür beremin altında nefes veren kokusunu hissettiren
aşk esrarının en güzelinden içersin
tutuşturursun yüreğime havası olmayan çakmakları
yanar mı zannettin gözyaşı döken kefenlerin hellallik dilenenleri..
sulak yavruların ölümlerinde can yakan dejavular kanat çırpmaz mı yarınlara?
Sebat ek/ yarınlara darlaş’an kapıların kapalı mangalında kaldı frekanslarım
Belagat_ı mukaddestir ki dört duvar arasında kemlenir deminde
Anma bedenindeki tersten gelen boş ayakları
halimin üçte birini kırmış belleğim aşkından..
harislerinde dilekçe yoktur,rızandadır gözüm..
yunus tapancı..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.