Sevme Ciddiyetinin Yedi Göbek Ciddisiyim Elnaz
hayrettin taylan
Ciddiyim.
-Seni sevmekte çok ciddiyim. Bu ciddiyetin yedi göbek ciddisiyim.
Ciddiyetin mücadelesinde cengaver olarak kayboluşların ırak hallerine karşı, karşı konulmaz sevgin için ciddiliğimi biraz daha artırdım.
Çok sessiz öfkelerin var? Çok sustuklarımızın ilacı mı yoksa, kendini tanımıyor musun?
-Kendine tanıyan öfkelenmez, kızabilirsin.Öfke, şeytanın insanları sunduğu güçsüzlüğün, zayıflığın, kendinle çatışmanın zavallılığıdır.
Sevdamın artçıları senle başlar, sensizlikle artardı. Yürek kıpırtısıyla havalanırdı sevi uçurtmam.
Kendine taşınmış, kendini de taşan anların tutku aynasıyım. Taşkınlığımın ciddiyetinde senin niyetin saklı Elnaz.
Aşkla sarmaş dolaş kelimeler saklandı gizlerimde.Sırlarımın surlarını ördü vazgeçemediklerim. Vaziyetimde güllerin açılıp kırmızılarını saçtı.Beni senden, benden, baştan çıkardılar.
Sensizlikle dolaşan hayatların girdabında başladı girift hallerimin bulmacası.Soldan sağa , aşktan aşka sorulmuş sorularda ağladı cevapların.
-Yardan aşağıya geçemedim.Bulmaca yarim kaldı .
Sende eksilen artırımlı, arıtımlı, algımlı, dünyalar sığıntısındayım.Bu kendini bilmeyen ben nerden çıktı?
-Neden seni bu kadar üzer ki? Bu kaçıncı benlik bilemedim.Şimdi psiko-sosyal denklemdeki dinamit kokulu kişiliğimin şifrelerini mayınlardan, sensiz hallerden, en çok da bensiz her şeyden kurtarmaya çalışıyorum.
-Bu ben, değilim.
Sevgisini ve bilgisini paylaşan güzel benlik diliydim.Şimdi sevgimi bile sana sunamıyorum. Bilgim , ilginin bütün viranlarında cahilce kayboluyor.
-Bu bilge yüreklinin ciddiyetinde yakalanıyor aşk.
Karanlığın tek rengi var gibi gözükse onun rengini artıran onca an ve renk vardır.
Sensizlikle çoğalan hüznün renk atlasında kendime bir yer ya da yar aradım.
Unutmaya yakın ,utulmaya akın bir yarde belalarımı sardı ünlemlerin.
-Damlaların indi kuru vicdanımın nadaslarına.Hiç uyanmamış algılarım, erklerim, her şeyim uyandı.
-Suskunlukların sözcük çobanlığı yapar, bağırırım ey yar nerdesin.Aç kurtların anlamsız sözcükleri yar lügatime girdi. Sensizliğin tanımını yapıp seni sildiler anlam içre anlamlarda, imgelerimin yüreğinden, beni aşka ensar yapan ben’den çıkardılar seni…
-Zamansızlığa denk düşer düşlerim, düşerim kendimle baş başalara.
Sarılırım senli demlerin mavilerine.Özgürlüğüme yapışmış masmavilerin renginde toparlanırım.
Dalgalar susmuşken algılarımda berraklarımın köpük partisini verir son hayalim.
Yıllarımda sarmaşıkların var,sarılmamış anlarına sarılı. İçimde kalmış her şeyin temsili olarak yeşil ilgiler büyütürler.
Yok oluşların yokuşunda yokluğun sarar dünyamı, beni sana tümleyen sevginin yosunları sarar taş b’ağrını.
Bir çağrıdır bu gidiş, bir derstir, bir kendine geliş ummanıdır.
Her kalış yeni Kızıldeniz’ler bağlar yüreğime.Musa’nın kızı gibi gidiyorsun benden.Ve beni Firavun sanıyorsun.Asla değilim , tek benzerliğimiz var.Benim de içimde senli mumyalar var.Sevdiğimin mumyasısın.Ölümsüzlüğü aşka tanıştıran olgular bedelisin Elnaz
-Duyarsızlaştıığın duyum merkezinde çık.Uyandırılmış acılarının fatura merkezi değilim. Kinlerinin abone merkezi de değilim. Aşkımızın çağrı merkeziyim.Bir telofon da sen et.
-Dilinin ucundaki cümleleri söyle, yardım et yalnızlığına. Yalnızlığının mucidi benim biliyorum;ama yeniden çok kalabalıklı huzurun, mutluluğun, güzel aşkların yeni kenti de benim Elnaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.