- 663 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
" ALLAHIN ADIYLA ALDATILANLAR YARINLARA UMUTLA BAKABİLİRMİ?"....NİZAMİ MERT......
ALLAHIN ADIYLA ALDATILANLAR YARINLARA UMUTLA BAKABİLİRMİ?
Yarınlara umutla bakabilmek, insanlar için bu gün sadece bir hayalden ibarettir. Günümüz dünyasında hiçbir güvencesi ve dayanağı olmayan insanın hangi koşulda mutlu olacağı bile tartışılabilir. İnsan yaratılış olarak en yüce mertebede iken bir anda aşağıların aşağısına düşmesini kendi onursuzluğuna borçludur. Bu düşüşü tetikleyen unsurlarda vardır elbette, ama hiçbir mazeret insanın kendine yaptığı bu acımasızlığı haklı gösteremez. Yaşamı boyunca insan hep kendi yanlışlarını kurtarma adına bir başkasını suçlamış bulunduğu durumdan kurtulmaya çalışmıştır. Zaten insanın gerileme ve düşme trendi de buradan başlamaktadır. Hâlbuki suçluyu dışarıda değil de kendi ben’inde aramış olsaydı gerçeği tüm çıplaklığıyla görmüş olacaktı. İnsan bunu bir türlü yapmayı beceremedi. Ona göre düşman hep dışarıda bir yerlerdeydi.
Oysa kutsal kitap Kur-anı Kerim’de Allah (c.c) “Ey! Ademoğluları Şeytan sizi Allah’ın adıyla aldatmasın. Nasıl ki daha önce anne ve babanızı da aldatıp cennetten çıkartmıştı diye uyarmaktadır”
İnsanoğlu bu tanrısal uyarıyı hiçbir zaman, bazı istisnalar hariç, kendi ben’ine doğru düşünüp dikkate almadı. Çünkü Şeytan’ı hep dışarılarda bit yerlerde düşündü ve aradı. Ne zaman ki ayrılık vakti geldi o zaman anladı ama anlamanın ne faydası var. Çünkü bedensel yaşamın sonu idi o zaman. Keşke demeyi bunun için sevmiyorum.
Huzurlu yaşamak sevdikleriyle mutlu olmak insanın en temel haklarından biridir. Bunu aklı başında olan düşünen her insan söyleyebilir. Ama bu hep sözde kalır bunun pratiğini yerine getiren pek olmaz çünkü insanoğlunda hep neme lazımcılık hâkimdir. İnsanın bu eksi yönü sürekli olarak onun doğrularını görmezden gelmesine neden olur. İnsan sadece kendi yaptıklarını haklı bulur ve bir başkasının tavsiyesine uyarılarına kulak vermez. Çünkü bulunduğu yerden bakışı bu uyarıları görecek kadar keskin değildir.
Bizler sürekli, olarak samimi olduğumuz insanların bir yerlere geldiğinde değiştiklerini söyleriz. Onlarda tam bunun aksini söylerler asla değişmediklerini hep aynı kaldıklarından dem vururlar. Onlara içinde bulundukları durumu kabul ettirmek oldukça güçtür. İşte bu anlayış insanlar arasında erişilmez ulaşılmaz bir uçurum meydana getirmektedir. Bu ayrılık insanoğlunun dünya yaşamının yavaş yavaş sona doğru yaklaştığının da bir göstergesidir.
Hâlbuki Kur-anın deyimiyle kucaklaşıp kardeşler olabilseler dünya onlar için cennetten bir köşe haline gelecektir. Yaşamın lezzetini insan olmanın izzetini fark etmiş olacaklardır. Uğruna kalp kırıp insan öldürüp kan döktükleri hiçbir şeyin kendilerine hiçbir yara sağlayamayacağını bir bilselerdi ne olurdu?
Bugün dünyayı mal ve evlat çoğaltama yarışı haline getirenler yaptıkları şeyin ne kötü bir şey olduğunu yakında anlayacaklardır. Sahibi olmadıkları şeylere sahip çıkmaya çalışanlar ne kadar ahmak ne kadar cahildirler. İşte dünyada yaşayan birçok insanın yarınlara umutla bakmalarına engel olan zihniyet budur. Yaşamın kapılarını güzel günlere açacak anahtarları bin bir yalan ve dolanla insanın elinden alan bu zihniyet insanın umutlarını kırmış yaşama sevincini yok etmiştir. Bunu yaparken de Allah adına yapmıştır. Hemen şunu hatırlayalım “Ey Âdemoğulları Şeytan sizi Allah’ın adıyla aldatmasın.
Mutlu yarınlar da yaşamak ümit ve duasıyla yüreğinizden sevgi dilinizden hoş görü yaşamınızdan ahde vefayı eksik etmeyin diyorum sevgiyle.
NİZAMİ MERT /ADANA