ETKİ
ETKİ
Karışık duygularla geçti aynanın karşısına. Üzüldüğü kesindi ama neye kızacağını, kime kızacağını tam kestiremiyordu. Yine de bir şeylerin yapılabilirliğine emindi. Üzerindeki sersemliği hemen atmak için musluğu açtı. Elini suyun altına uzattı ve bir hayatı düşündü: Bir insanın elinden kolayca alınabilen bir hayatı. Düşündükçe de neye kızacağını, kime kızacağını kestirebiliyordu yavaş yavaş. Kendini düşündü sonra: Gerektiğinde bu topraklar için canını seve seve...
Büyük bir patlamayla irkildi. Tam kendiyle göz gözeyken, bir kurşun geçti yanından sert bir rüzgârla ve ayna paramparça oldu. Dışarıdaki nöbetçinin sesini duydu: ’Düşmanlaaar, düşmanlar geliyoor!!!’ Hemen musluğu kapattı ve odasına koştu. Silahını aldı eline. Şarjör doluydu. Bütün askerlere emir verdi:
—Geri çekilmek yok, üstlerine gidin!
Kendine siper aramadı. Dışarı çıktı ateş etmeye başladı. Gördüğü bütün düşmanları anında vuruyordu. Yanından geçen kurşunların sesini duyabiliyordu. Bir mucizeydi sanki, hiçbir kurşuna hedef olmaması. En yakın arkadaşlarını gördü yanında. Kendine güveni iki kat daha arttı ve koşmaya başladı. Hiçbir kurşunu boşa gitmiyordu. Kısa sürede hava desteğini de almaya başladılar. Helikopterler araziyi tarıyordu. Uçaklar kaçan düşmanların üzerine bomba bırakıyordu. Arkadaşlarına baktı, diğer askerlere baktı, hepsi de çılgınca koşuyordu düşmanın üzerine. Hiçbirinde korkuyu göremedi. Gözlerdeki korkusuzluk zaferin habercisiydi. Sayıları her saniye artıyordu. Düşman kaçacak delik bulamıyordu. Pişman olmuşlardı çoktan. Hepsi de teker teker devriliyordu kuru toprağın üzerine. Uzun sürmedi bütün düşmanları araziden silmek. Rahat bir nefes aldı ve bir helikopter istedi. Yapılacak tek bir iş kalmıştı. Yanına arkadaşlarını aldı ve emretti:
—Adaya gidiyoruz.
Bir anda adada buldu kendini. Askerlere döndü:
—Görevinizi biliyorsunuz. Dedi.
Mahkûmu getirdiler karşısına. Yüzüne bakmadan ’senin hak ettiğin bu’ dedi. Silahını çıkardı ve...
—Oğlum o musluk niye boşa akıyor, çabuk elini yüzünü yıka kahvaltıya gel.
Aniden kendine geldi. Bütün savaşı bir annenin sesi bitirmişti. Elini yüzünü yıkadı. Havluyu aldı eline. Kulağı salondaki televizyondan gelen sese takıldı:
—Sayın seyirciler, hain pusu da şehit düşen askerlerimiz için birçok devlet adamı ’Türk halkının başı sağ olsun’ dedi. Başbakan ’bunun hesabını...
Kumandayı kanepenin üzerine bıraktı ve annesine seslendi:
—Anne bizim bayrak nerde? Cenazeye onunla gideceğim.
—Baban götürdü oğlum, dükkânın camına asacakmış.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.