- 554 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Edebiyattan bir Yaprak
EDEBİYATTAN BİR YAPRAK
____......tabi ki insanoğlu kendi toplumunun dini kuralları ile toplumsal kurallarını.. buna ek olarak hatta belirleğici hukuksal kuralları arasındaki çizilmiş çercevesi ortasında yaşam şekilini benimser. Zamanla buna ekliyeceğimiz sadece birey bu çercevede kimliğini de oluşturur.Birey hiç bir toplumda bağımsız ve özgür değildir olamazda.. hele bizim gibi yarı feodal olan bir ülkenin kırsal kesiminde yaşıyorsa ...ki bu saydıklarımız kadar birde töre kanunlarını ekledin mi özgürlükten bahsetmek hele kadınlar için bu çok gülünç olur zannedersem.Doğum ile ölüm arasındaki ’YAŞAM’ dedikleri sürecde insanlar hakkında bakış açıları bile değişmekdedir...Örneğin; Feodal bir toplumda dini vacibelerin sıkı sıkı uygulandığı bir toplumda ’Göysünüzü gere gere ben sosyalistim demek kendi ölüm fermanını yazmak demektir’ veya bunun tam tersi diyelim ki Sosyalist bir devlet yönetimi veya örgütün güçlü olduğu bir toplumda
’dini vacibelerine sıkı sıkı bağlı olan birey dışlanır...evet altını çizerek diyorum ki birey özgürleşmedikce toplum özgürleşemez.....ilk önce birey kendisini aşmalıki sağlam örgütlenmesini...sağlam örgüt/ü de Sağlam partisini ve sağlam halkını oluşturabilsin.Din/lere baktığında idolojik ve felsefi olarak bir birlerinin devamı olduğunu söylüyebiliriz.Adem ile Havvanın cennete ölümsüzleştiğini yazan tüm kitaplar şeytanın kandırması ile Adem yasak elmadan yediği için cennetten kovulduğu.....Tanrının bile cennetine aldığı karar da yanıla bileceğini desem yer yerinden oynar ve ben demiyorum.
_____BİRDE SON ZAMANLARDA TARTIŞILAN ÇAĞ VE ÇAĞDAŞLIĞA BİR DEĞİNELİM
___Çağ kelime olarak zaman parçası demek( başı sonu belli olan zaman parçasından bahsediyoruz )Bence türlü olayların kendisine özgü hatta tarihin sayfasına damgasını vurmuş bu ve buna benzer saptanmış tesbitli olayların belirgenliğidir.Buradan yola çıkarsak’İlk çağ’ ’Orta çağ’ ve ’Yakın çağ’olarak üçe ayırır tarih bilimçileri...
____ÇAĞDAŞLIK/SA;Çağın yeniliklerine ayak uyduranlar diye yazar lugatlar...Bazıları kendilerini Çıl-Çıbıl veya Çırıl-Çıplak soyunmakla kendisini çağcıl veya çağdaş diğer tesettürcü/leri veya kapalı giyinenleri çağ dışı ilan etmesi bence saçmadan da ötedir.Peki bunun bir kiriteri yokmudur ?
____İlk önce birey kendi kendisini toplumundan soyutlamadan çağa göre yenilliyebilmelidir her toplumun kendisine göre bir gelenek göreneği vardır..işte birey bağlı olduğu o toplumuna karşı sorumluluğunu yerine getirmesi demek o toplumun giyinişinden gelenekselliğine kadar uyumu demektir.Akademisyenlerin gözü ile baktığın zaman..bu konuyu ’EVRİM TEORİSİ ÖNCESİ’....’EVRİM TEORİSİNİN DOĞUŞ ZAMANI’ VE ’EVRİM TEORİSİNDEN SONRAKİ DÖNEMİ ’...bize düşen görev bu olguları kendimizden hiç bir şey katmadan siz okuyucunun önüne sergilemek ve karar ile yorumu sizlere bırakmak
____1) EVRİM TEORİSİNDEN ÖNCEKİ ZAMAN DURUMU; Canlı ve cansızların var oluşlarından yola çıkarak tanrı/ya ulaşan....’Tanrıdan yaratığa ulaştığını sananlar’ ilk önce iki ayrı görüş farklılığıyla ortaya çıkmış...eğer iki çelişen fikir varsa bunun birde felsefi kısımı oluşur....İlk başlarda çok tanrıcalıktan zamanla tek tanrıçılığa geçişin yani özde ’Madde/den Tanrıçıliğa geçişin belirgenliğidir.Allah adına inilen Kitapların/sa bu defa ’TANRIDAN YARATANA BİR YOL İZLENDİĞİNİN BARİZ BELİRGENLİĞİDİR.’ Buda kendine özgü kitap ve kitaplar çercevesinde dönüşümü getirmiştir.Bu kitaplar insan oğlunun sırf ahlak-i felsefesi ile kalınılmamış...zamanla Allah adına devlet yönetilmiştir.Belli bir sermaye birikiminden sonra her din kendi Egemen sınıfını oluşturmuş...bu Egemen sınıfın içerisinden Soylular ve uzantısı KRAL/LAR ..SULTAN/LAR ve DEREBEYLER ortaya çıkmıştır.Din kapitalizin zaferinden sonra bile öylede olsa böylede sömürüden Arslan payını almış bazen açık bazen gizli hükümetlerin yol gösteren icezeti olmuşlardır.Ben burada dinlerin bir birleri arasındaki savaşlarda ölenlerin korkunç sayısından bahsetmiyeceyim..hatta mezhepler arasındaki savaşları bile bu savaşların tümünün çıkar ve pasta/dan pay almayı..bunlara değinerek yazının konumunu başka yerlere çekmiyeceyim...tarafsızlığımı koruyarak yazıya devam.
____2)EVRİM TEORİSİ OLUŞUMUNDAKİ ZAMANI;....der ki mikropsopik canlıların keşfinden sonra bilimsel teolojik verilerin birer birer adına (UTOPYACI) dediğimiz bilim adamları türemeye başlamıştır.....Biz bunlara Filozof/da diğebileceğimiz bu kişilerin başını çekenlerden Platin,Aristoteles,Descartes,Newton .......ve bunların babası ’HEGEL’ gibi felsefeciler in düşünür ürününe baktığın zaman dinle barışık görünmesine rağmen özünde dinle taban tabana zıddırlar.Bence zamanın en iyi Devrimci/leri de diyebiliriz
Zamanla bu filazoflara Yunan filazoflarıda çığır açarcasına şimdiye kadar süre gelen yaşam geleneğini alt üst ettiklerini görürüz.Yaşam/a sağlık, Hukuk birde Felsefi görüşlerle kalmıyan bu Filazoflar giyim kuşamdada yeniliklerin başını çekmişlerdir...Modanın tasarım yaratıcılığın babası olan bu görüş zamanla Batı Avrupanın benimsemesiyle ’Moda’ dünyaya yayılmış olunuldu..Yine Yunan Filozofların başını çekjtiği bir diğer konuysa okul kitaplarına Astronomi,Fizik,Biyoloji,Felsefe,Matematik okullarda okutulan Din ve Ahlakın yanında ders olarak okutulmayı dünyaya yaymayı başarmışlardır.
____EVRİM TEORİSİNİN ÜÇÜNCÜ AYAĞI OLAN DURUMA BAKACAK OLURSAK; Hemen İdalizm ve Meteryalizme bakmamız lazım
____İDALİZM;....Var oluşu doğa üstü (tanrı, cin, peri,ferişte, melekler) gibi yaratıklarla biçimlendiren bilinç ve düşünce içerisinde ki fikirlerin ortak sentezidir.20.yüzyılın başlarında ortaya atılmasına rağmen aslında İsadan 350 yıl önce Rodos/lu ANDRONİKOS tarafından ortaya atılmıştır. Tanrıdan maddeye bir felsefi yol çizer ve çizelgesinin adıdır
.Birey tanrı/ya uzanan bir yolun ruhan-i izahatıdır. İdalizim felsefenin temel kurallarını elinin tersiyle iterken kendi içrisinde doğa üstü yaratıklarla şekillendirerek yasalandırır. Nesnelerin ayrı varlıkların bir bütünlüğünden ziyade Fizğin dışında ..ötesinde ruhculukla bütünleştirerek ele alırlar.Zihin tarafından yaratılan bilgi gerçek dünyadan kopuk sanki ayrı bir dünyadan yani açıkcası her yolu Tanrıya çıkarırlar. tabi tanrıya giderken o yol güzargahında aktif görev üstlenmiş varlıklar sadece ruhla ölçülebilinir bir muamma ile biçimlendirirler.....özde bilim kapılarını sıkı sıkı kapatırken ruhlardaki kuvvetleri elinde topluyan bu güç sahibi insanları bu güçlerle kimi zaman inandırma kimi zaman korkutma yolu ile yönlendirmesini ve yönetme becerisini göstermişlerdir.Kendisi gibi düşünmeyenleri ’AFAROZ’ ettikleri giyotinden geçirdiklerini , fırınlarda diri diri yaktıklarını siz sanmayın sadece sinama filimlerinden ibaret olduğunu...
____BİRDE METERYALİZM/E BAKALIM;.....der ki bütün evrenin hatta her varlığın oluşumu maddi bir temele dayanır birazda maddi özellik sergileyen madde zihinin ürünü değil zihin maddenin hem özüdür hemde ürünü...Her canlının bir hacmı,ağırlığı,ve her maddenin kendisine özgü özgül ağırlığı vardır.Her madde içerisindeki oluşan minareller veya vitaminler içerisinde Fizik,Kimya, Matematiğini taşıdığı gibi özünde her madde ATOM/dan oluşur...Temel yapıları ATOM olduğuna göre hepsi neticede aynı kapıya çıkar.Doğadaki tüm maddeler kendi içerisinde karmaşık bir yapı sergilemesine bakmıyacaksın özde birbirlerine birleşik yapı oluştururlar...Değişim ve gelişim sürekliliği ’DİYALEKTİK METERYALİZM/İ OLUŞTURUR’ buda doğa ve toplum bilinçini evrensel varlık anlayışını içerisinde bilimselleştirdikden sonra açıklar...zaman içerisinde değişimin ve gelişimin zorunluluğu mutlak olupda bu değişime uymuyan hiçbir varlığı kabul etmez’ HER ŞEY DEĞİŞİM VE GELİŞİM HALINDEDİR VE SÜREKLİDİR’
Kadir Haktan TÜRKELİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.