- 1240 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
MAHALE BASKISI MI, BATI KÜLTÜRÜ BASKISI MI?
Hayatımızın her anında birilerini veya bir kısım kurum ve kuruluşları kendimize ve yaptığımız işlere örnek alıyoruz. Birilerinin yaptığı, yaşadığı bizim hayatımıza yön veriyor. Hayatımızın her ananında birilerinin nasıl bakacağı veya ne diyeceği hayatımıza yön verir.
Hayatımızda evlerimizde kullandığımız eşyalardan, isimlere kadar, yattığımız odalarımızın kurulumundan, oturduğumuz odalara, yemek yediğimiz masalara ve verdiğimiz partilere kadar hemen hepsi bizim hayat anlayışımızın dışında ve batılı, Hıristiyan toplumların hayat standartları bizim hayatımızın hayat standardı haline gelmiştir.
Şerif Mardin’in;”Mahalle baskısı” mantığı aslında mahallelerimizde insanımıza uygulanan baskının çok ötesinde Batılılar ve batı tandanslı aydın yaftalı insanlar tarafından gerek devlet hayatımıza, gerekse toplum hayatımıza en şiddetli bir şekilde uygulanmaktadır. Batı düşünceli aydınlara ve yozlaşmış kültür ve hayat anlayışını taklit etmeye çalışan insanlara yapıldığı iddia edilen mahalle baskısının çok fevkinde bütün bir millete uygulanmaktadır.
Milli ve mübarek günlerimizde yadırganan tavırlar sergileyen, milli ve manevi değerlerimizi hafife alan veya aşağılayan anlayışa sahip olan; yine bizim içimizde ve bizimle birlikte yaşayan insanlarımız, bizimle uzak yakın bir ilgi içermeyen; yılbaşı, sevgililer günü ve benzeri yozlaşma milli duygulardan uzaklaşma günlerinde bu günlerin en şiddetli bir şekilde savunan, o günlerin toplum hayatında yaşatılması için gayret sarf etmektedirler.
Yozlaşan insanımızın kadınlarımızın tesettüründen tutunda şehirlerin en işlek yerlerine açılacak meyhanelere ve ahlakı tefessüh ettiren umum haneler hakkında;”Bu çağda bu anlayış” ”Bu kurumlar batıda şöyle” “Böyle yaptığınızda batılılar ne der?” gibi mantıkla insanları baskı altına anlamaya çalışırlar.
İnsanımızı deforme etmek için yeminli olan bu insanlar insanımız üzerinde bu baskıyı oluşturmaya çalışırken kesinlikle göz ardı ettikleri veya kasten gündeme getirmedikleri konu bizim insanımızın Müslüman, batı insanının ise Hıristiyan olduğudur. Bir Hıristiyan’ın hayat anlayışı, aile anlayışı, namus anlayışı, anne-baba anlayışı hâsılı bütün bir dünya anlayışı ile Müslüman’ın hayat anlayışı, aile anlayışı, namus anlayışı, anne-baba anlayışı tamamen taban tabana zıt, farklı bir anlayıştır.
Siyahla beyaz kadar farklı hayat standardı olan iki toplumun hayatına tatbik edilecek bir hayat anlayışını karşı bir topluma nasıl tatbik edebilirsiniz, nasıl dayatabilirsiniz? Elbette Müslüman’ın hayat anlayışı ve günlük hayatı ile Hıristiyan’ın hayatı farklı olacak ve bu kesimler hayatı farklı yaşayacaklardır. Bu ya büyük cüsseli bir insana garson boy elbise giydirmeye çalışmak gibi veya tersi garson boya çok büyük cüsseli bir adamın elbisesini giydirmek gibi olur ki, ikisi de abestir, abesle iştigaldir.
Bu gün Hıristiyanların kutladıkları yılbaşını yine onların hayat anlayışı ile kutlamaya çalışmak üzerimize uymayan elbise gibi durmuyor mu sizce? Bu gün ülkenin pek çok yerinde insanlarımız sarhoş, eğlence yerlerinde birbirine girmiş, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir halde olması bizim milli kültürümüzün neresinde? Ne kadarı bize benziyor, bizim kültürümüze benziyor?
Hiç kimse unutmamalı ki; kılık kıyafetimizle biz ne kadar batılı insanlara benzemiş olsak da yüreğimizin içinde en ücra köşelerinde bizim bize benzeyen, bizim kültürümüzü koruyan, daha doğrusu özleyen ve kendini inandıkları ile batı baskısı yüzünden yaşayamayan insanımızın çoğunlukta olduğunu umuyoruz. Bunu zaman zamanda görüyoruz. Ne kadar bu baskıyı milletin bütünü üzerinde kurmaya çalışan insanların çok başarılı olamadıklarını görüyoruz.
İlim adamlarımız, aydınlarımız Müslüman Türk milleti ile batı Hıristiyan toplumlarının aynı inancın sahibi olmadıklarını ve hayat tarzlarının aynı olmadığını, bu nedenle anlayış ve yaşamlarının da farklı olacağını bilmeleri gerekir. Benzer toplum muamelesi yapmanın asla doğru olmadığını görmeleri gerekiyor. Hayatımızı düzenlerken de gerek yasaları yapan devlet adamlarının ve gerekse toplumu yönlendiren aydınların buna azami dikkat etmeleri gerekiyor. Türk milleti asla kimliksiz, yozlaşmış, inancını kaybetmiş bir insan topluluğu değildir.
Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
YAFTALAR VE SLOGANLARLA RUHUNU VE KALABALIKLARI KIŞKIRTANLARIN YAŞATTIĞI ANARŞİ DÖNEMLERİNİ DE YAŞADI BU MİLLET.BİR DAHA YAŞATAMAYACAKSINIZ.NE KADAR UĞRAŞIRSANIZ UĞRAŞIN BİZ CANAVARLAŞMAYACAĞIZ,İNSANCA VE İSLAM MEDENİYETİNE YAKIŞIR ŞEKİLDE DÜŞÜNCELERE SAYGI DUYACAĞIZ VE KARDEŞLİĞİMİZİ BOZMADAN KONUŞACAĞIZ.SİZ YABANCI TANTANSLI ACİZLER DE HEP HAYIFLANACAKSINIZ FİTNE BAŞLATAMADIĞINIZ İÇİN MARCUS EFENDİ.
Mustafa Göktekin
Mustafa abi,toplumsal bir yozlaşmayı çok güzel ifade eden bir yazı okudum.Dediklerine aynen katılıyorum.Yalnız arka zemin beyaz,yası da siyah olursa,daha iyi olur kanaatindeyim.Arka fon, okurken insanın gözlerini yoruyor.Güzel görüşlerini bekliyoruz.Allaha emanet ol.