- 1715 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ağaç ve Yalan
Şurada kayanın yanındaki başka bir ağacın dipinde hazırlanırdım sana. Islık çalardım gölün yüzüne doğru. Seni düşünmek için önce birinci dalından düşerdim ağacın. Seni yaşamak içinse en ince ve en uçtaki dala tırmanıp düşmek gerekirdi. Oysa ben bu söğüt ağacının dallarını elime dolar sarkardım. Çocukluk ve aşk bu kadar benzeyemezdi birbirine.
Seni yaşamak için bir ağaç bulmak zor belki. Bu yüzden seni yaşamak için yazamamak gerekir. Bütün gücünle çabalayıp hiç bir şey okuyamamak yada. Sen fazlasıyla yetmelisin. Oysa ben hala yazıyorum.
Her şey senle noktayla başladı. Ağaçlar, su, toprak anlamlandıramadığımız her şey, hala her şey.aslında bunun için "sen" azsın. Bir "ben" de lazım Katyuşa’nın yanına. Bu bir anlık düşünceydi sen sadece yetmelisin.
Garip bir şey düşünmek, özelliklede seni. Seni düşünmek yerine bir türkü dinlenebilir belki,aynı şey; yada birbirine hiç benzemeyen aynı zaman doğumlu iki bi şey -senle ben belki- aynı şey.
Öyle işte. Ben gibi aslı zan bir insan, seni ben yerine koyabiliyor. Yok yok olmayacak gidip bir değmeliyim yanağına.
Su yükselmiş o zamandan beri.Halbuki aynı zamanda yine burdaydım. Roman gibi düşün, yaşamasamda yaşadım diyebiliyorum. Peki seni sevdiğim de yalansa. Belki tolstoyda Katşuya’yı sevmiyordu kimbilir.
Evet, tam dediğim gibi, sen bi yalansın. Her şeyi yalan söyleyebildim. Kendime ve sadece kendime. İnananlar ağaçtan düşmüş olanlardı. Ben sana inanmadım ve hala dalgır topluyorum suda. Bana kızma. sen kocaman bi yalandın.
Ahmet Serdar Oğuz.
(Almus Notları-2008)